Teşekkürler Nihan Günay
Hasan Eser / 11 Kasım 2016 - Radyo haberlerini yolculuk esnasında dinlemeyi, yazılı haberleri sanal ortamdan takip etmek yerine kâğıttan, yani gazeteyi elime alarak okumayı, görsel haberleri de kahvaltı ortamında televizyondan izlemeyi çok seviyorum.
Öyle ki, hayatta en keyif aldığım şeylerden bir kaçıdır bu saydıklarım.
Ancak…
Ne zamandır yakınıyordum kendi kendime…
Sabahları daha erken uyanmama vesile olacak, beni ekrana bağlayacak, yani şöyle müdavimi olacağım ‘kahvaltı haberleri’ formatında güzel bir program izleme ihtiyacını hissediyordum.
Tamam, kabul ediyorum; sabahları birbirinden kıymetli isimler, birbirinden önemli televizyon kanallarında; birbirinden güzel haber programları yapıyor.
Ama...
Bu programların neredeyse tamamı beni cezbetmiyor.
Çünkü ben güne başlarken ülkemin dört bir yanından hayata dair haberler almak istiyorum.
Oysa bazı programlar, insanları daha sabahın köründe siyasete boğuyor.
Siyasetle alakası olmayan haberler bile, üzerine yapılan yorumlarla adeta siyasallaştırılıyor.
Gazetecilikte altın kuraldır: Habere yorum katılmaz.
Yorum, haberi okuyana, dinleyene aittir.
Sen haberini objektif bir şekilde sunarsın, takdir vatandaşındır.
-Haberlere konu olan toplumsal sorunların müsebbibi nedir?
-Sorumsuzlukların sorumlusu kim ya da kimlerdir?
İşte bu ve bunlara benzer sorulara yanıt arayacak olan da vatandaştır.
Ne yani, Türk halkının doğruyu yanlışı ayırt edemeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
Evet, sabah programlarına bakıyorum; biri sürekli savunma halinde, diğeri de tam tersi…
Biri her olumsuz haberin ardından hükümete laf sokmanın peşinde, diğeri de ülkeyi güllük gülistanlık bir şekilde göstermenin derdinde.
Haa ben demiyorum ki: kimse kimseyi eleştirmesin, ya da habercilerin yorum yapma hakları yoktur.
Bilakis vardır. Ama bunun yeri sabah saatlerinde yayınlanan haber programları olmamalıdır.
Zira gazetelerde köşe yazarlığı bölümü ve televizyon kanallarındaki tartışma programları bunun için vardır.
Çıkarsın, kime ne söylemek istiyorsan oradan söylersin, istediğin gibi eleştirini yaparsın.
Spor haber programlarından örnek vereyim: genişletilmiş spor haberlerini sunan spiker ne yapıyor?
Yanına, konunun uzmanı olan bir yorumcu alıyor. Haberini sunduktan sonra, dönüp konuğuna soruyor: ‘Bu konuda ne düşünüyorsunuz?’ diye.
Neden?
Haberi sunan ve kuvvetle muhtemel de spor muhabirliğinden yükselen spiker arkadaşın konuya vakıf olmadığından mı?
Tabii ki hayır, habercilik etiği ve geleneksel format gereği bu yöntem izleniyor.
Lakin sabah haber programlarında öyle mi?
Haberi sunan bazı spikerler, her hangi bir olumsuz haberin üzerine öyle subliminal yorumlar yapıyorlar ki, kılıcımı kuşanıp caddelere hücum etmemek için kendimi zor tutuyorum!
Türkiye’de yorumla soslanmış TV haberciliği anlayışını Reha Muhtar başlattı.
Bahsettiğim bazı sabah haber programları da bana, bir zamanlar Reha Muhtar’ın ortalığı karıştıran Ana Haber Bültenini hatırlatıyor.
Bunun içindir ki, bende ‘üstü kapalı siyaset yapılıyor’ izlenimini uyandıran, sabah haber programlarını takip etmiyorum.
Daha doğrusu, güne her ne kadar üstü kapalı da olsa; siyasetle başlamak istemiyorum.
Tam da bu nedenle…
Hani, ‘iyi olacak hastanın ayağına doktor gelir’ derler ya…
Nihayet her sabah keyif alarak izleyebileceğim bir sabah haber programı keşfettim en sonunda…
Güzelliğe bakar mısınız, programın adı da: Kahvaltı Haberleri
Aslında bu programı yakın zamana kadar sevgili Melih Altınok sunuyordu.
İtiraf etmem gerekirse, Melih Altınok’un Sabah Gazetesi’ndeki köşe yazılarının sıkı bir takipçisiyimdir.
Fakat aynı şeyi, sevgili Melih’in sabah haber programı için söyleyemem.
Çünkü bir süre izlesem de uzun vadede tahammül edemedim kendisine…
Bir kere çok hızlı konuşuyordu, yani kendisini dinlerken biz yoruluyorduk ve bizleri sabah sabah siyasete boğuyordu.
Neyse ki sabah haber programını bıraktı, vallahi ne iyi yaptı.
Sevgili Melih, ATV ekranlarında sunduğu 'Kahvaltı Haberleri' adlı programını, gelecek vaat eden çok kıymetli bir meslektaşımıza bıraktı.
Bir süredir, ATV’deki 'Kahvaltı Haberleri’ni Nihan Günay sunuyor.
Nazar değmesin, öyle de başarılı götürüyor ki programı, benim izleyici olarak arayıp da bulamadığım bir formatta…
Sevgili meslektaşımız Nihan Günay, haberciliğin mutfağından yetişme, yıllarca sokağın tozunu yutmuş, yaz-kış demeden mikrofon elinde oradan oraya koşturmuş, muhabirlik yapmış, yani bulunduğu yere tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmiş.
Nihan Günay’ın ATV’de sunduğu 'Kahvaltı Haberleri’ni geçenlerde tesadüfen izledim ve kendi kendime, ‘Ya Allah için sen neredeydin bu zamana kadar?’ diye sormadan edemedim.
Sevgili Nihan, son derece sade ve objektif bir şekilde sunuyor programını…
Sunduğu haberlere birileri gibi yorum değil, nükte katıyor. İnsanı sıkmayan küçük eklemeler yapıyor.
Sabahları programını izlerken kendimi yeniçeri askeri gibi hissettiğim, malum ağabeyin sesi gibi, ses tonu da itici değil Nihan’ın. Yani dinlerken insanı yormuyor.
Sevgili Nihan Günay, ekrana da yakışıyor, güleç yüzüyle izleyicisine pozitif enerji veriyor.
Nereden geldiğini de unutmamakta kararlı olduğunu gördüğüm Nihan, dışarıda görev yapan muhabir ve kameraman arkadaşlarının da isimlerini anons ederek, ekip arkadaşlarını sürekli onure ediyor.
2 dakikalık bir görüntü ya da fotoğraf için muhabirlerin hangi şartlar altında çalıştığını, en iyi yaşayan bilir.
…Ve bazen karın, yağmurun altında, bazen de güneşin alnı kabağında çalışmak zorunda kalan muhabir için stüdyodaki sunucu tarafından onure edilmek motivasyon kaynağıdır.
Uzatmayalım…
Sevgili Nihan Günay, tiryakisi olduğum, eminim siz değerli okuyucularımın da olacağı nefis bir program yapıyor. Umarım böyle devam eder.
Bu noktada sevgili Nihan Günay’ı bir izleyici olarak can-ı yürekten kutluyor, kısa zamanda yakaladığı başarının devamını diliyorum.
NOT: Meslek duayenimiz Hıncal Uluç başta olmak üzere; Mevlüt Tezel, Ayşe Özyılmazel ve Yüksel Aytuğ gibi usta kalemlerden de Nihan Günay’ın programıyla ilgili yorumlarını bekliyoruz.