Vicdanın senin kıblendir Süleyman, Kaybetme!
Bir zamanlar milyonları ekrana kilitleyen 'Muhteşem Yüzyıl' adlı TV dizisi büyük eleştirilere maruz kalmıştı.
O dönem birbirinden önemli isimler diziyi eleştiri yağmuruna tutarken, mahalli bir kalem olarak diziye sahip çıkan birçok yazı kaleme almıştım.
Muhteşem Yüzyıl'ın tarihimizi yanlış tanıttığını öne sürenlere karşı, dizinin tarihten esinlenerek kurgulanmış bir senaryodan ibaret olduğunu (tıpkı realite romanlar gibi) birebir anlatımın da ancak 'Belgesel' tarzında çalışmalarla mümkün olabileceğini savunmuştum.
Yazdıklarımdan dolayı hakaretvari mailler almıştım. Tabii bana küfür edenlerin Osmanlı tarihine dair kaç tane kitap okuduklarını da merak etmiyor değilim.
Öte yandan Muhteşem Yüzyıl'ı yerden yere vuranlar, sonradan "vatan için vatana ihanet" algısını işleyen bir dönem dizisini göklere çıkarmaktan da geri kalmadılar.
Muhteşem Yüzyıl o dönem siyasetçilerin de gündemine gelmişti.
Muhteşem Yüzyıl'a karşı çıkan siyasetçiler, şimdilerde 'Payitaht Abdülhamit' gibi günümüz Türkiye'sine göndermeler yapan dönem dizilerini destekliyorlar.
O siyasetçilere, bir süre önce Sabah Gazetesine veda eden Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu'nun "Görsel medya, tarih, güncel siyaset" başlığı altında kaleme aldığı makaleyi okumalarını tavsiye ederim.
Evet, Muhteşem Yüzyıl'ın reyting uğruna büyük hatalar yaptığını ben de kabul ediyorum ama o diziyi izlenebilir kılan, tarihten esinlenerek kurgulanması değildi. Nitekim öyle olsaydı, Muhteşem Yüzyıl'ın devamı niteliğinde olan 'Kösem Sultan' adlı tarihsel dizinin de tutması gerekmez miydi?
Muhteşem Yüzyıl'ın beni her hafta ekrana bağlamasının iki nedeni vardı:
- İhanetlerin, aldatmaların, boşanmaların kol gezdiği ve evliliğin aşkı öldürdüğüne inanılan günümüzde, Türk aile yapısına, yani evli insanlara örnek teşkil eden gerçek bir aşk hikayesini aktarıyor olması...
Düşünün, adam cihan padişahı, haremi var ama gözü Hürrem Sultan'dan başka kimseyi görmüyor. Yaşlılığında bile o'na şiirler yazıyor, okuyor...
Ancak...
Büyük düşünlerimizin de konuya yaklaşımı şöyleydi:
"Koca padişahı kadın düşkünü gibi gösteriyorlar"
Gelelim 2'ncisine, asıl konumuza...
Muhteşem Yüzyıl'dan etkilenmemin altında yatan asıl sebep, her biri hayat dersi niteliğindeki replikleri, yani verdiği mesajlardı.
Örneklemek gerekirse...
Kanuni'nin Hasodabaşı'lığından Vezir-i Azamlığa tayin ettiği ve aynı zamanda damadı olan Pargalı Makbul İbrahim Paşa, (daha sora “Maktul İbrahim Paşa” olacaktır) merhum Tuncel Kurtiz'in canlandırdığı Şeyhülislam Ebu Suud Efendi ile bir sebepten dolayı polemiğe girer.
Adaletin peşinde olduğunu söyleyen Ebu Suud'a, "Adaletmiş, senin o Adalet dediğin benim ben! Her şey benim elimde..." diyen kudretli ve mağrur Paşa İbrahim, Ebu Suud Efendi'ye şöyle sorar: "Hünkarımız, divan kararıyla kendisinden bile beni korurken, söyle kim zarar verebilir bana?"
Ebu Suud Efendi ne cevap verse beğenirsiniz?
"Kendinizi unutmayın paşa hazretleri, ki bazı insanlar vardır; kendi kendilerine zarar verirler"
Burada bir parantez açmak istiyorum.
Yazılarımı takip eden okurlarım arasından, "Yahu Hasan Eser, nereden çıktı şimdi bu Muhteşem Yüzyıl muhabbeti? diye soracak olanlar mutlaka çıkacaktır.
O zaman okurlarım sormadan, ben peşinen cevaplamış olayım.
Medya esnafımız, yerel seçim bağlamında İstanbul, Ekrem İmamoğlu ve AK Parti üçgeninde yazılar yazmaya devam ededursunlar...
Ülkemizin dünya markası kalemlerinden Sayın Ertuğrul Özkök, bugün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yine klasına yakışır muhteşem bir yazı kaleme aldı.
Sayın Özkök, -‘En büyük günah’ı hiç işlemeyen futbolcu kim- başlığı altında kaleme aldığı yazısında, İngiltere'deki tribünlere “Ben de Müslüman olacağım” diye şarkı söyleten Muhammed Salah'ı gündemine aldı.
“Dünyanın en etkili 100 insanı”nı seçen TIME Dergisi'nin Liverpool'un Mısırlı Müslüman yıldızı Muhammed Salah'ı kapağına taşıdığının bilgisini paylaşan Özkök, İslamofobinin bütün dünyaya yayıldığı bir dönemde, Salah'ın Dünyanın en etkili 100 insanı arasına girip dergiye kapak olmasının önemine işaret ederek, "Bana çok iyi geldi..." diye yazdı.
Salah'la ilgili bir Google araştırması yaptığını aktaran Özkök, "Neredeyse bütün yazılarda vurgulanan en büyük özelliğinin hep “kibirsizlik” ve “mütevazılık” olduğunu gördüm. Bu öylesine büyük bir güç ki... Futboldaki başarısı ile birleşince ortaya dünyanın en etkili insanlarından biri çıkmış" diyerek, kibir çağının kapandığını vurguladı.
Daha fazlasını anlatmayayım ki o muhteşem yazının heyecanı da kaçmış olmasın. Zira gözden kaçıranlara mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum.
Yukarıda açtığımız parantezi burada kapatırken, "İyi de anlattığın konunun Muhteşem Yüzyıl ile olan alakasını hala anlayabilmiş değilim" diye terennüm ettiğinizi şimdiden duyar gibiyim.
O zaman onu da anlatıp noktalayalım yazımızı.
Yineliyorum! Muhteşem Yüzyıl, hemen her bölümünde (almak isteyene) çok güzel mesajlar veriyordu.
Dizide, Mohaç Zaferi sonrasında, tahtında oturmaktansa eninde-sonunda döneceği yeri hatırlamak için kendi kazdırdığı mezara canlı girip sabaha kadar içinde yatan ve bu şekilde KİBRİNİ kabre gömen Kanuni Sultan Süleyman, daha doğrusu Kanuni'yi canlandıran Halit Ergenç, şu manidar sözleri seslendirir:
"(...)Buraya kadarmış, böyle olacağını biliyordum. İçim kibirle doldu Pargalı. Bu hissi yenmeliyim, yeneceğim(...)
İdrak et Süleyman, Unutma ve tevazu içinde ol.
Bütün şeref ve irade senin değildir; rabbine şükret ve nefsine üstünlük verme.
Zinhar kibre düşme.
Sen hakka karşı hayalı, halka karşı vefalı ol.
Vücudun, fikrin, zikrin o'na ait. Sahibi sanma!
Hakkın nimetlerini kendinin, kendinden olanları yegane sanma.
Nefsini öldür, yoksa o seni öldürür.
Kibrini yen Süleyman.
Her firavunun Musa'sı, her şerrin bir nuru vardır.
İmha et.
Hatırla.
Vücuda geldiğin hali ve gideceğin son mertebeyi unutma.
İşte o zaman cennetin kapıları açılacak sana.
Vicdanın senin kıblendir Süleyman, Kaybetme!"
Müslüm Baba'nın dediği gibi; ANLATABİLDİK Mİ?
Sinema dünyasını efsane ismi, "Muhteşem Yüzyıl"ın mimarı, merhume Meral Okay'a Allah gani gani rahmet eylesin.
NOT: "Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez." (Lokman Suresi 18. Ayet)
Ertuğrul Özkök / ‘En büyük günah’ı hiç işlemeyen futbolcu kim-
Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu "Görsel medya, tarih, güncel siyaset"