Yiğit lakabı ile anılırmış...
Hasan Eser / 24 Eylül 2016 - Bizim de lakabı ‘kırk yalan’ olan bir abimiz vardı. (İzmir'de)
Attığı zaman mangalda kül bırakmazdı.
Biz, bizi kafaya aldığını bilirdik de ses çıkarmazdık anlattıklarına…
Sözde yaşanmış hikâyelerini dinlerken, ‘Vay anasını ya’ filan diyerek, inanmış gibi davrandığımız zaman da çok hoşuna giderdi.
Bu abimizin desteksiz atışlarına ara sıra tahammül edemeyenler de olurdu.
Keza palavra attığını ortaya çıkarmak, söylemlerini birkaç karşı sözle çürütmek çok basitti.
Ama dediğim gibi; biz onu o mizacıyla seviyorduk ki, o da bunun farkındaydı.
İçimizden biri, “Hadi canım sen de hiç olur mu öyle şey?” diye tepki gösterdiğinde, o bunu da olgun karşılar, ‘Ya çocuklar siz de benim her anlattığıma inanıyor musunuz?’ diyerek, hemen çark ederdi.
Kıssadan hisse…
Son günlerde gözlemliyorum da…
Boş konuşma noktasında pek mahir olan malum siyasetçinin söylediklerini dikkate alıp kendini paralayanlar var.
Neden bu kadar çok tepki gösterdiklerini anlayabilmiş değilim.
Hem bırakın yahu içinden geldiği gibi anlatsın adamcağız.
Nasıl olsa, üç vakte kalmadan kendi söylediğini yine kendisi çürütmüyor mu?
Her seferinde, ‘Arkadaşlar aslında ben öyle demek istememiştim’ diyerek, çark etmiyor mu?
O televizyonda konuşurken siz uzatın ayaklarınızı, yaslanın koltuğunuza ve izlemenin keyfini çıkarın.
Nihayetinde gülmeye de ihtiyacımız var değil mi? Hem de buna en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde.
Kaldı ki biz onun bu yönünü seviyoruz. Tavsiye ediyorum deneyin, eminim siz de çok seveceksiniz!
İPE UN SERİLİR Mİ?
Malumunuz, ABD terörist başı Fethullah Gülen’i iade etmemek için dansöz Nana gibi kıvırıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. Şu ana kadar 85 koli kanıt dosyası göndermişiz ABD’ye…
85 koli dosyayı yetersiz gören ABD, “Bu dosyalar size iadesini gerektirmiyor, bunlar yeterli değil” yanıtını vermiş ülkemize…
Bu anekdot aklımıza Nasreddin Hoca'yı getirdi.
Hani Nasreddin Hoca’nın komşusu bir gün Hoca'dan çamaşır ipi isteyince…
Hoca kılı kırk yarar, bin dereden su getirir, akla gelmeyecek icatlar çıkarır ve şöyle der: “Veremem, ipe un serdim”
Hoca’nın bu sözüne karşılık, “Aman Hocam yapma etme, hiç ipe un serilir mi?” diye sorar komşusu.
Nasrettin Hoca durur mu yapıştırır cevabı: “Vermeye niyetim olmayınca; öyle bir serilir ki… ”
Hülasa…
Pensilvanya'daki terörist başını vermeye niyeti olmayan ABD de bizim hoca misali ipe un seriyor.
Sağlık olsun, keskin bıçak önce sahibini kesermiş. Şairin de dediği gibi: Keser döner sap döner bu hesap döner. Bu millet makûs talihi bu kez de yener.
AZİZ KOCAOĞLU’NDAN İYİSİ ŞAM’DA KAYISI
Erken seçim spekülasyonları dillendirilmeye başlanınca…
İzmir’in büyük başkanı Aziz Kocaoğlu da yeniden gündeme geldi.
‘Aziz Başkan olmazsa olmaz’ diyenler de var, ‘İnşallah bu sefer kurtuluruz’ diyenler de.
Yok, kurtulmak isteyenler AK Partili değil, CHP’li…
Zira AK Partililer Başkan Kocaoğlu’ndan çok memnun…
Nasıl memnun olmasınlar ki, Kocaoğlu koltukta kaldığı sürece AK Parti’nin İzmir’deki oyu sürekli artış gösteriyor.
Komşunun kötüsü adamı ev sahibi yaparmış misali…
Belediyeciliğin kötüsü de AK Parti’yi İzmir’de iktidar sahibi yapabilir.
Kaldı ki Kocaoğlu kaldığı sürece AK Parti’nin İzmir’de zafere her geçen gün biraz daha yaklaştığı görülüyor.
Şöyle düşünün: CHP’nin İzmir’de Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ya da Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer gibi bir büyükşehir belediye başkanı olsa, AK Parti’nin İzmir’i kazanma gibi bir şansı olabilir mi?
Bu arada Sayın Kocaoğlu da açıklama yapmış, seçim erken de olsa, geç de olsa adaylık kararını 6 ay kala açıklayacakmış.
Biz bu filmi sanki daha önce de görmüştük!
Neyse…
Sayın Kocaoğlu’nun stratejisi son derece dâhice…
Şahsen kırk yıl düşünsem benim aklıma gelmezdi.
Öyle ki şimdiden ‘adayım’ dese, muhalefet hem içerde hem dışarıda şaha kalkacak…
Öte yandan ‘Aday değilim’ dese itibarını kaybedeceği gibi kimseye sözünü de geçiremeyecek.
Evet, en güzeli 6 ay kala ‘adayım’ demek, hem seçime 6 ay kala işe yarayacak bir sürü atasözümüz de var.
Örneğin: Dere geçerken At değiştirilmez!
Eee bir de İzmir'de siyasetin klişe kuralları var ki evlere şenlik…
Hâdi şimdi yeri gelmişken bununla ilgili de birkaç örnek verelim
-Önümüzde hayati bir seçim var. Seçim arifesinde konuşmayın, parti içi muhalefeti bırakın.
- İzmir elden gidiyor, ama siz ‘sen ben’ kavgası ediyorsunuz. Olmaz!
- Bırakın şimdi küslüğü dargınlığı, mesele Kocaoğlu meselesi değil, İzmir meselesi…
- Gün İzmir’de AK Parti’ye karşı birlik olma günü, gün beraberlik günü, gün Cumhuriyeti kurtarma günü…
(Burada bir es verip ‘Allah’ diye haykırabilirsiniz! uygundur.)
Velhasılıkelam, Aziz Kocaoğlu kuvvetle muhtemel bir kez daha aday olacaktır.
Sayın Kılıçdaroğlu da tercihini yine paşa paşa Aziz Kocaoğlu’ndan yana kullanacaktır.
Ha sizler de, tıpkı Ekmeleddin İhsanoğlu’nda olduğu gibi, sandığa yine tıpış tıpış gidip oyunuzu Aziz Kocaoğlu’na vereceksiniz, vermek zorundasınız. Yoksa siz mevzuyu biliyorsunuz! Amin.