Yıldırım Ulupınar, İYİ Parti ve İzmir
2009 yerel seçimleri öncesindeydi, dönemin Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy, başarılı belediyecilik hizmetleriyle diğer ilçelere örnek gösteriliyordu.
3 dönemlik Buca karnesi, Cemil Şeboy'un halk nezdinde referansı olmuş ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına yakıştırılmaya başlanmıştı.
Anketlerde isimi önde çıkıyor ve nabız yoklama adına diğer ilçelere yaptığı ziyaretlerde büyük teveccüh görüyordu.
Evet, Cemil Şeboy AK Partiliydi ama daha önce ANAP ve DSP saflarında bulunmuş olması da en büyük avantajıydı.
Şeboy'un modern ve çağdaş kişiliği coğrafyaya uyum sağlıyordu.
İzmir'in AK Parti'ye olan ön yargısını, Cemil Şeboy isminin büyük ölçüde bertaraf edeceği yönünde ciddi emareler vardı.
Ancak... AK Parti İzmir'in muhafazakar tabanı Cemil Şeboy ismine pek sıcak bakmıyordu.
Acaba...
Türkiye'nin en büyük Atatürk maskını inşa eden, Buca'ya merhum Başbakan Bülent Ecevit'in heykelini diken, yakasında AK Parti rozeti taşımasına rağmen yeri geldiğinde hiç kimseden çekinmeden ulu orta rakısını içen Cemil Şeboy ile AK Parti'nin radikal tabanı arasında (tabir yerindeyse) kan uyuşmazlığı mı olmuştu? Bilemem!
Velhasıl.. AK Parti, Şeboy'un büyükşehir adaylığına sıcak bakmıyordu. Ki daha sonra tesadüf olmadığına inandığım gelişmeler oldu. (ayrı konudur)
İşte o günlerde, adeta iz sürerek mezkur durumu sezinleyen dönemin Demokrat Parti İzmir İl Başkanı, duayen siyasetçi Yıldırım Ulupınar çıktı sahneye.
Yıldırım Ulupınar, medya üzerinden Cemil Şeboy'a deyim yerindeyse kanca atmıştı.
Ulupınar, "AK Parti, Cemil Şeboy'un kıymetini bilemez! Gelsin partimizin büyükşehir adayı olsun" açıklamasıyla tüm dikkatleri Demokrat Parti'nin üzerine çekmişti.
İzmir'de hiçbir iddiası olmayan Demokrat Parti'yi tek bir hamleyle potaya sokmuştu Yıldırım Ulupınar.
Hatta bu girişim dönemin Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu'yu bile heyecanlandırmış olmalı ki, o günlerde Soylu soluğu İzmir'de almıştı.
Evet, Yıldırım Ulupınar, Cemil Şeboy'u ikna edemedi ama bu akılcı hamlesiyle ne kadar 'kurnaz' ve 'başarılı' bir politikacı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
Peki ben tüm bunları neden anlattım?..
Bilindiği üzere...
Yıldırım Ulupınar, şimdilerde İYİ Parti'nin İzmir İl Başkanlığı koltuğunda oturuyor.
Yıldırım Ulupınar, bir dönem AK Parti saflarında da yer aldı. Ne var ki AK Parti, Yıldırım Ulupınar gibi bir değerin kıymetini bilemedi ve İYİ Parti'ye kaptırdı.
Bu arada.. İYİ Parti lideri Meral Akşener'i de kutlamak gerekir ki, İzmir'de en doğru tercihi yaptı.
Zira İzmir il başkanlığı konusunda çok da verimli bir şehir değil.
Şöyle düşünün, 17 yılı geride bırakan AK Parti'nin İzmir'de efsaneleşmiş tek bir il başkanı var mı?
Fırsat verilseydi, Ömür Kabak, AK Parti'nin efsane il başkanı olabilirdi. Ama... onun da kıymeti bilinmedi!
CHP İzmir'de Ekrem Ağabeyin (Bulgun) yerini dolduracak bir isim daha çıktı mı?
MHP İzmir'de Naşit Birgüvi ve Müsavvat Dervişoğlu gibi efsane isimlerin izleri silinebiliyor mu?
Doğru Yol Partisi'nde Turan Arınç dönemini unutmak mümkün mü?
Ha! Yakın tarihte görev yapan Saadet Partili Av. Bayram Sakartepe'yi ve Büyük Birlik Partili Ahmet Bereket'in başarılı il başkanlığı dönemlerini de takdir etmemek olmaz!
Ancak birbirinden kıymetli bu iki ismin en büyük talihsizliği ise uzun süredir parlamento dışında kalan partilerde siyaset yapıyor olmalarıydı.
Toparlamak gerekirse...
İzmir, CHP'nin yıkılmaz kalesi olabilir.
AK Parti de CHP'nin İzmir'deki en güçlü rakibi olabilir.
Amma velakin İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı koltuğunda, Yıldırım Ulupınar gibi kafasında kırk tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden gezdiren bir siyasetçi varken...
İYİ Parti'yi İzmir'de hesaba katmayan yanılır!
HASAN ESER