Gözün aydın Avrupa, büyük göç yolda...
'Misafirliğin kısa olanı makbuldür' diye boşa söylememiş atalarımız.
Avrupa Birliği'yle yapılan mülteci/sığınmacı geri kabul anlaşmasının Türkiye tarafından askıya alınması çok geç kalınmış bir adımdır.
O adım, hemşehrim Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı en büyük hatalarından ikincisidir.
Birincisi de malumunuz olduğu üzere, Kıbrıs müzakereresi...
Türkiye Cumhuriyeti, kadim tarihinden üstlenmiş olduğu misyonla, yardım isteyen eli hiçbir zaman geri çevirmemiştir.
Bu nedenledir ki Türkiye, dört buçuk milyon Suriyeli vatandaşı kabul etmiş ve onları insani koşullarda şimdiye kadar barındırmıştır.
Avrupa Birliği (Hıristiyan kulübü) anlaşılmaz bir şekilde Türkiye'nin Avrupa ekonomisine yardımcı olmasına ve Avrupa'ya göçü senelerce önlemesine rağmen, sadece Suriyeliler değil, öncesinde Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden gelen sığınmacılara Avrupa'ya geçmelerini önlemiş, geçit vermemiştir. Bu yapılanlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılan bu düşmanca davranışları kabul edilemezdir.
***
Türkiye halkı misafirperverdir; lakin artık Avrupa'dan derslerini almışlardır.
Avrupa yıllardır ne öğretmeye çalışıyor?
-İnsan hakları
-Özgürlük
-Demokrasi
-Seyahat özgürlüğü
Peki...
Suriyeli vatandaşların istediği ülkeye seyahat etme özgürlüğü neden kısıtlanıyor?
Sığınmacıların özgürlüğe kolayca kavuşmaları için neden yardımcı olunmuyor?
Bu mudur insan haklarından dem vurarak sürekli özgürlüğün tanımını yapanların özgürlük ve insan hakları anlayışı?
İroni ya da latife yapmıyorum. Avrupa artık ya Türkiye'ye yardim edecek, ya da yardim edecek. Avrupa'nın başka bir alternatifi yok. Aksi halde büyük göç geliyor.
Enflasyon ve faizlerle boğuşan Türk halkı ekonomik olarak sıkıntıya girdiğinde, Avrupa halkı bir eli balda diğer eli yağda huzur içinde mi oturacak?
Üzerine bir de afra tafra atmaya kalkacak?
Türkiye'de bulunan bütün Suriyelileri, Suriye'nin kuzeyinde, kurulacak terörden arındırılmış yerlere kurulacak yeni yerleşim yapılaşması için bütün Avrupa devletlerinin şartsız desteği elzemdir.
Suriyeli sığınmacıların insanca yaşayabilmeleri için, ya yeni şehirlerin kurulmasına paşa paşa yardımcı/bağışçı olacaklar, yani Türkiye'ye parasal ve siyasi yönde yardım edecekler, ya da dört buçuk milyon sığınmacının Avrupa'yı istila etmesini kabullenecekler. Ki, başka bir çıkış yolu var mı?
Dünya genelinde 8 milyona yakın yoksulluk içinde yasayan bir insan topluluğu var.
Her bir Avrupa ülkesi, her yıl 100 bin sığınmacıya oturma izni vermiş olsa, yine de bu sığınmacı sorunu bitmez.
Ne ki 3 milyon sığınmacı bile alsalar, yeni doğanlar ile baştaki 8 milyon sığınmacı adayı tekrar oluşacaktır.
Bu sorunun çözülmesi, söz konusu yoksul ülkelerdeki vatandaşların hayat standardını düzelterek, yoksulluktan kurtarıp insanca yaşamaları sağlanmalı ki göç etmeye ihtiyaçları kalmasın.
Bir ebeveyn çocuklarının geleceğini güvenceye aldığı takdirde niçin göç etmek istesin ki?..
İşte bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne tam destek verilmeli ve Suriye halkının güvenli bir şeklide insanca yaşayacağı şehirler kurulmasına destek verilmelidir.
Barış, ancak insanların karnı doyup, korkusuzca uyuyabildiği takdirde gelir.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk'ün sözü olan "Yurtta barış, dünyada barış” ancak ve ancak birlikte çalışılırsa temin edilir.
Kadir Denk