Turkish Delight, European Union ve Ya(p)tırım
Geleneksel tatlılarımızdan olan Türk lokumu son derece lezzetlidir, ama bir o kadar da şekerlidir.
Tadına doymak mümkün değildir, ama çiğnenmesi ve yutması zordur.
Lokumun en güzeli çifte kavrulmuş olanıdır; bir kere alıştınız mı bırakamaz, tiryakisi olursunuz.
Avrupa Birliği (AB) de alışmış bir kere Türk lokumuna-ki yaptırım kararlarını başka bir bahara bıraktı-
Teşbihte hata olmaz!
Türk lokumu işin latifesi...
Lakin gerçek olan şu ki; şımarık çocuklarının ısrarcı tutumlarına rağmen AB, Türkiye'den vazgeçemedi.
AB'nin Türkiye'yi gözden çıkaramayacağını önceki yazımda anlatmıştım.
Maksimalist politikalar üzerinden Türkiye'nin üzerine oynamaya çalışan AB'nin yaptırım uygulama noktasında elinde çok fazla enstrüman olmadığı için esti, gürledi ama yağamadı.
Osmanlı Türkiyesi'nde İngiltere ve Rusya arasındaki güçler dengesini dahiyane siyasetiyle kuran ve gözeten Sultan 2. Abdülhamid gibi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dünyadaki büyük güçler arasındaki güçler dengesini, engin ferasetiyle tesis ediyor.
Türkiye'nin dünya üzerindeki yeri jeopolitik açıdan büyük önem taşıyor.
Türkiye'nin ne kadar önemli bir ülke olduğunun fevkalade farkında olan bazı Avrupa ülkeleri de ne yardan ne de serden geçebiliyor.
Avrupa Birliği, kuru sıkı tabancayı andırıyor; patlıyor ama sadece kuru gürültüden ibaret.
AB'nin "Türkiye'ye yaptırım..." güdemi, günün sonunda Türkiye'ye yatırıma evriliyor.
Türkiye, hem ihracat hem ithalat açısından AB için çok önemli bir pazar.
Eee kendi ayaklarına sıkacak değiller ya...
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın da dediği gibi, Türkiye'yi dışlayarak Rusya ve Çin'e doğru itmenin NATO üyesi ülkelere hiçbir faydası olmaz. Hatta zararı olur!
Ayrıca...
Geçtiğimiz günlerde gündeme dair açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in "Avrupa demokrasileri Türkiye'ye borçludur. Ama buna karşı kalkıp Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır. Türkiye'ye karşı yaptırım uyguladığınızda Türkiye bu diyalogların dışında kaldığında, bu diyalog masalarını önemsemediğinde güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz, Doğu Akdeniz'deki meseleleri nasıl yöneteceksiniz, mülteci meselesini nasıl yöneteceksiniz? AB sağduyulu davranmalıdır" şeklindeki ifadeleri de Avrupa Birliği nezdinde Türkiye'nin ne kadar bir ülke olduğunun özetidir.
BCIM Ekonomik Koridoru, Avrasya Ekonomik Birliği gibi iş birliği girişimlerinin yükselişte olduğu bir dönemde, zaman zaman dağılmanın eşiğine gelen Avrupa Birliği'nin ne yapmaya çalıştığını anlamak mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sözü de tesadüfen söylenmiş bir söz değildir.
Ne güzel demiş eskiler: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!
Avrupa Birliği'nün türlü türlü riyakarlıklarına rağmen...
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz." diyerek bir kez daha zeytin dalı uzattı Avrupa Birliği'ne.
Ancak fazla naz aşık usandırırmış...
Türkiye adeta araftadır.
Avrupa Birliği, Türkiye'nin kıymetini bilmeli, hatta pamuklara sarıp korumalıdır.
Avrupa Birliği kendi içinde de çelişkiler barındıran bir topluluğa dönüştü.
Bir zamanlar 'demokrasinin beşiği' olarak anılan Avrupa Birliği, şimdilerde 3'üncü dünya ülkelerini andırır oldu.
Diğer taraftan AB'nin nüfusu giderek azalıyor ve yaşlanıyor. Avrupa Birliği, mültecileri tehdit olarak görmek yerine, yeni bir göç politikasını gündemine almak zorundadır.
Çünkü deniz bitmek üzeredir.
Gelelim ABD’nin Türkiye yaptırımlarına...
Öncelikle belirtmek isterim ki S400 konusu benim vakıf olmadığım bir konudur.
Ancak...
ABD'nin Türkiye hamlesine en güzel cevabı AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu vermiştir.
Sayın Akbaşoğlu'nun "Hiçbir yaptırım bizi milli hedeflerimizden alıkoyamaz. Hedeflerimize daha kısa sürede ulaşmamızı sağlar. Yaptırımlar bize vız gelir tırıs gider" ifadesi takdire şayandır.
Türkiye, tarihi İpek Yolu'nu yeniden hayata geçirdi.
Marmaray'ın hayata geçmesiyle birlikte Anadolu’da kurulan demir yolu ağı, kıtalar arası kesintisiz yük taşınmasını da mümkün hale getirdi.
Türkiye, Londra’dan Pekin’e uzanan kesintisiz demiryolunun ön strateji kavşağında bulunuyor.
"Demir İpekyolu" olarak isimlendirilen Asya-Avrupa kıtaları arasında kısa, güvenli, ekonomik ve iklimi en elverişli demir yolu koridoru olan Demir İpekyolu/Orta Koridor, Türkiye'nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Uzun yazının kısası, Türkiye'yi yanına alan kazanıyor; karşısına alan da kaybediyor.
Benden söylemesi...
Kadir Denk/ Ekonomist