Psikoloji, kişisel gelişim ve insan kaynakları yönetimi
Örgüt ya da organizasyon içinde veyahut da günlük yaşantısında bireyin en önemli çabalarından birinin mutluluk olduğunu söyleyebiliriz.
Bu ihtiyaçlarımızı ne kadar tatmin edebildiğimizle ilgilidir ve bu ihtiyaçlar güvenlik ve fizyolojik ihtiyaçlar olduğu gibi aynı zamanda psikolojik potansiyelini gerçekleştirme, stresle başa çıkabilme, ilişkileri güçlendirme, belirsizlikle baş etme ve öğrenme olarak sıralanabilir.
Mutluluğa ulaşmak ya da mutluluğun sürekliliği için beynimiz, vücudumuz ve kalbimizin hücresel olarak organizasyonu ya da başka bir ifadeyle fizyolojik bütünlüğü kadar, zihin-beyin-beden bağlantısının kurulması da önem arz eder. Bunu zihinsel, duygusal ve bedensel tatmin olarak ifade edebiliriz.
Çoğu insan için mutluluğun anlık, geçici ve hayallere ulaşıldığında kaybolan rastgele oluşan bir nitelik taşıdığını söyleyebiliriz.
Mutluluğun kalıcı olması anlık yaşanan hazdan ziyade anlamlılık ve içsel tatminle ilişkilidir.
Araştırmalar mutluluğu besleyen unsurların inanç, aile bağları, arkadaşlık, başarı ve gelişime açıklık olduğunu göstermektedir.
Haz veren unsurların benmerkezci, güzel giyinmek, dışsal güzellik, eğlence gibi içgüdüsel ve alışkanlığa dayalı unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.
Kalıcı mutluluk içsel unsurlar ve özfarkındalığın (mindfullness) geliştirilmesinden geçmektedir.
Özfarkındalık için ise algılarımızı ve öğrenme biçimlerimizi tekrar şekillendirmemiz gerekmektedir.
Özfarkındalık için farkındalık meditasyonu yapılabilir.
Rahatlık ve güvenlik durumu, esnek düşünme, yaratıcılık ve duyguların yönetimini sağlayacaktır.
Farkındalık meditasyonu bazı egzersiz ve aşamalardan geçilmesini içermektedir ve burada bu konuya girilmeyecektir.
Ancak vurgulamak istediğimiz zihnimizin bedenimiz üzerindeki kontrol mekanizmalarını kullanmaktır.
Farkındalık meditasyonu ile mutluluğumuzun, öfkemizin, üzüntümüzün kaynağına ulaşabilir ve bilinçli olarak beynimizde yeni duygu ve düşüncelere ilişkin sinir ağları oluşturabiliriz. *bknz: nöroplastisite
Bu tür meditasyonlar ile yaşantımızda derinliğe inebilir ve kişisel travmalarımızla yüzleşebilir ve bilinçli aklımızla geçmiş yaşantımızdaki ve buna bağlı olarak süregelen olumsuz duygu ve inançlarımızdan kurtulabiliriz.
Meditasyon dışında, araştırma, problem çözme, duyarlılık eğitimleri, rol oynama teknikleri analitik düşünme ve empati yeteneklerimizi geliştirici tekniklerin uzun süreli uygulanması beynimizin kapasitesini geliştirici aktiviteler olduğundan yeni sinir yollarının oluşturulması ve bilgilerin birleştirilmesi, farklı düşünme yöntemleri öğretmesi açısından çok değerlidir.
Tüm yukarıda belirtilen uygulamalardan faydalanırken özenle dikkat edilmesi gereken unsur ise beyin detoksu olarak adlandırılan kendimizi aşağılayacak, kötü hissettirecek, motivasyon kaybına sebep olacak olumsuz cümle kalıplarını kırmaktır.
Aksi takdirde tüm yukarıda belirtilen uygulamaların bilinçli olarak kabul edilebilirliği konusunda bilincimizde şüphe oluşturacağından yarar görmek imkansız hale gelir çünkü içimizde ve dışımızda olanın bütünleştirilmesi ve tutarlılığı önem arz etmektedir.
Tüm yukarıda belirtilen zihinsel tekniklere ilaveten fiziksel aktivite, bol sıvı tüketimi ve sağlıklı beslenme, uyku düzeni ve stres nedeni olan dikkat dağıtıcı ve karmaşık unsurlardan uzak durmak ve kendimize düzenli, küçük molalar yaratmak mutluluğa, başarıya ve iyi oluş haline götüren önemli unsurlardır.
Bahsedilen kişisel gelişime yönelik yöntem ve unsurlar İnsan Kaynakları Yönetimi alanında eğitim yönetimi başlığı altında kullanılmasının motivasyon ve üretkenlikte artışa neden olacağından hem performansı artıracağı hem de kariyer yönetimine yeni bir boyut kazandıracağı görülmektedir.
Bu sayede toplumların insan sermayesinin gelişeceği, yeni yetkinlikler kazanılacağı ve pozitif psikolojik sermaye olarak adlandırılan bireyin psikolojik potansiyelinin; iyimserlik, umut, dayanıklılık vb. özelliklerinin gelişeceği ifade edilebilir.
Özge Uğurlu / İşletme Bilimi Uzmanı