Prof. Dr. Ercan Tezer Hocanın Kişilikli Duruşu ve Tarım Eğitimindeki Yol Göstericiliği
Ziraat Fakültemizin yeni kuşak araştırıcılar ve öğrencilerimizin ismen bildikleri üniversitemizde bir dönem Rektör Yardımcılığı ve Ziraat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulunan ve Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümünden Emekli Öğretim Üyesi saygıdeğer hocamız Prof.Dr. Ercan Tezer 4 Temmuz 2019 tarihinde vefat etmiştir. Ercan hocamız ile karşılaşmamız 1982 yılı bahar dönemi Tarım Makineleri dersimize geldiği 4 haftalık derste geçekleşmişti. Ziraat Anfilerinde 175 öğrencinin olduğu kalabalık anfide ders anlatmak ve sınıfa hâkim olmak kolay değildi. Ercan Bey o zaman Fakültemiz Dekanıydı. Görünümü, sınıfa hâkimiyeti, akıcı ders anlatım performansı ile dikkatleri üstüne çekmişti. Hocamız tarım makinelerinin tarım bilimi ve uygulamaları için önemini bizlere kavratmaya çalışıyordu. Ancak Eğitim Enstitüsünden geldiğim için hocanın ders anlatırken tebeşir ile tahtayı ikiye ayırıp sistematik bir şekilde konuları işlemesi dikkatimden kaçmamıştı. Üniversitelilik bilincinde ve ağırlığında gerçek bir bilim insanı ve örnek bir hoca idi. Çok şık giyinen, kibar, her yönüyle karizmatik bir hocamızdı.
İlk 4 haftadan sonra hocamızın üniversiteden ayrıldığı belirtildi. Bildiğim kadarı ile 12 Eylül dönemi sonrası Ziraat Fakültesi'nin seçimle gelen son Dekanı idi. O zaman hocamızın neden ve niçin üniversiteden ayrıldığını anlamadık. Çok sonraları Ercan Hocanın 1983 yılında YÖK sonrası bazı gelişmelerden ve belirli konularda farklı düşüncelere ile üniversiteden emekli olduğunu bilgi ve becerisini özel sektörde değerlendirme yolunu seçtiği anlaşıldı. Üniversiteden ayrılırken ders kitaplarını Tarım Makineleri bölümü kütüphanesine bağışlamış. Çok sonraları Bilim Tarihi ile ilgilenirken, bölüm hocaları Ercan beyin kütüphaneye bıraktığı kitaplar arasında Bilim Tarihi ve Felsefesi kitaplarının da olduğunu gösterdiler.
Tarım Bilimine ve Özel Sektöre Katkıları Önemli
Tarım Bakanlığında Tarımsal Mekanizasyon Dairesinin kurulması, Tarımsal Mekanizasyon Kurulu'nun oluşturulması ve Tarım Makinaları Testlerinin bir sistem içinde yapılması için çok çalıştığı biliniyor. Emeklilik sonrası özel sektörde önemli bilgi bikrimi sağladı. 1983 sonrası önce Kayseri'de o dönem faaliyette olan HEMA FORD TRAKTÖR Fabrikasının Genel Müdürlüğünü yaptı. Sonra Mercedes Otomarsanda Pazarlama Direktörü olarak çalıştı. Daha sonrada İstanbul'da Otomotive Sanayicileri Derneği Genel Sekreterliği yaptı. Ercan hocanın özel sektörde de başarılı olduğu anlaşılıyor. Tabii gönül isterdi ki bu denli yetişmiş bir akademisyen ve teknik bilgi sahibi hocamızın üniversitemize hizmet etmesiydi.
Çok Organize ve Sistemik Düşünme Becerisine Sahipti
Üniversitemizin emeklisiydi ancak sanki hiç emekli olmamış gibi emeklilikten sonrada bilgi, görgü ve sorumluluk bilinci ile bizlere ve camiasına katkı da bulunmaya çalıştı. Ercan hocamız ile bir yıl kadar önce Akif Kansu salonunda yaptıkları bir konuşmalarında bir kez daha dinamik, sistematik bilgi sahibi her yönüyle işlediği konuya hâkim, verileri iyi kullanan ve alt yapısı dolu entelektüel yönlerini gördük. Üniversitelerde bu düzeyde rol model hocalarımızın bu becerileri nasıl kazandıklarını öğrenmek ve bunu üniversitelerde kurumsallaştırmayı önemsediğim için konuyu bir kez daha hoca ile konuşma şansım oldu. Son karşılaşmamızda anılarını yazmasını, hatta güncel konuları yazmasını nasıl karşılayabileceğini öğrenmek istedim. Yazılması gerektiğini ve benim daha fazla yazmamı belirtiler. Hatta son dönemde neden az yazdığımı sorduğunda, bilimsel çalışmalarımı belirtiğimde, yazmanın da önemli olduğunu belirtiler. Ben de kendilerinin birikimi ve tecrübelerinin önemini vurgulayarak birikimlerini paylaşmasının önemini uygun dille belirtim. Sonraları sık aralıklarla değişik konularda başta basından seçmeler adı altında haftalık olarak önemsediği köşe yazıları ve haberleri sistematik bir şekilde işaretleyerek yakın arkadaşları ile paylaşıyordu. Gündeme getirdiği konular ile hocanın adeta kimliği oraya çıkıyordu. Birinde paylaşımları hakkında bir eksiklik olup olmadığı konusunda ne düşündüğümü sormuştu.
Ziraat Fakültesinin Giderek Güç Kaybetmesi Konusunda Kaygılarını Belirtiyordu
Yıllar sonra üniversiteler ile ilgili yazdığım bir makaleme e-posta yolu ile hem tebrik etiler hem de üniversitemize ve özelliklede Ziraat Fakültesinin durumu hakkında kaygı ve düşüncelerini aktardılar. Bir süre yazışma arkadaşı oluk. Daha sonraki yıllarda Fakültemizde Tarım Öğretimi yıl dönümü nedeniyle bir konuşma yapmak üzere davet edilmişti. Tarım bilimindeki tarihsel gelişmeleri anlattığı konuşması ile salondaki dinleyicilerin etkilendiğini hissettiğim toplantı sonrası yüz yüze sohbet etme fırsatımız oldu. Karşılıksız ve beklentisiz ülkemizin iyiliği ve geleceği için kafa yoran insanlar olarak karşılaşmaktan büyük mutluluk duyduk. Ondan sonra da sık sık mail ve messenger üzerinden yazıştık, yazdıklarım hakkında düşüncelerini ve önerilerini almaktan her zaman memnun oldum. Çünkü gerçekten farklı açılardan geniş bir bakış açısına sahipti. Her yönüyle kişiyi zenginleştiriyordu. Daha sonra birkaç kez üniversitemizi ziyaret ettiler ve her defasından fakültenin, özelliklede Ziraat Döner Sermaye işletmesinin öğrenci eğitimi ve araştırma için önemini vurguluyordu. Ercan hoca her fırsata başta yöneticiler olmak üzere birçok hocamıza ve özellikle kendi yakın arkadaşlarına Ziraat Fakültesinin durumu hakkındaki görüş ve kaygılarını iletiyor ve neden bir şey yapmadıklarını sıkça ifade ediyordu. Diğer bir ifade ile arkadaşların fakülteyi ileriye taşımak için aktif tavır almalarını öneriyordu.
Sorun Merkezileşen YÖK’ün Üniversitelerin İnisiyatif Almasını Sağlayamaması
Anladığım üniversitenin ve fakültenin yönetimi konusunda geçmişte yaşanan ve bugünde ağır işleyen yapıya ilişkin esaslı bir eleştirisi vardı. Sanırım üniversitelerimizin geleceği ile ilgili bugünleri görmüş olmanın sorumluluğunu ifade ediyordu. Fakültenin giderek zayıflayan durumu, son yıllardaki gelişmeler ve o günkü durumu hakkında ne düşündüğümü sordular. Ben kendilerine YÖK ve sonrası üniversitelerde yaşanan gelimeler sonrası fakültenin tüzel kişiliğini ve özerkliğini giderek kaybettiği, rektörlük makamının daha öne çıktığını belirtim. YÖK ve Üniversitelerde Rektörlükler her türlü sorun ve beklentileri merkezi konuma alarak tek tek bilim insanlarının ve birimlerin (anabilim dalları, bölüm ve fakülte kuruları ve senatoların) birçok konuda inisiyatif alamama konumuna dönüştü. Bu durum üniversiteler için yaşamsal bir sorundur. Üniversiteler için özgürce düşünce ve bilgi üretememesi kısa sürede üniversiteleri bilimsel olarak gerilettiği gibi toplumun gözünde de erkli ilgiyi göremez oldu. Türkiye üniversiteleri bu gerçekle acilen yüzleşip geleceğe yönelik çözümler geliştirmesi gerekir.
Üniversite, özelde de fakülte “inbreeding’e” uğramamak için mekanizma sağlaması durumunda daha güçlü olabilirdi. Üniversitelerde yöneticilerin birim içinde nitelikli ve liyakate dayalı bilim yöneticilerini belirleyebilseydi sanırım şimdi üniversite ve fakülte bilimsel gelişmeler ve yönetim işleyişinde çağının öncüleri içinde hak ettiği yeri alırdı. Maalesef Türkiye üniversiteleri ve Çukurova Üniversitesi bu şansı 1990’lı yılları sonra değerlendiremedi. Akademik kadrolarını belirli süreler için yurt dışına göndererek veya işbirliktelilikleri ile uluslararsılaştırabilirdi. Yine de bir şeyler yapılması gerektiğini, fakültenin daha fazla inisiyatif almasını ve de etkili olmasını belirtiler.
Ercan Hocanın Bizlerden Yapılmasını İstediği Şeyler Vardı
Ercan Bey her ne kadar üniversitemizden emekli olarak ayrılmış olsalar da gönülleri burada idi ve her vesileyle bilgisini görgüsünü fakülte ile paylaşmaktaydı. Tarım bilimindeki güncel gelişmeler konusunda fakültenin aktif ve öncü rol almasını istiyorlardı. Hocanın açıkçası bizlere söylediği ve yazışmalarında “neden bu fakülte bu durumda, arkadaşlarımız ne yapıyor, ne üretiyor ve eksikleri neden giderme konusunda inisiyatif almıyorlar” diye kaygılarını iletiyordu. Başta kendi bölüm arkadaşları ve tüm hocalarımızın fakültenin gerileyen durumu karşısında sesiz kalmamaları ve daha fazla çalışılması, üretilmesi gerektiğini belirtiyordu. Adeta 1970-1980’lı yıllardaki aktif bir fakülte olarak yerini alması gerektiğini belirtiyordu. İlk kurulduğunda Adana çiftçisine verilen konferans ve hizmetlerinden bahsettiler. Kendilerinin 1970-1980 yılları arasında Ziraat Fakültesini kurarken kendi aralarında tartıştıklarını anacak hep birlikte büyütmek için de canla başla çalıştıklarını belirtiler. Tabii Ziraat fakültesini ve üniversitenin kuruluşunda yer alan öncü kadrolar hakikaten her biri kendi alanlarında yetki ve tabiri caiz ise dişli insanlardı. Bu hocalarımızın büyük çoğunluğunu tanıma ve bir kısmından dersler aldık.
Ercan hoca, Ziraat Fakültesinin ürettiği yayınları neden PDF olarak yayınlamıyorsunuz diyordu. Geçmişte fakültenin çıkardığı dergileri, yayınları daktilo ettiriyor ve herkesin ulaşabileceği şekilde teşhir ediyorlardı. Bilgi çağında üretilen bilginin topluma sunulması gerektiğini sıkça vurguluyordu. Umarım fakültemiz Ercan Beyin bu talebine uygun olarak bölümlerin ürettiği tezleri, yayınları kendi web ortamlarında veya dekanlığın sayfasında yayınlar. Çok da yararlı bir iş olmuş olur.
Kendi alanı olan tarım makinaları konusundaki katkıları kadar tarım bilimine de önemli katkıları oldu. Akademisyenler olarak bizlere büyük katkıları oldu. Hayata dair duruşu ve tutumu olan, kendi iç dünyası ile barışık bir kişilikti. Kazandığı analitik düşünme, sistematik çalışma yaklaşımı ve bilgi birikimi ile tarım bilimi alanında iz bırakan bir hocamızdı. Öğretileri ve örnek davranışları için derin teşekkürlerimizi iletiyorum. Hocamız ışıklar içinde uyusun. Emekleri ve katkıları hep anılacaktır.
Prof. Dr. İbrahim Ortaş / Çukurova Üniversitesi
İletişim: iortas@cu.edu.tr