Toplum Ruh Sağlığını Unutmayalım

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

Virüsün Yayılmasının Durdurulması Bir Halk Sağlığı Sorundur. Sağlık Kamusal Hizmet Olmalıdır

Sağlık sorunu aynı zamanda siyasi ve politika konusudur. Salgın bir halk sağlığı ve siyasi sorunsa; olgunun temel yöntemlerine göre yönetmek gerekir. Önemli olan tek tek sinekleri avlamak değil, sineklerin beslendiği bataklığı kurutmaktır.

Bu bağlamda bu aşamada salgının yayılımının önlenmesi konusu bir yönetim (management) ve teknik konusudur. Mevcut durumda elde herhangi bir ilaç ve aşı mevcut olmadığı için yapılması gereken toplumu salgından en az sayı ile nasıl koruruz’u düşünmek ve konuşmamız gerekir.

Uzun vadede sorunun temelden çözmek için insanı hastalandırmamak için bağışıklık sistemimizi güçlendireceksek. Toplumun bağlaşıklık sisteminin güçlendirmesi nasıl geliştirilir. Toplumsal ve bireysel olarak bağışıklık sistemimizi nasıl ve hangi sağlık ve ekonomik programlar ile geliştirebiliriz. Bağışıklığın güçlendirilmesi için insanın yaşamının da kamu eli ile eğitim ve bilinçlendirme ile yönetilmesi gerekir. Kimin ne yiyip içeceği değil, ancak sağlıklı yaşam koşulları nasıl sağlanır bunların yine kamu sağlığı anlayışı ile organize edilmesi gerekir. Asgari geçim düzeyinden sokağın çevre unsurlarına kadar birçok konuda karların yeniden kamusal bakış açısı ile ele alınması gerekir.

Bilim kuruluşu ve bilim insanları olarak sorunu kısa ve uzun erimli yaklaşmak zorundayız. Sağlığın bozulmasına neden olan etmenleri bütünlüklü olarak ele almak ve çözüm üretmek zorundayız. Bir virüs her insanın yaşamı yönetme yanlışını deşifre eti. Bilimin temel yasası ve prensibi sorunu deşifre etmektir. Bu sorunun kaynaklandığı kaynakları deşifre edelim, anlaşılır kılalım ve onun karşılığına önerilerimizi koyalım.

Dünyada Sağlıkta Özeleştirme Çözüm Sağlayamadı

Batı dünyasında başta İtalya, ABD, İngiltere, ispanya ve Fransa Covid-19 salgını karşısında ne kadar hazırlıksız oldukları ve hızlı çözüm üretmede iyi bir sınav vermedikleri başta kendi basınlarında bilim insanları tarafından tartışılıyor. Temelinde özelleştirme ve toplumcu olmayan sağlık sisteminin olduğu biliniyor. Mevcut liberal, neoliberal ekonomik temelli yönetim anlayışının bu tür yaşamın sürdürülebilirliğini ilgilendiren sorunlar karşısında çözümsüz olduğu bütün çıplaklığı ile gün yüzüne çıkmıştır. Artık sağlık hizmetinin kamusal bir işlev olduğunu ve her vatandaşın bundan eşit ve ücretsiz yararlanması gerektiği kabul görmelidir. Hiçbir insan diğerinden sağlık yönünden ayrıcalıklı olmamalıdır. En azından ödeme güçlüğü çeken vatandaşların sağlıkla ilgili gider sorunu olmamalıdır. Kamusal olarak yönetilmesi gereken, savunma, güvenlik, eğitim, ulaşım, sağlık bütünlüklü olarak planlı ve programlı olarak ülkenin her yurttaşına uygulanmalıdır. Yoksa bu tür sorunlarda yarın başka beklenmedik sorunlarda çıkabilir.

Toplumun Bağışıklık Sitemi Güçlendirilmelidir

Bağışıklık Sitemi Güçlü Olmayan Birey ve/ya Toplumlar Çabuk Etkilenecektir.

Korona virüs salgını konusu bir halk sağlığı sorunudur. Sorunu yönetecek ve sorunu bütünlüklü çözüme kavuşturacak halk sağlığı alanında eğitim, bilgi ve deneyimi olan uzman ve çalışanlardır. Şu anda konu ve soruna çözüm üretecek birim halk sağlığı ile ilgili uzmanların ağırlıkta olduğu bilim kuruları aktif olarak sahada olmalıdır.

Uzmanlar günlerdir basında sorunun virüs değil, bağışıklık sistemimizin zayıf olduğunu belirtiyorlar. Öğrenmemiz gereken ve toplumu geleceğe zinde yurttaş olarak hazırlamamız gereken ilik iş toplumun beslenme üzerinden bağışıklık sistemini güçlendirmek olmalıdır. Halk sağlığı bu bağlamda çok yönlü bir alan olarak sosyolojiden-beslenmeye kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Kişinin bağışıklık sistemi önceden bilerek ve planlayarak hazırlamak zorundayız diyor. Önemli olan insanı hasta etmemektir. Kişi hasta olduktan sonra iş klinikçi doktorların hastayı iyileştirmesi ve önereceği tedavilere kalmaktadır. Ancak halk sağlığı sorun oluşturan etmenleri önceden görüp önlem almak ve sosyalizasyonu sağlamaktır. 

Bugün dünyada ve ülkemizde yaşanan Covit-19 sorunu doğudan toplumun genel yaşam ve yönetilişim anlayışları ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda ileride yaşamın bürün alanları başta eğitim ve sağlığın sosyalizasyonunun kamulaştırılması olmak üzere yeniden bütünlüklü olarak kamu yararı dikkate alınarak planlanması gerekecektir.

Bilim kuruluşları olarak yaşanan sorunlardan hareketle işlemeyen yönetim modelleri deşifre etmek onun yerine; doğa ve insan merkezli, planlamaya dayalı, kamucu anlayışlarının işletilmesi kaçınılmaz görülüyor. Covid-19 virüs salgını sonrasında küresel düzeyde siyasetin, demokratik yönetim anlayışının daha özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne dayanan, insan haklarına saygılı, çoğulcu yapılara kavuşulması kaçınılmaz olacaktır. Dünyanın yeniden doğa ve insan eksenli, yerel ve merkezi dengesi planlamaya dayalı kamucu ekonomi, demokratik katılımcı, çoğulcu ve insan haklarına dayalı yeni bir yasal düzenlenme mekanizmalarına everilmesi ve/ya formatlanması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda ülkemizin de yeniden fabrika ayarlarına dönüşmesi gereksinim kendiliğinden doğmuştur.

Toplum Ruh Sağlığını Unutmayalım

Toplumun ruh sağlığı ve sosyal yaşamı dayanışmaya ve doğa ile uyum içinde dayanışmacı yaklaşımları benimseyen modellerin güçlendirilmesi gerekir. Toplumsal günlük yaşamda dayanışmacı, paylaşımcı yaklaşımları eğitim yolu işlememiz gerekir.

Yaşanan sorun yalnız bir sağlık sorunu değil bir bütün olarak yaşamın her alnını ilgilendiriyor. Koran ile savaşta bu aşamada sağlık personellerimizin çabası ve uğraşıları takdirin ötesinde daha yüksek değerlere laik. Hepsine minnettarız. Ancak sosyal bilimciler, psikolog, iletişim, ekonomi, ulaşım, tarım, tarih, coğrafya, antropolog gibi birçok alandaki bütüncül düşünen meslek ve uzmanların görüş ve önerilerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Özet olarak; yaşanan korona virüs salgınının, sağlığın kamusal bir alan olduğu ve toplumun hastalanmadan önce önlemlerin alınması gerektiği açıktır. Sorun bütünlüklü bir sorundur buda ancak kamusal anlayışla çözülebilir. Yoksa sokağa çıkamayacağımız daha çok salgınlarla karşı karşıya kalabiliriz.

Yaşanılabilir bir dünya için çok işimiz var(mış).

Ülkemize ve insanlığa geçmiş olsun. Bu da gelir bu da geçer, Ne de olsa kışın sonu bahardır.

Bilimsel yaklaşımla sorunun üstesinden geleceğiz.

Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi

Korna Günlüğü, 30 Mart 2020, Adana

iortas@cu.edu.tr