500 yıllık Batı uygarlığının sonu mu geliyor?
Aydınlanma Çağının, 1789 Fransız Devriminin önünü açması ile Fransa'da monarşinin çökmesi, Katolik Kilisesine son darbenin vurulması, yoksul Fransız halkına bir takım hak ve özgürlüklerinin tanınmasıyla ve Napolyon’un Avrupalı diğer monarşiler ile mücadele etmesi sonucunda Liberalizm, Komünizm, Sosyalizm ve Milliyetçilik gibi düşünce akımları Avrupa’da ortaya çıktı.
Avrupalı monarşilerin neredeyse tamamı 19. yüzyılda Anayasal Monarşilere dönüştü. Aynı yıllarda İngiltere'de başlayan dünya tarihinin 2. büyük devrimi olan Sanayi Devrimi tüm Avrupa’ya yayılırken, Avrupa'da ulaşım gelişti, ilk sanayi kentleri kuruldu. Bu, hammadde ve pazar sorununu beraberinde getirince sömürgecilik hareketi başladı. 20. yüzyıl başında Avrupa dışında dünyada sömürge olmayan yer yok gibiydi.
Günümüz Avrupa ve Batı'nın sorunlarına bakarsak: en büyük sorun mülteciler (eski sömürgelerde yaşayan insanların torunları) deyim yerindeyse Avrupa’nın başına büyük bela oldu. Etnik bölgesel ve dinsel çatışmalardan kaçan bu insanlar hem Avrupa kültürüne uyum sağlayamadılar hem de Avrupa demografisini bozmaya başladılar. Bu durum Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa'da ırkçı sağ partilerin yükselmesine neden oldu. Bu hareketlerin güçlenmesi Avrupa liberalizmine darbe vuracak ve büyük çatışmalara Avrupa’yı gebe bırakacaktır.
1929'da çöken kapitalizm aslında 21. yüzyılın başında tıkanmaya başlamıştı. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kapitalist üretim ve tüketim modeli altın çağını yaşarken, 1945 ve 1990 arası refah dönemi yaşayan kapitalist sistem, toplumu son 30 yıldır yeniden üretmekte etkisiz kalmaya başladı. Tüketim talebi iyice düşünce Avrupa'da orta ve zengin sınıf da yoksul hale gelmeye başladı.
Özellikle ABD'de yaygınlaşan alkol, uyuşturucu ve sosyal medya bağımlılığı, kitap okuma oranlarının düşmesi, gittikçe artan yalnızlık, bireysellik ve meta ile tüketim düşkünlüğü Batı insanın en büyük çıkmazları olarak görünüyor. Ayrıca tüm dünyayı ilgilendiren iklim krizi ve bunun getireceği gıda ve su krizi Avrupa’yı da fazlasıyla vuracaktır.
Avrupa egemenliği, kimi uzmanlar ve siyasi fütüristlere göre 2050 yılından itibaren yok olmaya başlayacaktır ama benim şahsi kanaatim: Avrupa ve Batı siyaseten, askeri ve ticaretten dünyadaki gücü ve payı azalsa ve kabuğuna çekilse de Batı kültürü, tıpkı nasıl Sümer ve Antik Yunan medeniyeti nasıl matematik, geometri, felsefe de hala yaşıyor ise Avrupa kültürü de yaşamaya devam edecek baskın bir medeniyet, bilimi en üst seviyede kullanan bir millet ortaya çıkmadıkça Batı uygarlığının etkileri tüm dünyada devam edecektir.
Ama Dünyanın asıl sorunu, globalleşen dünyada hepimizin sorundur ki; 22. Yüzyılın başında tüm insanlığını iklim krizi ve aşırı nüfus artışı azalan kaynaklar sorunun var olması ve modern insanın ilk kez kitlesel bir yok oluş ile karşı karıya kalmış olmasıdır. 22. Yüzyıl insanlığın dünyada var olma mücadelesinde en belirgin yüzyıl olacaktır. Dünya, su ve gıda gibi kaynakları ya akıllıca kullanacak, çevreyi aşırı tüketim ve üretim hırsı ile yok etmeyecek. Doğayı yok etmeye kalkışmayacak ve nüfus artışını frenleyecek ya da tüm bunları sürdürüp batılısı ve doğulusu ile toptan bir çöküşün, hatta kitlesel yok oluşun eşiğine gelecektir.
Rıdvan Karapehlivan / Bakırçay Bölge Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni