ABD seçiminden bize ne!
ABD 46. Başkanını seçti.
50 yıldır ABD siyasetinin içinde olan Joe Biden 78 yaşında ABD’nin 46. Başkanı oldu.
Görünen o ki derin ABD’nin sermaye ve devlet yapısı Trump Kuklasından sıkıldı ve Demokrat bir kuklayı başa geçirdi.
Bizi niye bu kadar bu seçimler ilgilendiriyor anlayamadım..!
Ülke, ABD gibi seçmeni gibi ikiye bölündü!
Kimimiz Biden’cı Kimimiz Trump’cı oluverdik.
Bize ne ABD seçimlerinden ABD’de de bir kukla! gider diğeri gelir önemli olan orada derin yapının ne dediğidir.
Türkiye 50’li yıllarda Adnan Menderes’in dediği gibi küçük Amerika olacaktı.
Oldu mu?
Sağ iktidarlar hep bunu arzuladı ama küçük Amerika değil de ABD’ye bağlı bir sistem oluştu.
Siyasetçiler bile Atlantikçi, Avrupacı, Ulusalcı diye ayrıldı.
Demirel, Özal, Çiller Atlantikçiydi. Ecevit, Erbakan son dönemlerinde Erdoğan Ulusalcı, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu Avrupacıydı.
Ama Türkiye'de ekonomide işler ABD kadar iyi değil!..
Maliyet enflasyonu ile tetiklenen fiyat artışında, Türkiye küçülürken bile enflasyonu yaşamak zorunda kaldı.
Pandemi nedeni ile beklenen talep patlaması ve turist akışı yaşanmayınca Türkiye küçüldü.
Ülkemizde dolar ve Avro Kuru uçtu adeta kontrollü bir devalüasyon oldu.
Hükümet bunu rekabetçi kur diye geçiştirmeye çalışsa da Türkiye de varlıkların değeri çok düştü.
Borsadaki şirket değerleri dolar bazında 2001 yılının altında Milli Gelir 800 milyar dolarlardan 500 – 600 milyar dolara geriledi.
Dolar hesabı ile zenginleşen Türkiye yine bir dolar hesabı ile fakirleşti.
Ülke SAP Yani satın alma gücü paritesi ile de fakirleşti.
Asgari ücret 300 doların altına düştü.
Türkiye global dünyaya entegre olmasına rağmen uluslararası sermaye kurallarına aykırı olarak Merkez
Bankası Bağımsızlığını yitirdi.
3 yılda 3 merkez bankası başkanı değişti.
TUİK’in yayınladığı enflasyon rakamlarına kimse inanmıyor.
Değeri düşen TL, TL bazında yatırımları durdurdu, enflasyonu artırdı ihracatçıyı sevindirse de pahalılaşan ithalat ve maliyet enflasyonu ile insanlar gittikçe fakirleşti. Satın alma güçlerini yitirdi.
Hükümetin tek umudu yabancı sermayeyi düşen varlık değerleri ve ucuz işgücü ile ülkeye çekmek
Direkt ve portföy yatırımlarını bu yol ile ülkeye çekmek istiyor.
TL’nin değeri düşüp güven azaldıkça insanlar alışverişlerinde döviz ve altını baz almaya başladıkça TL bazında yatırım yapmak zorlaşıyor ve umut dışarıdan gelecek paraya kalıyor.
O yüzden bize ne ABD seçimlerinden devasa ekonomik ve sosyal sorunlarını 100 yıldır çözememiş Cumhuriyet ve siyasal iktidarlar artık gözünü ABD ve oranın yöneticilerine dikmekten vazgeçmelidir.
Ekonomik olarak güçlü oldukça, diplomaside de güçlü oluruz biz ABD seçimleri ile değil, ABD bizim seçimlerimiz ile ilgili olur.
Rıdvan Karapehlivan / Bölge Gazetesi Bakırçay Genel Yayın Yönetmeni