Fazla turist gelince...

SEBAHATTİN KARACA

SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM İÇİN; DUBROVNİK HALKI FAZLA TURİSTTEN ŞİKAYETÇİ OLDU

Avrupa’nın güneyinde Adriyatik denizi kıyısında bulunan ve Ortaçağ’da kurulmuş olan Dubrovnik kentinin sakinleri, turistlerin kente gösterdiği aşırı rağbetten ve kalabalıktan yakınmaya başladılar. Aktivistler Dubrovnik’in turistler tarafından adeta işgal altında olduğunu, bu durumun Dubrovnik’in turizm geleceğinin ve istikrarının aleyhine aleyhine olduğunu gündeme taşımaya başladılar. Ziyaretçi sayısının azalması gerektiğini her fırsatta ve her zeminde savunmaktalar. Öyle ki durumu Avrupa birliğine şikayet noktasına kadar taşıdılar.

Antik Dubrovnik kenti içinde bulunan 350 metre uzunluğunda yaklaşık 20 metre genişliğinde olan Stradun Caddesi ve ufak tefek meydanları ile uzmanların yaptığı hesaba göre günde en fazla 7000 bin turiste yeme içme, gezme dolaşma imkanı sunabilecek imkana sahip iken, geçen yaz, her gün 25 binden fazla turist bu alanda sırt sırta omuz omuza dolaştı.Eski kent limanında ise dolaşanların sayısı günde 15 000 ziyaretçiye ulaştı. Aşırı kalabalıktan ötürü insanların dolaştığı caddedeki birbirinden güzel tarihi eserler ve binaları bile görmek zorlaştı.

Belediye başkanı da aktivistlere iştirak ederek, “Kentimiz Dünyanın en güzel gezilip görülecek yerlerinden bir tanesidir. Bu kadar kalabalığa rağmen turizm gelirleri hiçbir zaman yeterli seviyeye ulaşmamıştır. Kentimize gelenlerin bir çoğu kuru kalabalıktan ibarettir. Kente paralı turistler gelmelidir. Biz Dubrovnik halkı olarak, İlçemizi ve ilçemizin başta turizm yatırımları olmak üzere doğal ve tarihi değerlerini en üst seviyede koruyarak kentimizde turizmin yüksek kaliteye erişmesini sağladık. Bu bağlamda, kitle turizminin bu değerleri yok etmesini istemiyoruz. Turist elbette gelecek, gelmeli. Biz bunun için çalışıyoruz. Ancak bizim ne kadar kapasitemiz var ise, istiyoruz ki o kadar ama, para harcayabilen turist gelsin. Bu sayede biz de özenle korumakta olduğumuz turizm değerlerini, gelecek nesillere taşıyalım. Daha doğrusu bin bir zorlukla ve planlamalarla yarattığımız Sürdürülebilen Turizmi kitle turizminin tahribatından sakınalım ve kolluyalım.” söyleminde bulundu.

Bu konuda belediye başkanın söylemlerine diyebileceğim bir şey yok. Ancak 50 yıllık bir turizmci olarak , yıllardan beri turizmde geleceğin “sürdürülebilir turizmde” olduğunu savundum durdum. Bu bağlamda, Dubrovnik gerçekten son yıllarda kaliteli turizm üzerine çok yoğunlaştı. Seçkin bir turizm çekim merkezi oldu. Esasına bakarsanız Dubrovnik halkı sürdürülebilir turizm için uzunca bir zamandır özveri ile çaba gösteriyor. Sürdürülebilir turizm bilindiği üzere, kitle turizminin yok ettiği başta doğal güzellikler tarihi mekanlar, başlı başına tarihi kentler , gelenek ve göreneklerle birlikte kenti kent yapan değerlerin korunmasıyla mümkün olur.

Bu güne kadar biraz önce saymış olduğumuz değerlerini korumayı başarabilmiş Dubrovnik halkı, kentin taşıyabileceği turist sayısının üç- dört kat artmasının sonucunda, sürdürülebilir turizm için gerekli olan pek çok değerin kentte yok olabileceği endişesini taşımaktadırlar. Peki bu sorunu nasıl çözecekler, arz ve talep dengesini nasıl sağlayacaklar, aşırı talebe karşı nereye kadar çözüm üretecekler kısaca bu zor durum altından kalkmayı nasıl başaracaklar, izleyip görmek lazım.

Gelelim bizim ülkemize, biz de benzer işler daha ziyade maalesef sadece Çevre Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlıklarının yapabildikleri ile sınırlıdır. Çok değil bundan 30-35 sene önce Sürdürülebilir Turizm Potansiyeline sahip pek çok kentimiz vardı. Bu güzelim kentlerin pek çoğu, ya seçilmişlerin üstün beceriksizlikleri ve aç gözlülükleri nedeniyle, ya da kent insanının olumsuz gelişmelere seyirci kalması sonucunda; Sürdürülebilir Turizm potansiyellerini kaybetme noktasına gelmişlerdir.

Dilerim Allah’tan, kendini bugüne kadar iyi koruyabilmiş Turizm Çekim Merkezlerinde bari , başta içinde yaşayan insanlar ve onların seçtikleri yerel yönetimler, Dubrovnik halkı ve yönetimleri kadar kentlerine sahip çıkar, “Sürdürülebilir Turizm” adına sahip oldukları her bir değeri korumayı, kollamayı gelecek yüzyıllara taşımayı becerebilirler.

Sebahattin Karaca