Foça'da Bir Partiye İlçe Başkanı Olmak...
Mesleğimle ilgili staj için Almanya yollarına düştüğümde sakalım, bıyığım henüz daha yeni yeni çıkıyordu.
Almanya’ya vardıktan bir iki hafta sonra, “ben şu an neden buradayım” sorusunun cevabını vermekte zorlanmıyordum.
Devletimizin sunduğu yurt dışında staj imkanını en iyi şekilde değerlendirmek istiyordum.
Bu arada mesleğimin yanı sıra çok yönden kendimi yetiştirebileceğimi düşünüyordum.
Bunun için ise her şeyden önce Almanca’yı en kısa sürede öğrenmek zorunda olduğumun farkındaydım.
Kendimi işime ne kadar verdiysem, bir o kadar da Almanca öğrenmeye verdim.
Diğer yandan din faktörünün hayata yansımaları, iş dünyası, çalışma hayatı, kurallar, düzenler, disiplinli davranışlar, doğruluk, dürüstlük, eğitim, sağlık kısaca ne varsa yaşama dair hepsiyle yakından ilgileniyordum.
Bir müddet sonra ilgimin Alman siyasetine de yoğunlaştığını gördüm. Almanya 2. Dünya Savaşından yenik çıkmış.
Ülke Doğu - Batı diye ikiye bölünmüş.
Halkını birbirinden ayıran “utanç duvarı” ile Berlin açık hava hapisanesine dönmüştü.
Sağ partiden Başbakan seçilen Konrad Adenauer 10 yıl içinde ülkeyi düzlüğe çıkarmış, sanayide ihtiyaç duyulan işçi ihtiyacını karşılamak için başta Türkiye olmak üzere Yunanistan ve İtalya’dan yabancı işçi alımını başlatmıştı.
Ardından yine sağ partiden başbakan olan Ludwig Erhart ve Kurt Georg Kiesinger Batı Almanya’yı hatırı sayılır ölçüde her yönden geliştirdi.
Berlin’in eski Belediye Başkanı olan ve (SPD) Sosyal Demokrat Parti'den iktidara gelen Willi Brand başbakanlık koltuğuna oturdu.
Aynı zamanda Dünya Sosyalist İnternasyonal birliğinin başkanlığını da yürütüyordu.
Bu süreçte Willi Brand’ın bir yandan ekonomiyi güçlendirirken diğer yandan orta direği kuvvetlendirme çabalarını özenle, hayretle ve hatta neden bizim ülkemizde de aynı şeyler olmuyor diye hayıflanarak kıskançlıkla gözlemliyordum.
Yıllar içinde yaptığı çalışmalar doğrultusunda işsizliği bu günkü seviyeden çok daha aşağılara yani % 2’nin altına çekmeyi başarmıştı.
İşsiz kalanları ise işsizlik maaşı ile destekliyordu.
Kimseyi mağdur bir Alman vatandaşı olarak yaşatmak istemiyordu.
Doğu Almanya yönetimleri Batı Almanya’ya ateş püskürürken, Willy Brand ise Doğu Almanya ile alakalı ne zaman bir konuşma yapsa, hep barıştan, sulhden, güzellikten, birliktelikten bahsederdi.
“Onlar bizim kardeşlerimizdir. İçinde bulundukları durumu anlamak bizim önceliğimizdir” diyerek siyaset yapardı.
Ardından aynı partiden hükümeti kuran Helmut Schmidt’in sürdürdüğü politikalar da farklı olmadı.
Sabırla sürdürülen yapıcı politikalar ılımlı konuşmalar, barışcıl söylemler Doğu Almanya halkı arasında 1989’da çatırdamaları başlattı ve Ekim 1990 yılında, savaş sonrası ikiye bölünen halk ve ülkeler aradaki duvarları yıkıp birleştiğinde Willy Brand’ın politikalarını ısrarla devam ettiren ve bu defa sağ partiden Başbakan seçilmiş Helmut Kohl vardı.
Demek istediğim o ki; gençlik yıllarında Willy Brand’ın yaptığı politikalar ve özellikle Doğu Almanya’ya hitaben, mütemadiyen “barış” için sarf ettiği çabalara, söylemlere, uyguladığı ekonomik politikalara hayrandım.
Siyasete İlk Adım
1983 yılında, Foça’da ilçe teşkilatının kurulduğu sırada “kurucu üye” olarak yerimi aldım.
Sırasıyla yönetim kurulunda üye, ilçe başkan yardımcılığı ve ilçe başkanlığı görevlerinde bulundum.
Heyecanla parti ahlakı, disiplini ve tüzüğü doğrultusunda çalışmaları başlattık.
İlk yenilgimizi 1984 yerel yönetim (Belediye) seçimlerinde aldık.
Çok üzüldük.
Belediye meclisinde altıya karşı üç üye olmamıza rağmen gelenekler ve kurallar doğrultusunda parti grup toplantılarında alınan kararlara belediye meclis toplantılarında sadık kaldık.
Kimi zaman azınlıkta olmamıza rağmen başarılı olduk.
Çalışkanlık, dürüstlük, azim, gayret ve her şeyden önce parti disiplininin gösterdiği yoldan yürümeyi ve parti ahlakına uygun hareket etmeyi ilke edindik.
Foça’yı koruyarak, kolluyarak, değerine değer katarak, ileriyi taşıyacağına inanmış bir ekibin yaptığı çalışmalar çoğu zaman güzel sonuçlar verdi.
Elbette hatalar da yapıldı.
Hataların yapıldığı yerlerde parti ilçe yönetimi uyarısını ihmal etmedi.
Hem uyardı hemde genişletilmiş grup toplantılarında kentimiz için önemli olan konu ve fasıllarda yol gösterici oldu.
Aslında siyaset içinde kişi hangi kademede yada görevde olursa olsun, içinden çıkıp geldiği ilçe yönetimine parti disiplini ve ilke kuralları gereği kendini sorumlu hissetmelidir.
Bu bağlamda bilinmelidir ki; İlçe yönetimi, yerel yönetimin üstünde çok saygın bir organdır. Bu organı zayıflatmayı hiç bir kimse aklından bile geçirmemelidir.
Bu konu da maalesef Bakırçay havzasında ya da yakın çevremizde bazı dönemler çok kötü örneklerin yaşandığı olmuştur.
Yerel yönetimlere seçilmiş bazı başkanların ya da meclis üyelerinin bir bölümünün “ben her şeyi bilirim veya bildiklerim bana yeter” edasıyla parti ilçe yönetimlerini önemsemediği gördüm.
Onlar için “son” hiç bir zaman iyi olmamış, çoğu kez onlar siyasette hüsrana uğramışlardır.
Hal böyleyken gelelim şimdi “nitelikli siyasetin” ihtiyaç duyduğu Parti ilçe başkanı ve yönetiminin nasıl olacağına...
Nasıl Bir Başkan Olmalı...
Bu doğrultuda önümüzdeki günlerde delegeler, Foça’da ilçe Başkanını ve Yönetim kurulu üyelerini seçecekler.
Bu bağlamda seçecekleri başta başkanlık yapmak isteyen adaylarda ve yönetim kurulu üye adaylarında aşağıdaki özelliklerin olmasını Foça için, Foça Halkı için ve Türkiye için çok önemsiyorum.
1- İçi dışı, fikri zikri bir olmalıdır.
2- Samimi, açık yürekli, açık sözlü ve güven verici olmalıdır.
3- İnsan ilişkilerinde kuvvetli olmalı. Onları dinleyen,anlayan,sorunlarını önemseyen ve çözmeye odaklı davranmalıdır.
4- İnsanları sevgi ve saygıyla kucaklayarak, herkesin derdine derman olmaya çalışacak donanımda olmalıdır
5- İçinde yaşayan insan dokusundan (Mubadil aileler, Askeri personel, entellektüeller gibi) dolayı marjinal olan Foça siyasetini iyi biliyor, iyi analiz ediyor ve iyi sonuç çıkarıyor olmalıdır.
6- Siyasette ülke gündemini takip eden ve Foça’da genel siyasete uyumlu çalışmalı, Foçamızın ve ülkemizin geleceği için sıkça ve halkla birlikte olmalı ve halktan gelecek önerileri ilgili yerlere ulaştıracak azim istek ve gayrette olmalıdır.
7- Fedakarlık ve düzenli çalışma gerektiren parti İlçe Başkanlığını yürütürken yönetim kurulu üyeleri ile gerekli iletişimi, uyumluluğu, birlikte çalışma kriterlerini oluşturmalı ve başarıya giden yolda devamlılığı sağlayabilmelidir.
8- ABD ve AB tarafından desteklenen 90 yıllık Cumhuriyet değerlerimize karşı bir çaba yürütülmektedir. İlçe başkanı ve yönetimi Foça’dan başlayan çalışmayla ilçemiz halkına ve yakın çevresine dokunarak durumu anlatmalıdır. Bunu yaparken gerekli çareler için halkla birlikte politikalar üretmelidir.
9- İlçenin geleceği için kentin sorunlarını bilen yada öğrenmeye meyilli olan, tespit ettiği sorunları halktan destek alarak çözüm yollarını araştıran, “ben değil biz” hedefini gözeten anlayış içinde olmalıdır.
10- Başta Mülki Amirlik ve Belediye yönetimi olmak üzere, diğer Kamu Kurumları, Dernek ve Vakıflarla fevkalade iyi ilişkiler kurmalı ve buradan çıkışla ilçe ve ülke menfaatleri adına siyaset yapmaya muktedir olmalıdır.
11- Elbette bu maddeleri çoğaltmak mümkündür. O da seçilecek Parti İlçe Başkanın ve Parti İlçe Yönetiminin ilk görevlerinden biri olmalıdır.
Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com