Foça'da yaşanan Osmanlı-Venedik Savaşı (12 Mayıs 1649)

SEBAHATTİN KARACA

1649’DA YAŞANAN VE YASAKLANAN “FOÇA DENİZ SAVAŞI”
Avrupa’da özellikle de Balkanlarda toprak üstüne toprak kazandıkça, Osmanlı sınırı Venedik Cumhuriyetine kadar dayandı. Osmanlıların yüzyıllık yenilmezliği karşısında başta Vatikan olmak üzere pek çok ülke korku ve tedirginlik yaşıyordu. Tedirginliği yaşayanların başında Venedik Cumhuriyeti geliyordu. Çünkü Venedikliler, o dönemde Akdeniz’de donanma ve ticaret bakımından mutlak üstünlük sağlamışlardı. Özellikle ticari çıkarlarını korumak istiyorlardı.

Osmanlılar’da karada sağladıkları üstünlüklerini Akdeniz’e taşımak, buradaki askeri varlıklarını kuvvetlendirmek, kalıcı kılmak ve ticaretlerini geliştirmek istiyorlardı. Bu durum, Osmanlıları ve Venediklileri Akdeniz’de 1463’de karşı karşıya getirdi.

16 yıl sonra 1479 yılında biten savaşların galibi Osmanlılar oldu. Varılan barış anlaşması sonucunda; Ege adaları Osmanlıların olacak; Venedikliler Akdeniz’de ticaretlerini sürdürecekler; Venedikliler İstanbul’da elçi bulunduracaklar; Osmanlılara savaş tazminatı verecekler ve ünlü Venedikli ressam Gentile Bellini İstanbul’a gelecek, pek çok eserin yanı sıra Fatih Sultan Mehmet’in tablosunu yapacaktı. Bu savaş, Venediklilerle yapılmış savaşların asla sonuncusu olmadı. Aksine ileride yapılacak savaşların başlangıcı oldu.

Girit ve Kandiye
1644 yılında Darüssaade ağası Sünbül Ağanın Mısır’a giderken Malta korsanları tarafından saldırıya uğraması ve elde ettikleri ganimeti Girit 'in başkenti kandiye'ye götürünce, Osmanlı kıyameti kopardı. Girit adasını almaya karar verdi. Kuvvetli savunması ve kalın duvarlarla çevrili başkent Kandiye hariç adanın tamamını 1645-1648 yılları arasında ele geçirdi. Sıra Kandiye’ye gelince işler düşünüldüğü gibi olmadı. Kandiye kuşatması 20 yıldan fazla sürdü. Atılan onca topa rağmen, kalın duvarlarda delik açılamıyordu. Savaş, açılan tünellerde adeta yer altı savaşına dönüştü. Ancak çok korunaklı Kandiye, Osmanlılara hem maddi hem de askeri kayıplar verdiriyordu. İstanbul’dan gelecek her türlü askeri desteği ve ikmal yollarını Venedikliler, hemen Çanakkale boğazının çıkışında kesiyorlar ve Osmanlının Akdeniz’e açılmalarını engelliyorlardı.


Yıl 1649, Foça Deniz Savaşı
1649 yılında Venedikliler, Kaptan-ı Deryaları Morosinis' in yerine Jacopo di Riva’yı getirdiler. Zira o, kendilerine göre daha iyi bir savaş kahramanıydı. Buna rağmen Jacopo di Riva komutasındaki Venedik donanması, Osmanlılar'ın Kaptanı - Derya komutasındaki yaklaşık 100 gemiden oluşan filosunun, Çanakkale boğazından Ege Denizine geçişini engelleyememiştir. Osmanlı Filosu 6 Mayıs 1649’da kıyı bataryalarının desteğini alarak sessiz sedasız Çanakkale Boğazı'ndan geçerken, Jacopo di Riva komutasındaki filosundan sadece bir gemi bir el ateş açmıştır. 100 gemiden oluşan Osmanlı filosu, herkesi şaşırtacak bir biçimde sanki buharlaşıp havaya karışmışçasına gözlerden kaybolmuştur. Bu durum Kaptan Riva’yı hem şaşırtmış hem de kızdırmıştır. Kaptan Riva hisleri doğrultusunda hareket ederek izini sürdüğü Osmanlı Filosu'nun Focchies’ de (Foça’da) olduğunu kısa sürede tespit etmiştir.

Fhokaia (Foça), Karadeniz’ den Marsilya’ ya kadar pek çok koloni kurmuş İyonların, yıldızı parlamış olan antik dönemdeki şehrinin kalıntıları üzerinde bulunmaktaydı. Stratejik olarak çok korunaklı bir limana sahip olan Foça, yamaçlardaki zeytin ve çam ağaçlarıyla yemyeşildi. Gediz Deltası’nın kuzeyinde bulunan iki tane sakin limana sahip olan Foça, aynı zamanda yerleşim alanının kale duvarlarıyla çevrili olmasından ötürü güvenliydi.

Özellikle Ortaçağda Avrupa’ ya ihraç etmiş olduğu “şap madeni” (Alaun Export) sayesinde döneminin en önemli şehirlerinden biriydi. Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryası büyük, görkemli ve gücünün göz kamaştıran üstünlüğü ile ortaya çıkarak Venediklilere savaşmayı teklif etti. Bunun üzerine Riva’nın hazırlıklı olan Venedik donanmasından açılan bombalamasına maruz kaldı.

Venedikliler, Osmanlı donanmasını iç limana girmeye zorladılar. Bunu yapmaktan başka çaresi olmayan Osmanlılar iç limana girdiler. Venedikliler, aralıksız devam eden top atışları, şaşırtıcı üstünlükleri ve bitmek bilmeyen kazanma hırsıyla Osmanlı filosunu her yönden zorluyorlardı. İç limana geçen Osmanlı donanmasını bu defa liman içinde ateş altında tutmaya kararlı olan Riva, barut ve bombalar ile yüklü bir Osmanlı cephane gemisini vurdu. Vurulan Osmanlının cephane gemisinde çatırdama, patlama ve çıkan alevler sonucunda, gemi direğinin ucu bile yanmaya başlamıştı.

Duman altında kalan Foça’da göz gözü görmüyordu. Jacopo Santorini isimli yardımcı kaptan ile Lostromo adında bir tayfa başı, dumandan kararmış limana yüzerek girdiler. Yanmakta olan cephane gemisini, bağlı olduğu tonozundan çözdüler ve gemilerine döndüler. Tonozundan çözülmüş ve yanmakta olan cephane gemisi savrulmaya başladı. Liman içindeki Osmanlının diğer gemilerin birer birer yanmasına yol açtı.
Venedikliler, bununla yetinmiyor daha fazlasını istiyorlardı. Kendileri için savaşa girmiş olan İskoç Kaptan George Shott of Frife ve ekibi, yanmakta olan Osmanlı filosunun içine girmek istediklerini Riva’ya bildirdiler.  Riva’nın verdiği izin ile İskoçlu kaptan girişteki kaleleri saran ateşin arasından geçerek, gemilerin yandığı, duman kaplı iç limana ulaştı.

Osmanlı donanmasından açılan ateşe rağmen, yanmakta olan gemilerin arasına girmeyi başardı. Ancak vakit akşam olmuştu. Hava kararmıştı. Jacopo di Riva için gece bitmek bilmiyordu. Rüzgârın dönmesi halinde kendi gemilerinin de yanabileceği korkusuna kapılmıştı. Gece yarısına kadar geri dönmemiş olan İskoç kaptan ve tayfasından endişeleniyordu.

Ancak sabaha karşı İskoçlu kaptanın gemisi, yoğun ateşe direnerek ortaya çıkmayı başardı. Venedik filosuna doğru ilerliyordu. Arkasında ise fethettiği bir kalyon ve ateşten harap olmuş dumanı tüten bir kadırgayı çekiyordu. Osmanlı filosuna ait gemilerin çoğunluğu Foça limanında batmıştı. Diğerleri ise o dönemde Kuzeybatı Afrika’da bulunan ve insan kaçakçılığı ile köle ticareti yapan Barbaresken’lerin de ( Barbarlar) yardımı ile Kandiye’ye götürüldü. Bu savaş, Osmanlıların topraklarımızda yayınını yasakladığı en önemli savaşların arasında yerini aldı.

Girit Adası’nın tamamı, Foça’da kayıp edilen savaşla beraber daha pek çok nedenlerden dolayı artık Osmanlı İmparatorluğu için bir onur meselesi olmuştu. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması nihayet 1669 yılında Başkent Kandiye’yi de alarak adanın tamamını topraklarına kattı.

Bu güne gelindiğinde, başta Foçalı balıkçı Murat Fırat olmak üzere, diğer bazı balıkçılarında hep aynı alanda, yani hep Foça Limanı içinde bulup çıkarttıkları büyük çapalar tesadüf değildir. Çok yüksek bir olasılıkla Osmanlının yayınını yasakladığı “Foça Deniz Muharebesi” sırasında batan onlarca Osmanlı Savaş Gemilerinin çapalarıdır. Bu çapalar uzmanlarca tarihlendirilmeli, hak ettiği değer verilmeli ve Foça Deniz Müzesinde sergilenmelidir. Çünkü bunlar Foça’nın tarihine ışık tutacak kıymetli buluntulardır. Hurda ya da süs objeleri değildir. 

SEBAHATTİN KARACA /  27.10. 2020 / FOÇA 
































sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com
Faydalanılan Kaynak: 
Ekkehart Eickhoff’in “Venedig Wien und die Osmanen” adlı kitabından
Basımevi: Verlag Georg D.W.Callwey München
Basım Yılı: 1973 2. Baskı