Foça'nın sıra dışı kaymakamı, belediye başkanı ve kamyon şoförü
FOÇA’NIN SIRA DIŞI KAYMAKAMI, BELEDİYE BAŞKANI VE KAMYON ŞOFÖRÜ: MUSTAFA NECATİ UMURCA
Belediyenin iki otobüsü, iki şoförü, iki de şoför muavini vardı. İmkanları o kadar kısıtlıydı ki memur ile işçi maaşlarını ödemede çok zorluk çekiyordu. Çalışan iki belediye otobüsünün gelirleri ile maaşlar ödendiğinde, benzin ve lastik alımında zorluk yaşanıyordu.Belediye Başkanı Kemal Gür 1958 yılında vefat edince, yerine Mustafa Konuk Belediye Başkanı seçildi. Daha başkanlığa adım attığı ilk yılın içinde 1959’da, Foça’da meydana gelen ve büyük yıkıma yol açan deprem, hatırı sayılır ölçüde ailenin evsiz barksız kalmasına yol açtı. Çalışkan ve halk tarafından sevilen Belediye Başkanı Mustafa Konuk duruma acil çare bulmak istiyordu.
Belediyenin içinde bulunduğu kısır bütçe elini kolunu bağlıyordu. İller Bankasına gitti. Durumu anlattı. Biraz kredi almayı başardı. Bulduğu kredi ile yaptıracağı evlerin sayısı, ihtiyaca yeterli değildi. Bunun üzerine İktidarın kapısını çaldı, derdini anlattı ve Foça’ya eli boş dönmedi.
İller Bankasından temin ettiği kredi ve Hükümetten de aldığı yardım ile İngiliz Burnu’na giderken yolun sağ tarafında deprem evleri yapabilmenin ön hazırlıklarını bitirdi. Tam işbaşı yapacağı temel atacağı sırada, bu defa 27 Mayıs 1960 Askeri ihtilali olunca Başkan Mustafa Konuk görevden alındı. Durum en çok evi yıkılan mağdurları ve görevden alınan Mustafa Konuk’u üzdü.
Belediye Başkanlığına önce Foça Askerlik Şubesi Başkanı Yarbay Mehmet Salman getirildi. Mehmet Salman Belediye Başkanı olarak belediye personeline çok iyi davrandı. Kimseyi işten çıkarmadı. Belediye Muhasibi Süleyman Ege’ye de çok geniş yetkiler verdi.
Kendisinden sonra gelen sivil kaymakamlardan Esat Ölçer, Şerafettin Kaya, Hüsnü Tüzün kısa aralıklarla hem kaymakamlık hem de Belediye Başkanlığı görevini yürüttüler.
Ve Nihayet Mustafa Necati Umurca geldi
Eşi öğretmendi. Kendisi hem Kaymakam hem de Belediye Başkanı olarak Foça’ya atandı. Adı Mustafa Necati Umurca idi. İlk işi Eski başkanı Mustafa Konuk tarafından finansmanı bulunmuş, hazırlığı bitirilmiş deprem evlerinin yapımına el atmak oldu. Anahtar teslimi öngörülmüş işin tamamı en uygun teklif ile gelen Mükerrem Ustaya verildi. Evler kısa sürede tamamlandı, ihtiyaç sahiplerine teslim edildi.Deprem evleri için temin edilen paranın bir kısmı arttı. Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı gibi iki önemli görevi yürüten Mustafa Necati Umurca, Deprem evlerinden artan para ile Beş kapılardan Kybele Tapınağına kadar olan bölümde yol yapmaya karar verdi.
O yıllarda bu iki nokta arasında deniz kıyısında yol ve geçiş yoktu. Deniz, surların dibine kadar gelirdi. Hele rüzgârlı zamanlarda dalga, Sur duvarlarına çarptığında, sular iki insan boyu yükselirdi. Yaya olarak bile geçebilmek mümkün değildi. Buraya bir yol yapılmalıydı. Bu yol, pek çok bakımdan Foça’ya ayrı bir güzellik katacak aynı zamanda da katma değer sağlayacaktı.
Şimdilerde Aşıklar Yolu olarak bilinen yolu yapmaya karar verdiği andan itibaren Kaymakamı korkulu bir düşünce sardı. Ya altından kalkamazsam diye kara kara düşünmeye başlamıştı. Düşünce güzeldi ama hesaba göre işin tamamını yapmaya eldeki para asla yetmezdi. Bu birinci gerçekti. İkinci gerçek ise, malzeme taşımak için Belediyenin ne kamyonu ne de şoförü vardı. Kısaca her şey aleyhteydi. Üstelik çalışma alanı ise bol rüzgârlı, soğuk ve dalgalıydı.
Lakin bu fikirden vazgeçmeyi de kendine yakıştıramıyordu. Kolları sıvadı. O dönem yardımcı muhasip olan Süleyman Ege’yi yanına aldı. Foça’nın eşrafını ve esnaflarını tek tek ziyaret etti. Düşüncesini anlattı. Projeye maddi veya ayni yardım topladı.
Ne var ki deprem evlerinden artan para ve halktan toplanan yardımlarla yolun yarısı bile yapılamazdı. Yapılan hesaplar buna gösteriyordu.
O gece gözünü uyku tutmadı
İzmir valisine gitmeyi düşünüyordu ama ya vali “neden boyundan büyük işlere girişiyorsun” derse ne yapardı. Sabaha doğru kararını verdi. Valinin ne diyeceği de artık pek umurunda değildi. Sabah erkenden Süleyman Ege’yi de yanına aldı. Zamanın İzmir Valisi Burhanettin Uluç Paşanın huzuruna çıkığında kendinden ve projesinden daha emindi.Durumu enine boyuna içini dökercesine anlatan Kaymakam oturduğu koltukta geriye doğru yaslanarak derin bir nefes aldı. Şimdi söz valideydi.
Vali Paşa, neden boyundan büyük işlere karışıyorsun demedi ama “aferin Mustafa bey, iyi şeyler düşünmüşsün. Buraya kadar güzel, lakin şu an ben sana en fazla bir kamyon veririm. Şoför ve mazota karışmam” deyince, Kaymakam’a “Sağ olun paşam, biz gerisini hallederiz” demek düştü. Valinin emriyle aynı gün Köy Hizmetleri (Nafa) İzmir İl müdürlüğünden 2. Dünya savaşından kalma eski bir kamyonu teslim alan Kaymakam, direksiyonun başına geçti. Yanına da Süleyman Ege’yi alarak vurdu kamyonu Foça’nın stabilize toprak yollarına. Yol boyu işin altından nasıl kalkabileceklerini konuştular. Foça’ya geldiklerinde gün batıyordu. Eski kamyon ile geldikleri tozlu topraklı yolda yorulmuşlardı. O gece iyi uyudular.
İşin nasıl yapılacağı konusunda deprem evleri inşaatlarını yapan Mükerrem Usta ve o yılların tanınmış inşaat ustalarından olan (Üstün Çağlar’ın babası) İbrahim Çağlar ile bir dizi görüşmeler yapıldı. Mükerrem Usta, “Çam ağacından kazıklar çakın. Bende kalıplık tahta vereyim. Denizin ve havanın durumuna göre haftada üçer- beşer metre yaparsınız” dedi.
İbrahim Çağlar Usta da, “yanıma belediyenin park bahçe işine bakan İbrahim Çalışkan’ı (Ulop İbrahim) verirseniz, ben de bu işi yaparım” dedi. İki İbrahim bir araya geldikten sonra sonra kısa sürede en yakın ormana girdiler birkaç gün içinde çam ağaçlarından 40-50 adet kazık yaptılar. O yıllarda en yakın orman ise eski yoldan İzmir’e giderken sol tarafındaydı. 1985 yılında yandı kül oldu. Havaların iyi olduğu günlerde karşılıklı olarak 8-10 kazık çakılıyor, payanda ile destekleniyor, ertesi gün de kalıp yapılıyordu. Bazen rüzgâr ve dalgadan dolayı günlerce iş yapamıyorlardı.
Bu arada aynı anda Kaymakam ve Belediye Başkanı olan Mustafa Necati Umurca, becerikliliği ve tatlı dili ile Çimentaş’dan iş bitene kadar %50 indirimli çimento almayı başarmıştı. Hiçbir şeyden gocunmadan, yüksünmeden eski püskü kamyona biner her defasında da muhasip Süleyman Ege’yi yanına alır, Çimentaş’ın yolunu tutardı. Çimento dolu kamyonla aynı gün geri dönerdi.
Betonların deniz kumu ile yapılmasına şiddetle karşıydı. Kum lazım olduğunda her iki İbrahim ile birlikte Arpa deresinden, bazen de Bucak deresinden kamyona çekebileceği kadar kum yükletirdi. Bazen de “yoruldunuz verin şu küreği” der, kendi de kürek sallardı.
Yolun istinat duvarı, hava muhalefeti ve mevcut imkanlar dahilinde yaklaşık bir yılda tamamlandı. Ardından dolgu işleri başladı. Öğrenciler başta olmak üzere vatandaşların da yardımıyla Kale içindeki yıkılmış ve viran olmuş evlerin taşları surlara kadar taşındı ve taşlar surların üzerinden aşağıya atılmak suretiyle dolgu işi sürdürüldü.
Öte yandan Foça’da bulunan 3-5 at arabacı ile anlaşma yapıldı. Arabacılar, sefer başı aldığı 60-70 kuruşa Kale içindeki yıkılmış evlerin taşlarını toplar alana döker, dolgu işine katkıda bulunurlardı. Aynı arabaların yakın derelerden dere kumu getirdiği de olurdu.
Yolun yapıldığı sırada Belediye Zabıta Memuru olan Hüseyin Erdinç’in de çalışanların yanında olması ve onları motive etmesi, eksik noksan malzemelerini temini bakımından özverili emeklerinden dolayı hakkını teslim etmek gerekir.
Aradan üç tane on sene geçti. O günün belediye yönetimi yolun adının “Aşıklar Yolu” olmasını kararlaştırdı. Yeni kimliğine kavuşan yol, 2010 yıllarına kadar Foça’nın vazgeçilmez yürüme, oturma, dinlenme bölgesiydi. Yol üstünde kafeler, restoranlar, çocuk oyun alanları banklar bulunmaktaydı.
Birkaç sene sonra ise, bu defa Liman Restoran bitişiğindeki Kybele tapınağının bulunduğu alanda yapılan çalışma ile Kybele bölgesi civarındaki yolun tüm malzemeleri kaldırıldı. Köprü yapıldı. Böylece deniz suyunun tekrar Surların dibine kadar gelmesi sağlandı. Böylece Kybele bölgesi kısmen eski kimliğine yeniden kavuşturuldu.
Aziz Kocaoğlu’nun finansal desteği ile iş bu defa surlar kazı başkanlığı denetiminde onarıldı. Yolun surlara olan bitişik bölümleri temizlendi. Surlardan 3 metre uzaklaştırılan yol daraldı. Eski özelliğini tamamen yitirmedi ama rağbet görmekten de geri düşmesi engellenemedi.
Şimdilerde İBB Başkanı Tunç Soyer’in verdiği destekle yeniden projelendirilmesi gündemde iken ben derim ki; önce fikir babası Mustafa Necati Umurca’yı hatırlayalım.
Yeni proje içinde uygun olan bir yere hiç olmazsa bilgilendirme panosu koyalım. Çünki bu türden düzgün ve çalışkan insanlar kolay yetişmiyor ya da çok nadir çıkıyor. 1960’lı yıllarda Belediyenin meteliğe kurşun attığı bir zamanda, yolun ilk planlamasından bitiş anına kadar, her bir metre karesinde aklı, fikri, zikri, cesareti, gayreti ile emek veren ender ve önder insan Kaymakam, Belediye başkanı ve aynı zamanda Belediye Kamyon şoförü olan Mustafa Necati Umurca’nın gelecek nesillere hatırlatılması, adının yaşatılması için bu gün seçilmişlerin ya da yarınlarda seçilecek olanların görevlerinden birisi de bu olmalıdır.
Bu durumda Belediye’nin muhakkak bir şeyler yapmasını ısrarla önemsiyorum ve öneriyorum.
Sebahattin Karacasebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com