Ekonomide olumlu hava yıl ortasına doğru hissedilir
KPMG Türkiye, yılın her üç aylık döneminde Türkiye ve dünyadaki makroekonomik gelişmeleri değerlendirdiği Bakış’ın yeni sayısını yayımladı. Bakış’a göre ABD 2020’ye resesyon endişelerini geride bırakarak ve faiz politikasını belirleyerek girerken Brexit nedeniyle AB’nin iç sorunları iyice belirgin hale geldi. Türkiye ise YEP kapsamında girdiği dengelenme sürecini, öngörülebilir bir 2020 kurgusuna taşımayı başardı. Ekonomideki olumlu hava yılın ortasından itibaren meyvelerini vermeye başlanacak.
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış’a göre dünya ve Türkiye ekonomide zorlu geçen 2019’u geride bırakarak, 2020’deki riskleri dikkatli yönetmeye odaklandı. İki başlık altında dünya ve Türkiye ekonomisini inceleyen Bakış’ta, muhtemel 2020 tablosunun çerçevesi çiziliyor. Bakış’a göre, Türkiye açısından jeopolitik risklerin görece azaldığı son çeyrek, son iki yılın ardından en sakin seyri vadediyor. Bu olumlu havanın orta vadede verilere ve güven endekslerine yansıması bekleniyor. Enflasyonda ve döviz kurlarında kısa vadede sakin seyir devam etmekle birlikte, sırada işsizlik oranını yönetilebilir seviyeye tekrar çekmek var. Bakış’tan yansıyan başlıklar şöyle:
Dünya yavaşlamayla mücadele ediyor
Küresel ticarette korumacı eğilimlerdeki katılık 2019 ile birlikte kısmen geride kalıyor. ABD ile Çin arasındaki ilk faz uzlaşma, herkesin risk ajandasındaki ilk maddeyi bir süreliğine kapatıyor.
Belirsizliklerin adı değişiyor, küresel büyüme üzerindeki aşağı yönlü baskılar devam ediyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin içinde bulundukları ve genişletici para politikalarıyla çare bulamadıkları durgunluk, başka adımları gündeme getirecek.
Küresel yavaşlama ve AB’nin iç sorunları iyice belirgin durumda. Brexit arefesinde, AB’nin içinden geçeceği süreç, en büyük ticari ortağı olması nedeniyle Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Bu ticari ortaklık sadece mal ve hizmet ticaretinden öte, turizm, sermaye yatırımları, borçlanma kanalları ve doğrudan yatırımları da kapsadığından konunun önemi iyice artıyor.
Resesyon endişesini geride bırakan ABD’nin gündemi ise azil süreci ve seçimler.
Faiz indirimleriyle geçen 2019’un ardından, gelişmekte olan ekonomilere olumlu yansıyan bu havayı 2020’de göremeyeceğiz. Gelişmiş ülke merkez para otoriteleri 2020’de faiz indirimlerine Fed öncülüğünde ara verecek. Bu esnada faiz indirimlerine devam eden gelişmekte olan ekonomilerde sunulan reel faizin aşağı gelmesi kayda değer bir risk unsuru olarak öne çıkacak.
Türkiye yeniden büyüme dönemine girdi
Türkiye ise 2019 yılını ekonomide yeni bir dengelenme süreciyle geride bıraktı. Birinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,3, ikinci çeyrekte yüzde 1,6 küçülen ekonomi, üçüncü çeyrekte yüzde 1 büyüyerek pozitif değer yaratmayı başardı ve teknik resesyon sona erdi.
Yıl içinde bir yandan finansal kırılganlığın tedavisi amacıyla yapısal reform gereksinimleri gözle görülür şekilde ortaya çıkarken, diğer yandan jeopolitik riskler fiyatlandı.
2019 yılını büyüme ile kapatan Türkiye ekonomisinin 2020 yılında büyüme trendine devam etmesi bekleniyor.
2020 yılının genel itibarıyla 2019’dan daha öngörülebilir geçmesi bekleniyor. Enflasyon ve faizlerde aşağı yönlü hareketin devam edeceği, kurlarda kırılma beklenmeyen, güven endekslerinin görece toparladığı, kredi büyümesinin hızlandığı ve sonucunda ekonomik aktivitenin yeniden canlanmaya başladığı bir yıl yaşayacağız.
Ekonominin yakın geleceğine ışık tutan öncü verilerden; sanayi üretimindeki güçlü işaretler geliyor ancak güven endeksleri tarafında göstergeler henüz istenen seviyelerde değil.
Enflasyon hedefe uygun yol alıyor
Enflasyon yılsonunu YEP hedefi olan yüzde 12’nin altında tamamladı. 2020 yılı sonunda, YEP kapsamında yer alan para ve maliye politikaları ile yapısal reform gündeminin titizlikle uygulanması halinde yeninden tek haneli enflasyona dönülmesi bekleniyor.
Ancak uzun vadeli ve kalıcı bir kalkınmanın tabanı olan işsizlik sorununun çözümü için büyük gayret gerekiyor. Yüzde 13,4 seviyesindeki genel işsizlik ve yüzde 25’in üzerinde seyreden genç işsizlik oranı yeninden yönetilebilir seviyeye çekilmeli. Makroekonomik açıdan sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya geçiş için bu rakamın hızla düzelmesi gerekiyor.
Dış ticaret umut vadediyor
Ekonomideki canlanmayla birlikte öncü veriler 2020’de olumlu seyrin devam edeceğine işaret ediyor. Tahvil faizleri, küresel eğilimlerin yanında yurt içinde enflasyonun beklentilerden hızlı gerilemesi ve Merkez Bankası’nın önden yüklemeli kararlı faiz adımları ile 2019’da hızla gerileyerek 2018’in ilk çeyreğindeki seviyelerine ulaştı. Dış ticaret verileri de, cari işlemler dengesindeki olumlu seyrin süreceğini gösteriyor.
Borsa İstanbul ise, 2020’ye yükselişle başladı. Önümüzdeki dönemde de Türk hisse senedi piyasalarının güçlü seyrini sürdürmesi bekleniyor. 2019’da önemli bir toparlanma eğilimine giren bankacılık sektörü için de 2020 canlanma ve büyüme yılı olacak.