Her Çocuk Sanat Eğitiminden Geçmeli
Sanat eğitimi sadece hayal gücünü ve yaratıcılığı geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda öğrencinin kendi kişisel gelişimini de olumlu yönde etkiler.
Günümüzde sanat eğitimi vermek ya da almak çok da gerekli görülmüyor. Varsa yoksa matematik, fen bilgisi, Türkçe, edebiyat dersleri…
Neden?
Çünkü bunları yapabiliyorsak ancak sınavları geçebiliyoruz ve “iyi yerlere” gelebiliyoruz.
Öyle ki “sanat derslerinde” öğrencilere farklı derslerin sınavları için çalışılmasına müsaade ediliyor.
Diğer önemli dersler için geceli gündüzlü ders çalışırken, yaratıcılığımızı ve sanatsal yeteneklerimizi köreltiyoruz, belki de zaman içinde tamamen yok ediyoruz.
İşte, bu gibi sebeplerden dolayı kesinlikle “her çocuk sanat eğitimi almalı” ya da tüm derslerin içine biraz sanat katılmalı.
Böylece hem dersler daha keyifli hâle gelecektir hem de öğrenciler her zaman yaratıcılıklarını kullanacaklardır.
Görsel sanatlar derslerinde, sadece resim mi çizdirilmeli? Aslında hayır.
Dünyanın birçok yerinde sorunlar yaşanıyor. Çocukların bu sorunlara karşı duyarlı olması adına, sorunları belirleyip ele almak ve onlar üzerine yaratıcı projeler üretmek bir seçenek olabilir.
Katherine M. Douglas ve Diane B. Jaquith’in kaleme aldığı ve Dilek Boyraz’ın çevirisini yaptığı “Eğitimde Fark Yaratan Sanatsal Dokunuşlar” kitabı, hem sanat öğretmenleri hem de alan dışı öğretmenler için oldukça faydalı bilgiler içeriyor.
Kitapta, “Sanatsal Davranış Öğretimi” kavramından bahsediliyor. Sanat Davranış Öğretimi, Reggio Emilia ve Montessori de dahil olmak üzere, birçok pedagoji ile öğrenmeye yönelik, diğer açık uçlu yaklaşımların yer aldığı genel terim başlığı altında yer alabilir.
Bu kitabı okumanız için sanat öğretmeni olmanıza gerek yok, öğretmenlik yaptığınız alanla ilgili birçok faydalı stratejiyi ve kavramı bu kitapta bulabileceksiniz.
Bir devlet okulunda öğretmen olarak çalışan kitabın çevirmeni Dilek Boyraz, İngilizce Öğretmeni olmasına rağmen sanat ve el becerilerinin de içerisinde olan çalışmalarda öğrencilerin öğrenme becerisinin çok geliştiğini ifade etti.
Müfredatta sanatsal çalışmaların artırılması ve tüm öğrencileri yeteneklerine göre kapsamasının da çok önemli olduğunu ekledi.
Çocuk kitabı yazarı Hale Özdemir, çocuklarla yapılacak etkinliklerde görsel ve işitsel şölenlerin hem keyifli hem de öğretici fonksiyonu olduğunu, okullarda yaptığı çocuk kitabı atölyelerinde hikayelerin ve karakterlerin çocukların değerlerine ve hayatı algılamalarına pozitif katkılarını ifade etti.
Özellikle duyguları, renkler, sesler, şekillerle tanımlayarak somutlaştırmanın duygusal zekayı geliştirdiğine şahit olduğunu söyledi.
Sanat eğitimi sadece hayal gücünü ve yaratıcılığı geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda öğrencinin kendi kişisel gelişimini de olumlu yönde etkiler. M. Douglas ve Diane B. Jaquith’in kitabında, “Sanat öğretmeni, çocuğa bir sanatçı gibi saygı duyarak yaratıcı keşfin gerçekleşmesi için zemin hazırlar.
Öğretmenler, öğrencilerinin sanatsal davranışlarını fark ederek ve devamlı gelişimleri için gerekli koşulları oluşturarak onları, birer sanatçı olarak kendilerine güvenmeleri için teşvik eder.
Artan güven duygusu, eylemi beraberinde getirir ve bu durumda girişimde bulunmayı tetikler.” ifadesi geçiyor. Bu da sanat eğitiminin gelişim için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.