3,5 saat mi? Güldürmeyin beni!
Hey dostlar, haberiniz var mı?
İzmirlilere yaklaşık 40 yıldır hizmet veren Konak Eğitim Diş Hastanesi taşınıyor...
663 Sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile üç ayrı kuruma ayrılan Sağlık Bakanlığına bağlı birimlerin ayrılması bir sıkıntı, birleşmesi de ayrı bir sıkıntı haline dönüştürdü.
Kurumların ayrılmasıyla yaşanan fiziki mekan sıkıntısını, maalesef kurumların birleşmesiyle yeniden yaşıyoruz.
*- Kaç yıldır?
Şöyle bir geriye doğru bakalım:
İlimizde mevcut İl Sağlık Müdürlüğü binasının yargı kararıyla yaklaşık on yıl önce Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne devredilecek olmasıyla başlayan sıkıntıyla, Sağlık Müdürlüğünün Basmane semtinde bulunan eski Bağ Kur binasına taşınması gündeme gelmiş, daha sonra Fetöden alınan eski Şifa Hastanesine taşınılması söz konusu olmuş, hatta birkaç bölüm tadilat yapılarak taşınılmış, Hatay bölgesinde bulunan asgari hastaneye taşınılması gündeme gelmiş, alınan son kararla Konak Eğitim Diş Hastanesi’nin Basmane de bulunan eski Şifa Hastanesi’ne taşınması, İl Sağlık Müdürlüğü’nün ise Konak Eğitim Diş Hastanesi’ne taşınması gündeme gelmiştir.
Yani Yıllardır İl Sağlık Müdürlüğümüze bir yer bulunamamıştır.
*- Vebali kimlerin?
Türkiye’nin üçüncü büyük ili olan İzmir İl sağlık Müdürlüğüne bu güne dek bir binanın yapılmamış olması geçmişten bu güne görev yapan hem siyasilerin hem de bürokratların vebalidir.
Maalesef son alınan kararın da yani Konak Eğitim Diş Hastanesinin eski Şifa Hastanesine, İl Sağlık Müdürlüğünün de Diş Hastanesine taşınması kararı sağlıklı bir karar değildir.
Nedenlerine gelince;
Geçtiğimiz aylarda da, İl Sağlık Müdürlüğünün eski şifa hastanesine taşınacak olmasından dolayı bir takım tadilatlar yapılarak harcamalar yapılmıştır. Bu günlerde ise yeniden eski şifa hastanesinin diş hastanesi olması için hiçbir plan proje üretilmeden, onaylanmadan tadilat işlemlerine başlanmıştır.
*- Sağlıklı ve güvenli mi?
Pek çok İzmirlinin bildiği gibi, derme çatma binaların birleştirilmesiyle yapılan eski şifa hastanesinin depreme dayanıklılığı nedir?
Statik ölçümleri yapılmış mıdır?
Normal bir özel hastane olarak hizmet veren 42 tane özel odası olan hastanenin önce İl Sağlık Müdürlüğü için bürolara, sonra diş hastanesine çevrilmesi, diş hastanesinin taşınması, taşınma esnasında yaşanacak olumsuzluklardan doğacak maliyet, diş hastanesinin il sağlık müdürlüğüne dönüştürülmesinin her biri milyonlarca liralık maliyet oluşturacaktır. Bu işlemler için İlk etapta yaklaşık 4-4.5 milyon TL’lik maliyet hesaplanmaktadır.
Hastanenin bulunduğu bölge açısından sıkıntılı olması da olumsuz bir etkendir.
*- Yazın da görelim?
Bu önemli bilgiyi az önce; Türk Sağlık Sen İzmir-1 Nolu Şb. Bşk.Ahmet Doğruyol’un açıklamalarından aldım...
Hatta önerileri de var...
Ama benim asıl üzerinde durmak istediğim, bakalım yandaş dediğim havuz medyası bundan söz edecek mi?
Ya da AKP’den milletvekili adayı olanların, ya da milletvekillerinin beyanlarını mi ballandırarak anlatacak.
Onlar CHP ile uğraşa dursunlar, yine bir anımsatma yapacağım, bunların işi para ile ilgilidir.
Musluk kesildiği an, şekilleri de görüşleri de değişir.
Hatta İTO’daki istifaları manşete bile taşırlar, gelecekteki nemalanmayı gördükleri, hissettikleri için..
Herkesden önce bağırırlar, ‘Kral çıplak!’ diye...
Özetle; İzmir’imize hep birlikte sahip çıkalım.
Kamunun neresinde olursa olsun kamu zararı da oluşturmayalım.
*- 3,5 saat mi? Güldürmeyin beni...
Yine bir anımsatma yapayım:
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar; ‘Eski ayları ne yaparlar?’ diye...
O da, ‘Kırkıp kırkıp yıldız yaparlar!’ demiş, çok yıllar önce...
Ama şimdi biz de aynı filmi kaçıncı kez görüyoruz...
Şu yandaşlar neredeyse her gün bize eskileri yeni gibi pişirip pişirip önümüze getiriyorlar.
Çok ama pek çok örnek var ama bir ikisinden söz etmek istiyorum.
Birincisi şu:
‘İstanbul-İzmir arasının 3,5 saate inmesine az kaldı!’ masalı...
İstanbul’da en kısa mesafe, yürüyüş ile dört dakika, ama araçla dört saat!
Hadi her zaman öyle değil, yarısını abartılı bulalım, geriye yine iki saat kalıyor.
Uçak ile İzmir neredeyse yarım saate inecek ama Taksim’den havaalanı otobüsüne dört saat erken binmezseniz, bir sonraki uçağa kalırsınız...
Bunu iş adamlarına sorun bakalım, ne diyecekler?
Bence bir şey demeyecekler...
Çünkü her zaman hür iradeleri ile konuşmaktan çekinmezler!
Geçenlerde, ondan önceki zamanda, daha da önceki zamanda, yani; neredeyse iki üç ayda bir bize pompalama yapıyorlar: ‘İstanbul- İzmir yolu 3,5 saate iniyor’ diye...
Bu neye benziyor bir örnek vereyim:
Konak tünellerinin önünde bir tabela vardı...
Yetkililer de benzer söz ediyorlardı:
Konak ile Buca arası dört dakika mı, ne?
Belki de bir dakika diyorlardı...
Kayıtlara ve arşive bakmak lazım...
Sanırsınız Konak Meydanı’ndan tünele girdiğinizde, Buca Kasaplar Meydanı’na dört beş dakikada ulaşırsınız.
Bir de memurları, işçilere, öğrencilere sorun bakalım?
Ama kendilerine bir önerim var:
Hız sınırını İstanbul ve diğer kentlerdeki tünellerde olduğu gibi 50 kilometreden 90 kilometreye çıkarırlarsa, Konaktan Buca’ya dört değil iki dakikada gidebilirsiniz, bunların hesabına göre...
İnsanların daha doğrusu nüfusun neredeyse yüzde 99’u fazla seyahat edemediği için her söylenene inanmak zorunda...
Bir de şu var; Yalandan hiç kimse ölmemiş ki!
Biz de altımızdaki son model araçlarımızla, bu yollar biz ölmeden bitirilirse, bakanlar ve milletvekilleri gibi 200 kilometre hız yaparız ve radara bile yakalanmadan İzmir’den İstanbul’a gideriz...
*- Ne oldu?
İzmir Körfezi’nde yapılacağı sık sık tekrarlanan ‘Tüp geçit’ ile ‘Köprü’yü de, Körfezi Seferihisar’a bağlayacak kanalı da bir yana bırakıyorum...
Zaten yapılacak paranın onda biri ile İzmir’in tüm sorunlarının yok olacağına inanıyorum.
Ha sahi Halkapınar’dan Işıklar Otogarına yapılacağı AKP’li bakanlar ve milletvekilleri tarafından açıklanan metro işi ne oldu?
Ama yine yakınlara geleyim:
AKP 16 yıllık iktidarında kaç kez Tire- Belevi yolunun yapılacağını, daha doğrusu genişletilerek kazaların önüne geçileceğini açıkladı.
Hatta son olarak 4 Eylül 2018 de Belevi yolunu tamamlama sözü verenler, ‘2019 yılı son çeyreğine yol tamamlanacak’ diyorlar...
Bu kadar zor mu?
Tireli dostlar; ‘İnşallah 16 yıllık iktidarlarında defalarca söz verip Belevi yolunu yapamayanlar, iktidardan giderken yolun açılışını yaparlar...’ diyorlar.
Bu arada okudum; şu İzmir- Ankara arası Hızlı tren ne oldu?
Komşu komşu hu!
İnci boncuk geldi mi?
Pardon ‘kara tren’ geldi mi?
Yoksa onu da inek mi içti?
*- Yarım yüzyıla ne kalmış ki?
Bu arada okurken keyif aldığım Yalçın Kocabıyık’ın bir yorumunu da sizlerle paylaşmak istiyorum:
‘Genel başkanlığını yaptığım Türkiye Meclis üyeleri birliğinin kurucu üst yönetim kurulu üyeleri Lokantacılar ve Gazinocular Esnafı Odası Başkanı Aykut Yenice 5.kez, Kahveciler Esnafı Odası İsmail Hakkı Kırdı 4.kez, Otelciler ve Pansiyoncular Esnafı Odası Başkanı Mehmet Gönen 7.kez, Fırıncılar Esnafı Odası Başkanı Nejdet Durmuş 11.kez, 2018 yılı kongrelerinde de seçilerek tekrar oda başkanlıklarını kazanmışlardır.
Kendilerini tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.
Meclis üyeleri birliğimizin çalışmalarında büyük katkılar sağlayacak başkanlarımızın İzmir halkı ve esnafına da önemli hizmetlerde bulunacağına inancım tamdır.’
Daha önce yazdım:
Değişim isteyenler ya da memnuniyetsizler tek liste halinde seçimlere girmedikçe yenilgileri bitmez!
Sonuç hep onlar için hüsrandır!
Her ne kadar dün, Nisan’da seçime gidecek olan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeleri; Mert Pala, Mustafa Tüzün, Nevzat Arıkıy, ve Jak Eskinazi istifalarını açıkladılarsa da, herhalde bazı sorumluluklardan kurtulamazlar.
Onlar; daha önceden, Akın Kazançoğlu ile birlikte istifa edeceklerdi ki gözümüzde büyütelim...
Artık hiç kimsenin birilerinin talimatıyla bir yerlere gelmesi ya da istifa etmesi gibi bir lüksümüz yok...
Aynen milletvekili örneklerinde olduğu gibi...
Parmak kaldır, parmak indir...
Rap rap rap’tan farkı olur mu?
***-
GÜNCEL
*- Uçak imalatına başlamalıyız
İzmir Milletvekili, Başbakan Binali Yıldırım, ‘Yazın tarla biçerken uçaklar geçerdi gökyüzünden, ‘çok merak ederdim bu uçaklarda acaba kimler var, nereye gidiyorlar, keşke ben de içinde olsam’ diye, hatta uçak gözden kaybolmasın diye sırt üstü yatar daha fazla göreyim diye seyrederdim’ diyor. Öyleyse ‘uçak yapımı için neden adım atmıyoruz?’
*- YAŞAR EYİCE