Beklenen oldu, Beşiktaş Belediye Başkanı da görevden alındı
Öncelikle Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedaroğlu’nun İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alınmasını tuhaf karşıladığımı belirteyim.
Burada bir iki görüşümü belirtmek istiyorum:
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde; ‘Gerek telefonla’ gerekse ‘mektupla’ bana iki şekilde ulaşan Beşiktaş Belediye Başkanı, İstanbul Boğazı’nda birinci köprüye yakın bir alanda, yaptırttığı ’15 Temmuz Demokrasi Heykeli’nin açılışına davet etti.
Daha öncesinde köprünün Anadolu Yakasında AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan ‘top’ ya da ’küre’ şeklinde bir heykeli binlerce kişinin katılımıyla açmıştı.
15 Temmuz’dan sonra bir ara ‘FETÖ’ üyesi olduğu nedeniyle gözaltına alınan sonra da yurt dışı yasağı konulan CHP’li başkanın bu girişimini bir tuhaf karşılamıştım.
Herhalde benim gibi düşünenler olmalı ki, hiçbir CHP’li üst yönetici de, Hükümetten, ya da diğer partilerden hiç kimse bu açılışa katılmamıştı.
Halbuki Köprünün Avrupa Yakası’na, yapılan heykel için her şey düşünülmüştü.
Işıklandırılması da öyle...
Daha önce de yazmıştım:
Beşiktaş Belediyesi’nde Başkanın yakınındakiler, CHP’den çok diğer partilerdendi.
Ve de mesai 17.00’de bitecekken, saat 16.00’dan sonra daireler boşalıyordu.
Bunlar görevden alınmasına yeterli mi, bilmiyorum...
Ama adaletin tecelli edeceğine inanıyorum.
Bu arada hangi partiden olursa olsun belediye başkanlarına şunu hatırlatmak istiyorum:
‘Vatandaşın işi yapılmıyor. Nedeni de memurların ‘Başımı ağrıtmayayım’ düşüncesi...
‘Bugün git yarın gel’ denilerek insanların başka yollara sapması sanki sağlanıyor..
Yani bu bir suçtur...
Yalnız belediye başkanları değil, vatandaşı yaşadığına bıktıranlar da kendilerini bir başka yerde bulabilirler...
*- Yenileri hemen yapılmalı!
Artık bu işin kaçışı, ya da çalışanların deyişiyle kaytarması yoktu.
İyi takipçilerimden olması bir yana gerçek dostumuz Gürol Tolunay’ın söylediklerine, yetkililer, hatta ‘arkadaşım’ dediği kişiler kadar kulak tıkayamam...
Birkaç gün önce, 3’ncü dünya savaşının çıkış nedenini, uzmanların ağzından vermiştim.
‘Su savaşları çıkacak!’ demiştim...
Ve de şu anda en yetkilinin, Bakan Eroğlu’nun ağzından Türkiye’nin susuzluğun pençesinde olduğunu belirtmiştim.
Çeşitli örnekler verirken, Balçova Cengiz Saran Barajı’ndan laf etmeyince, gerçek araştırmacı Gürol Tolunay’ın serzenişleri oldu.
Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim:
Cengiz Saran da bizim hemşehrimiz, yani Bornovalı...
Ve anımsadığım kadarıyla, Bornova’daki ‘Fransız Okulu’nun sözde öğretmenlerinin, ya da öğretmen kılığındaki rahiplerinin, misyonerlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine nasıl ‘bomba’ koyduklarını, casusluk faaliyetinde bulundukları gibi, Türk gençleri ve öğrencilerinin nasıl beyinlerini yıkadıklarını genç yaşta kaybettiğimiz, mühendisimiz Cengiz Saran’ın Öğretmen babaannesi ortaya çıkarmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ü haberdar etmiş ve bu okul ile İstanbul ve diğer şehirlerimizdekilerin kapatılması sağlamıştı.
*- Ayşe Çavuş ile Gül Hanım...
Bu arada İstiklal Savaşımızda, Bornovalı ‘Ayşe Çavuş’ ile Bornova’ya yerleşmiş Erzurum kökenli ‘Gül Hanım’ın ruhları da şad olsun...
Çünkü bu iki cesur ve fedakar kadınınız İzmir ve Ege ile Mustafa Kemal’in bağlantılarını sağlıyorlardı...
Yani bizde böylesine değerli büyüklerimiz var...
Ama gerek Balcova gerekse Urla Belediyeleri’ndeki önemli görevleri ile tanıdığımız, İzmir aşığı, araştırmacı Gürol Tolunay’ın sözlerine de kulak tıkamamalıyız...
Bakın bu değerle hemşerimiz neler yazıyor:
Hatta bir de yazısına 1977 tarihli bir gazete kupürü de eklemiş:
*- Osman Kibar- İhsan Alyanak- Süleyman Demirel
28 Haziran 1977 Tarihli İzmir gazetesinde: , Baraj alanının: 1.272.000 mt. kare olduğu belirtilerek, tapunun Belediye Reisi Ercüment Uysal'a devredildiği yazıyordu.
Ayrıca; barajın 60 Milyon Liraya, içme suyu inşaatının da 80 Milyon Liraya çıkacağını bilgisi yazının içeriğinde vardı.
Borcun; D.S.İ ye 20 yılda ödeneceği de İzmir halkına duyuruluyordu.
Bir hatırlatma yapmak gerekirse; Balçova Cengiz Saran Barajı, Balçova'dan 3 Km. Konaktan ise 12 Km. uzaklıkta olup, Hatay semtinin Balçova'nın ve Narlıdere ile İnciraltı’nın büyük bir kısmının su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmişti.
1982’de baraj bitmiş ve İzmir su şebekesine bağlanmıştı.
Oysa başlangıçta Balçova ve Narlıdere ve de İnciraltı ovalarının sulama suyu ihtiyacı için yapılan sulama suyu barajı, birden içme suyu barajına dönmüş ve şebekeye dahil olmuştu.
Çünkü İzmir’de büyük bir susuzluk yaşanıyordu.
Geçen günkü yazımda bir noktada söz ettiğim gibi, Osman Kibar’a bu yüzden seçim kaybettirilmiş ve yerini yine ‘efsane’ belediye başkanlarından İhsan Alyanak almıştı...
Bu arada bir ayrıntıdan daha söz etmek istiyorum:
CHP’nin ağır toplarından İhsan Alyanak, sağlığında rahatsızlanmış, ameliyat parasını bulamamış, ‘Gel bizim partiye’ diyen zamanın Başbakanı Süleyman Demirel tarafından masrafları karşılanmıştı.
İhsan Alyanak, Menemen Emiralem’deki suyu İzmir’e getirme törenindeki konuşmada, siyasi rakiplerinin başı Süleyman Demirel’e, ‘Sen bizim partiye gel!’ diyerek, siyasi döneklere de bir ders vermişti.
Bilmiyorum hatırlayan var mı?
Siyaset hep nezaket kuralları içinde yapılıyor ve hiçbir yönetici İhsan Alyanak örneğinde olduğu gibi nemalanma peşinde koşmuyordu...
Bu konuda daha çok örnek var...
*- Ömrünü tamamlamak üzere...
Şimdi yine o günlere, Gürol Tulunay’ın yazdıklarına gidelim:
‘O tarihte Yardımcı Doçent Doktor olan Hasan Gümüş (Yüksek Teolog - Teknoloji Mühendisinin bir açıklaması vardı, bu açıklama İzmirli olarak hepimizi ilgilendiriyor; en başta da İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İz- Suyu da...’
Hasan Gümüş'ün o tarihteki açıklaması:
‘Baraj Gölünün 50 yılda taşınan ince malzeme ile doldurulacağı hesaplanmıştır.’
Bu durumda 29 Ekim 1979 tarihinde bitirilen Balçova Barajı; önce sulama sonra da içme suyu olarak kullanıldı ve 1982 yılında İzmir İli içme suyu
şebekesine bağlandığına göre, karşımıza çıkan tablo şöyledir.
Barajın şebekeye bağlanma tarihi olan 1982 nin üzerine 50 yılı ilave edersek, 2032 yılını buluruz.
2018 yılına girmek üzere olduğumuz şu saatlerden hesap edersek karşımıza 14 yıl çıkar.
Yani barajın ince malzeme ile dolup da tarla haline gelmesine 14 yıl kaldığına göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi Balçova Barajı kadar bir içme suyu kaynağı bulmalıdır, ya da da bir baraj yapmalıdır.
Ülkemizde bu işlerin çok uzun sürdüğü hesap edilirse, ‘faaliyete geçmenin zamanıdır’ diye düşünürüm.
Yine yerim doldu...
Baraj tapusu eski belediye başkanı rahmetli Ercüment Uysal'ın üzerine olduğuna göre, bu mümbit alan kime ait olacaktır?
Yani baraj, tapudan da belli olduğu gibi Balçova'nın malıydı.
Büyük Balçova Oteli de Balçova Belediyesinin yaptığı bir tesisti.
Teleferik deseniz; öz be öz Balçova Belediyesinin malıydı.
Yani ortada hukuki bir durum var...
Belki bir gün bunları da daha geniş anlatırım, yine söz verdiğim gibi Balçova Agamemnon Kaplıcalarını, 1960’lı yıllarda Namık Kemal Lisesi’nde, Beden Eğitimi öğretmenimiz rahmetli Yahya Su ile gittiğimizde, izci arkadaşlarımızla yaptığımız ‘B. Balık’ ları da paylaşırım...
***-
GÜNCEL
*- Aydın 6. Tarım Fuarı gün sayıyor
Aydın Uluslararası Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarının 6.’sı bu yıl 15-18 Şubat tarihlerinde Aydın Efeler Pamuk Tariş Depolarında gerçekleşecek.
16-19 Şubat 2017 tarihlerinde Aydın Efeler Pamuk Tariş Depolarında 5.si gerçekleşen Tarım, Gıda ve Hayvancılık fuarı 240 katılımcı firma ile 173 bin ziyaretçi sayısına ulaşmıştı.
*- 2017 yılının çevre olaylarını açıkladı
TEMA Vakfı, 2017 yılının çevre açısından iyi ve kötü olayları listesini hazırladı.
2017’de Türkiye’de Bakanlar Kurulu Kararı ile büyük ovaların koruma altına alınması, Gökçeada’da altın madeni ÇED başvurusunun geri çekilmesi, Mayıs ayında gündeme gelen torba yasadan zeytinliklerin imara açılmasına dair maddenin çıkarılması, Terme’de termik santralin durdurulması ve Doğu Karadeniz’deki yaban hayatı popülasyonunda artış görülmesi gibi olumlu gelişmeler yaşandı.
Ancak; enerji ve madencilik yatırımları, çevre savunucularına yapılan suikastlar, Cerattepe’nin madenciliğe açılması, Mera Kanunu’nda değişiklik yapılması ve imara açılması, Maden Kanunu'nda değişiklikler yapılması gibi doğayı tehdit eden faaliyetler gerçekleştirildi.
*- YAŞAR EYİCE