'Biraz da biz ölelim!' diyenler...
Yaklaşık 2055 yıl önce Antakya üzerinden Tokat’ın Zile ilçesine gelen Jül Sezar, Pontus kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğratmış ve tarihe geçen sözleriyle zaferini tescillemişti:
‘Veni, vidi, vici!’
Yani; Geldim, gördüm, yendim...
Ben de; Dr. Ali Kertiş’in isteği üzerine, ‘CNR Emlak-2017’den dönüşte; ‘Gittim, gördüm!’ dedim.
‘Yendim!’ yerine ise ‘yedim!’ diyebilirim.
İzmir’in ünle, ‘Larissa Göl Evleri’nin İstanbul’daki standını gezince aklımdan geçen bu oldu...
Belki de gezen binlerce kişinin, ‘Gerçekten yaşanılacak yer!’ dedikleri tek önemli projeydi...
*- Biriz da onlar!
Serdar- Burhan Çınar kardeşlerle telefon görüşmemizde; ‘Siz orada iyisisiniz, ben ağzına kadar dolu, otobüs, tramvay, metrobüs ve metro yolculuklarından sonra Dünya Ticaret Merkezi karşısındaki CNREXPO’da kurulan ‘Emlak-2017’ ye ve burada en güzel ve beğeni kazanan İzmir’in gururu ‘Larissa Göl Evleri’nin standına misafir oldum. Yorgunluğumu İzmir’den getirilen ikramlarla attım... Öldüm öldüm, sonra dirildim...’ dedim.
Onlar da, bunun üzerine, ‘Biraz da biz ölelim!’ dediler...
*- Böyle ölmeye, can kurban!
Bilirsiniz!
Ramazan'ın yaz aylarına rastladığı bir gün, Nasreddin Hoca'yı iftara çağırmışlar.
Sofra kurulup Hoca buyur edilmiş.
Ortaya da buz gibi bir tas hoşaf konmuş.
Şakacı bir insan olan ev sahibi eline büyük bir kepçe alıp, Hoca'ya da küçük bir kaşık uzatmış.
Başlamış kepçeyi hoşafa daldırıp daldırıp içmeye.
Bir yandan içiyor, bir yandan da:
‘Ohhh, öldüm!’, diyormuş.
Elindeki küçücük kaşıkla, ne içtiği şerbetin tadını alabilen, ne de susuzluğunu giderebilen Hoca, dayanamayıp atılmış:
‘Ver şu kepçeyi efendi!’, demiş;’Biraz da biz ölelim!’
Bizim arkadaşlar, ‘Hatta Avrupa’ya ve de Balkan ülkelerine bile bizi göndersinler, oralarda da biraz daha fazla ölürüz!’ diye takıldılar.
Halbuki Burhan Çınar ile Paris’e gitmiştim...
Bir başka ülkeye de ama şu an anımsayamadım...
*- Serdar bile, ‘Ah İzmir!’ dedi...
İzmir’in ünlü Larissa Göl Evleri gibi koskocaman fuarda dikkati çeken bir kişi daha vardı, o da şarkıcı Serdar Ortaç...
Bir girişimci grubu Hollanda’da bir site kuruyor...
Tanıtım için de Serdar Ortaç’la anlaşmış...
Hollanda’da bu kişilerle yemekte buluşmuş, anlaşmış ve tanıtımlarını üstlenmiş...
Karşısında kameramanlar bir takdimcinin sorularını yanıtlıyor...
Ama hoşuma giden sözler de etti...
Örneğin: ‘Ben girişimcileri yeni tanıdım. İyi niyetli olduklarını düşünüyorum. Ama yeri bir kez gördüm, henüz bir çalışma yoktu!’ dedi.
Yani bir bakarsınız ‘Banker Kestelli!’ gibi çıkabilirler!
Takdimci önlerindeki maketi göstererek ‘Hangisini aldınız?’ diye bir soru sordu.
O da, ‘Dur bakalım, önce 1 artı 1 ev daire sahibi olalım, sonra diğerlerini düşünürüz!’ diyerek düşünce ve fikrini ortaya koydu...
Meraklılardan biri, ‘Bir şarkı söyler misiniz?’ dedi ve elindeki cep telefonuna kaydetmek istediğini belirtti.
‘Biz tanıtım için buradayız. Elimdeki mikrofon da buna müsait değil!’ diyerek, isteği geri çevirdi.
Bu arada; tanıtımı yaptığı firma temsilcilerine bir öneride bulundu:
‘Sizin için bir şarkı yazayım, bunu tanıtımlarda okuyayım!’
Yani; As many bread all that many meatball!
Yani, Türkçesini söylersek, ‘Ne kadar ekmek, o kadar köfte...’ gibi bir şey!
Umarım burada yine bir hata yapmamışımdır;
Aydın Bilgin Ağabeyimiz İngilizcesi, Erol Akıncılar ise Türkçesi ile ilgili uyarı ve bilgilendirmelerini yaparlar...
*- Devlet bile oradaydı...
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü de büyük bir stand kurmuş...
Uzmanlar soruları yanıtlıyor...
Türkiye’den konut almak ya da yatırım yapmak isteyenleri bilgilendiriyorlar.
İzmir’e ve özellikle Larissa Göl Evleri’ni üç boyutlu dürbünlerle gezme imkanını bulan ve hayran kalan yabancılar da uzmanlardan ‘olur’ işareti ve notu aldıklarını da gördüm.
Bunlar arasında Yunanlılar, İngilizler ve Almanlar vardı...
Yani yeni İzmirliler arasında İstanbullular kadar, Türkiye hayranı yabancıları da göreceğiz gibi...
İzmir’in tatlarını ikram edenlerin misafirperverliklerine benim gibi onlarca kişi de hayran kaldı, aynen Larissa Göl Evleri’ne olduğu gibi...
***-
GÜNCEL
*- Sayısı 57 bini geçti
Türkiye’ye son yıllarda artan yabancı yatırımcı ilgisi hızla sürerken Eylül ayı sonu itibarıyla ülkemizdeki uluslararası sermayeli şirket ve şube sayısının, 50 bin 225'e ulaştığı belirlendi.
6 bin 814 yerli sermayeli şirketin de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşirken buna göre, toplamda Türkiye’de 57 bin 39 uluslararası sermayeli şirketin faaliyet gösterdiği tespit edildi.
Ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin ülke gruplarına göre dağılımına baktığımızda 22 bin 337 girişimle AB ülkelerinin ilk sırada yer aldığı anlaşıldı.
*- Yakın diye Avrupa, ucuz diye Asya...
Bürokratik işlemler, evrak toplama derdi, vize masrafları ve zaman kaybı gibi durumlar vizesiz ülkelere gitmeyi teşvik ederken Türk vatandaşlarının son yıllarda dünyadaki pek çok ülkeye turizm amaçlı vizesiz seyahat imkanı bulunduğu belirlendi.
Türk vatandaşlarının 100’den fazla ülkeye vize almadan yada kapıda vize alarak kolaylıkla giriş yapabildikleri belirlendi.
Avrupa’da 12, Amerika kıtasında 31, Asya’da 32, Afrika kıtasında 20 ve Okyanusya kıtasında ise 7 ülkeye vize almadan yada kapıda vize alarak girebildiği tespit edildi.
*- YAŞAR EYİCE