Bize otomobil değil uçak lazım...
İyisi, tatlısı ve çoğu kötüsü ile kocaman bir yılı geride bırakıyoruz.
Kaç gündür ‘iyi niyet’ temennileri geliyor.
Tabii ki, belli yerlerdekilere de ‘kamyon yükü’ hediyeler.
Önceki yıllarda, bu hediyelerin ‘rüşvet’ olduğuna dair görüşler ileri sürüldü.
Hatta ederi şu kadardan fazla hediyelerin alınmaması da istendi.
Bunları geçelim...
Sağlık, afiyet, güzellik, huzur temennilerine de amenna!
Ama benim dileğim şu:
Biz yeni yılda, şu otomobil sevdasından vazgeçelim ve Çin’in yaptığını yapalım...
Yani uçak...
*- Mustafa Kemal olmasaydı!
Tarihte bir yolculuk yapalım:
1903 yılında, ilk uçak havalanıp göklerle kucaklaştıktan sonra, o güne kadar bir kara ve deniz bölümü olarak tanımlanan yurt kavramı, bu tanıma sığmaz oldu.
Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti adına arkadaşı Fethi Bey (Okyar) ile 1910 yılında Fransa’da yapılan büyük Picardie Manevraları’nı yabancı ülkelerin kurmaylarıyla birlikte izleme görevi almıştı.
O günlerde görüşünü şöyle özetledi
‘Uçaklar savaşta önemli rol oynayacaktır.’
Havacılık o zaman henüz yeni tutunmuştu.
Sadece, o da çok elverişli havalarda, gözlem hizmetlerinde kullanılmakta idi.
Dört yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı’nda, hava gücünün kesin etkisi görüldü.
Atatürk’ün emriyle, Ankara’nın Hacıbayram semtindeki bir evde Türk Tayyare Cemiyeti kurularak (16 Şubat 1925) yurt düzeyinde hizmete başlar.
Kuruluşun adı, harf devriminden sonra, Türk Hava Kurumu (THK) biçiminde değiştirilir.
Atatürk, havacılık ile ilgili görüşlerini şöyle açıklar:
‘İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar.’
Atatürk’ün bu kesin hükmü, gerçeğin ta kendisidir.
*- İleriyi gören tek lider!
Bu yıllarda havacılık yeni doğmuş, gelişme dönemini yaşamaktadır. Atom parçalanmamış, hidrojen bombası hayal bile edilmemiştir.
Ay ya da gezegenlere gidişin düşüncesi de yoktur.
Ancak, uygarlığın akış yönü, bilim ve teknolojinin hızlı temposu, ulusları geleceklerini göklerde aramaya zorlamaktadır.
Hüner, bu gelişmeyi o günlerde sezinleyerek görebilmekti.
İşte Atatürk, ulusuna bu uyarısı ile geleceği açıklamaktaydı.
Yurt düzeyinde havacılık konusunda görev alan THK’nin tüzüğündeki ilk madde şudur:
‘Türk ulusuna ve özellikle Türk gençliğine havacılığın, sivil ve askerî alanda sahip olduğu ve alacağı rolün büyük önemini anlatmak, havacılık aşkını uyandırmak, yurt savunmasındaki önemini belirtmek, havacılığın her alanda yardımcısı olmak.’
Atatürk, 8 Haziran 1926’da Bursa’da, Öğretmenler Birliği’nin toplantısındaki konuşmalarında da havacılık konusuna değinir.
*- Halkımız istiyor
Bu arada Pilot Vecihi Hürkuş’un bir anısını özetleyelim:
‘Türk Tayyare Cemiyeti’nin ilk satın aldığı okul uçağı, bugün İstanbul üzerinde iki kez uçmuş ve limandaki bütün vapurlar tarafından sürekli düdükler çalmak suretiyle selâmlanmıştır.
Okul uçağı, şehir üzerinden pek alçak uçarak dolaşmış ve halk tarafından, hevesle izlenmiştir.’
*- İstekle olur
İstanbul üzerinde yaptığım uçuşlarla halkımıza, Türk Tayyare Cemiyeti’ne yardımcı olmaya çağıran konfetiler atıyor, bu arada gençlerimizi de havacılığa yöneltmek istiyordum.
Kurum’un İstanbul şubesinin, Kınalıada’da Kurum yararına düzenlediği büyük çapta deniz yarışmaları programına ek olarak, Ceyhan uçağı ile yapılacak gösteri uçuşunun topluma bildirilmesi, kentte geniş bir ilgi toplamıştı.
İstanbul halkı o gün, çok neşeli bir gün yaşamıştı.
Bu şekilde gösteriler Kurum’a bağış sağlanması yönünden etkili ve yararlı sonuçlar vermiştir.
21 Eylül 1925 tarihinde, teknik program uygulaması olarak uçuş eğitimine başladım.
Mevcut altı öğrenciyle, çift kumandalı uçak üzerinde çalışmalara başladım.
Bir hafta süren bu eğitimle, hemen her öğrencimin 30 kez uçtuğunu, uçakta kumanda egemenliğini sağladığını gördüm.
Öğrencilerimin kavram, yetenek ve başarılarından kıvanç duydum, onurlandım.’
*- Bu Millet Yapar
Turan Altıok çocukluk anısını şöyle anlatıyor:
‘Atatürk’ün, 1925’de Türk Tayyare Cemiyeti’ni kurmak suretiyle ulusa kılavuzluk ederek, sivil havacılığın ülke çapında temellerini atışını izliyoruz.
Anılarımı karıştırırken baba yadigârı bir albümde yedi fotoğraf elime geçti.
Bu solmuş, şahısları bile zor tanınan fotoğraflar, Anadolu’nun havacılık tarihini ve onu yaratanlardan bir parçayı simgeliyordu.
Fotoğrafın arkasındaki tarih, 30 Ağustos 1931 ‘i gösteriyor, ön yüzünde kalabalık bir halk topluluğu arasında bir uçak görünüyordu.
Fotoğraf ve yazılara derin derin baktım.
Uçağın üstünde DÜZCE yazısı, yanında subay, astsubay, erler, siviller ve Düzce’nin ileri gelenleri, iki subayın elinde çiçek buketleri ve de minik bir çocuk!
Evet, bu çocuk bendim ve o yıl ilkokulu bitirmiştim.
Bir diğer fotoğrafta görüldüğü gibi uçağın içinde babam, Hava Kurumu Düzce Şubesi Başkanı olarak nutuk veriyordu.
Çocuk belleğimde, kulaklarımda kalan bu seslenişlerin ardından büyük alkış; sevinç içinde birbirini tebrik eden Düzceliler ve 1930-1931’lerin millî şuuru içinde büyük coşkuları hâlâ taptaze.
Yurttaşlarımız, Türkiye’de sivil havacılığın oluşturulup, kökleşmesi ve geliştirilmesi için bu amaca dönük çalışmalara, her türlü maddî, manevî katkıyı yapacaklardır.
Belleğimi toparlıyor ve yineliyorum:
‘Bu ulus hamiyetlidir.
Bu ulus yapar ve de ne yaparsa iyi yapar.’
*- Gelecek göklerdedir
Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in ‘Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti’ adlı kitabındaki anılarından izleyelim:
“Gazi Paşa, kendisini yoğun bir çalışmaya vermişti.
Bütün dünyanın üzerinde durduğu konuya tüm gücüyle eğilmişti. Geleceğin göklerde olacağına inanıyordu.
Konuya ta 1925’lerde eğilmiş ve 16 Şubat 1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti’ni kurmuştu.
Havacılık O’nun en büyük tutkularından biri halini almıştı.
Havacılıkla ilgili bütün yabancı yayınları izliyor, bu konudaki gelişmeleri gün geçirmeden Türkiye’de de uygulama alanına sokmağa çalışıyordu. Ona göre insanlığın hizmetine girecek en büyük gelişmeler havacılık alanında olacaktı.
Hatta gün gelecek, insan oğlu uzaya, başka dünyalara gidecek, Ay’ı ve benzeri gezegenleri bile fethedecekti.
İşte bu çağdaş savaşlar da göklerde üstün olan uluslar tarafından kazanılacaktı.
Gerçi havacılık tekniği, çok pahalı bir teknikti ama uygar ve çağdaş Türkiye’nin bu aşamayı yapması geleceği yönünden şarttı.
*- Fantezi ve lüks hiç değil
Türkiye için bunu bir fantezi gibi görenler, daha ileriki yıllarda ne derece yanıldıklarını çok iyi anlayacaklardı.
Gazi, hiçbir konuyu Türk ulusu için bir fantezi, bir lüks olarak kabul etmiyordu.
Bu konuda daha çok söyleyeceklerim var...
Yani ısrarla ‘otomobil sevdasından’ vaz geçip ‘uçak’ işine girmeliyiz.
Ve beş yıl içinde hedefe ulaşırız...
Çin yolcu uçağından sonra, şimdi de, yani üç ay içinde ilk büyük amfibi uçağı AG600 ilk uçuşunu geçen hafta tamamladı.
AG600'ün baştasarımcısı Huang Lingcai, basın mensuplarına verdiği mülakatta, ilk uçuşun Çin'in dünyada büyük amfibi uçağı üretme kapasitesine sahip birkaç ülke arasında yer almasını sağladığını dile getirdi.
Bizde tasarımcılar da var, sanayiciler de...
***-
GÜNCEL
*- Çin şirketi 50 Airbus alıyor
China Aircraft Leasing Company (CALC) şirketi, 29 Aralık Cuma günü, Airbus ile 50 adet orta menzilli A320 NEO edinmek için toplam 4,5 milyar avroluk bir anlaşma yaptığını duyurdu.
Bu sayılarla birlikte Airbus'e ısmarlanmış uçak sayısı 202'ye yükseliyor. CALC 2015 yılı başında da 100 A320 uçağı ısmarlamıştı.
Orta sınıfın ve turizm sektörünün gelişmesi, son dönemde Çin hava trafiğine çok büyük bir ivme kazandırdı.
Yani yapacağımız uçaklar, daha yapılmadan müşteri bulacak.
*- YAŞAR EYİCE