Şafak Sol, Türkiye Ekonomisi ve İzmir
Mahalli Gündem.com’da yayınlanan beyanatlarından tanıdığım bir isim var.
O isim çeyrek asırdır sağlık ve estetik sektöründe hizmet veren İzmirli iş insanı Şafak Sol.
Düşünce ve önerilerinin tamamına katılmasam da, hatta ve hatta Şafak Hanım'la her ne kadar farklı siyasi görüşlere sahip olsak da, Sayın Sol'un ülkemiz ekonomisine yönelik dikkati çeken tespitlerde bulunduğunu söyleyebilirim.
Uzun bir süredir açıklamalarını yakından takip ettiğim Şafak Sol’un yaptığı ekonomiye dair tespitlerin mutlaka ilgili ve yetkili makamlar tarafından da dikkate alınması gerektiğine inanıyorum.
Son açıklamasında da “Reformlar yapılmadan ekonomide düzelme olmaz” diyen Sayın Sol’un bu tespitine katılmamak elde değil.
Bu noktada…
İzmirli iş insanı Şafak Sol’un önceki satırda bahsettiğim açıklamasından altını çizdiğim satırları siz kıymetli okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Buyrun bir kez daha beraber okuyalım.
Satır başlarıyla aktarıyorum:
Ekonominin genel olarak durgun olduğu bir yılı tamamladık. 2018 ortalarında başlayan bu zorlu yola girmemizin nedenleri altında sanayi orijinli büyüme yerine tüketim odaklı harcamalara dayatılmış bir planlamanın olması yatıyor.
Sanayiyi ithal ara mala bağımlı halden kurtarıp kaliteli üretimi teşvik eden yaklaşımları ortaya koymalıydık.
Üretim odaklı yatırımların artırılması gerekirken ne yazık ki bu plan uygulanmadı. 2019, bu sebeplerden kaynaklanan sorunlarını yaralarını sarmakla geçti.
Bu yılın ilk yarısında faiz, kredi ve bütçenin kontrol altına alınıp alınamaması enflasyonu belirleyecek.
Bununla birlikte yeni bir üretim modeli ile büyüme desteklenmezse alınan tedbirlerin de boşa gideceği kanısındayım.
Ortalama 10 yılda bir aynı sorunlarla boğuşmak istemiyorsak başta hukuk olmak üzere yapısal köklü reformlara yönelmemiz gerekiyor. Vergi yerine üretim artırılmalı. Vergiyi adaletli bir biçimde her katmana yaymalıyız"
Şafak Sol, hukuk, eğitim ve özgürlükler alanında yapılacak yapısal reformların ekonomi üzerinde de olumlu etkiler yaratacağını savunuyor ve ekliyor:
“2020’de yapılmasını beklediğimiz reformlar büyük ölçüde yatırım iklimi oluşturacaktır.
Bununla birlikte üretim odaklı yatırımların istihdama olumlu etkisinin artan işsizliğimize çare olacağını da söyleyebilirim.
Tüketime değil, teknoloji ve dijital dönüşüme dayalı, marka değeri olan, yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatına dayalı bir ekonomik modele ihtiyaç var. Aksi takdirde atılan adımlar havanda su dövmekten öteye geçemez.
...Daha çağdaş ve daha modern bir gelecek adına en büyük umudumuz gençlerimiz. Sadece bireylerin değil, toplumların da gelişmişlik düzeyini yükselten eğitim, her yeni yılda önemini artırıyor. Ulu Önder Atatürk’ün ilkelerine bağlı eğitim anlayışı ile insan haklarına duyarlı ve çevre bilincine sahip, çağdaş, dünya vatandaşı, aydınlık nesiller yetişmesine zemin hazırlamalıyız.
Gelelim güzel İzmir’e…
İzmir’de öncelik verilmesi gereken konuların başında ikinci çevre yolu, raylı sistem ağının güçlendirilmesi, limanlardan daha verimli bir şekilde yararlanma ve neredeyse kentin tamamına yayılan kentsel dönüşüm projeleri var.
Bir işveren olarak yabancı yatırımcıyı İzmir’e çekmek için teşviklerin artırılması gerektiğinden yanayım.
Eğitim alanında özellikle uluslararası üniversitelerin İzmir’i tercih etmelerini sağlamalıyız.
Beyin göçünün önüne geçmemiz gerektiği gibi gençlerimizin başta fiziki ve sosyal olmak üzere her anlamda imkanlarının artırılması, bu sayede tersine beyin göçü zeminin sağlanması gerektiğini düşünüyorum.
Bürokratik sorunlar kaldırılırsa şehrimize daha fazla yabancı yatırımcı gelebilir.
Aynı durum sağlık sektöründe de geçerli. Hali hazırda bulunan sağlık yatırımcılarının desteklenmesi gerektiği gibi bu yıl diğer yatırımcıların da teşvik edilmesi öncelikler sıralamasının ilk maddelerinde yer almalı"