Bir yaz günüydü. İşler yoğundu. Tüm gün tatlı koşuşturmaların ardından, bugün bitirmeyi düşündüğüm bir yazı için bilgisayarın başına geçtim.
Önümde Ekkehart Eickhoff’un “Venedig Wien und die Osmanen” (Venedik, Viyana ve Osmanlılar) adlı Almanca yazılmış kitabı vardı.
Kitabın bir bölümünde Foça’da yaşanmış bir deniz savaşı anlatılıyordu.
Savaş 12 Mayıs 1649 yılında yapılmış ve Venediklilere karşı Osmanlıların yenildiği ve yayın yasağı koyduğu bu deniz savaşının sebeplerini ve sonuçlarını araştırmak yazmak istiyordum.
Kolay olacağa benzemiyordu.
Okuduklarım, çok ilginç olmakla beraber bir o kadar hüzünlüydü.
Okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Saatler gece yarısını çoktan geçmiş, sabaha göz kırpıyordu. Çok yorulmuştum, uykum da kaçmıştı.
Madem serde yorgunluk var, gözde de uyku yok.
Bu sefer başladım kendi kendimle konuşmaya.
Oradan buradan derken, içimdeki beriki, ötekine “Gecenin bu vaktinde, herkes yatağında mışıl mışıl uyurken, senin de dinlenmen gerekirken, neden saatlerdir Foça’yı yazıyorsun. Nedir bunun sebebi diye sordu?”
Ötekinin cevabı çok netti ve “Sen Foça’yı bu kadar sevdikten sonra, daha çok geceler, uykusuz kalırsın” oldu.
Çünkü Foça, başta tarihi zenginliği, tarihi kültürü, doğa limanları, denizi, adaları, doğası ve daha pek çok yönden kıymeti bilinesi bir yer.
Çünkü Foça, “Bir çift gözün görebileceği en güzel yer” oldu.
Beriki buna şaşırmadı.
Ve öteki yattığı yerden tekrar kalktı. Yeniden bilgisayar başına oturdu, ardından Foça için “Bir çift gözün görebileceği en güzel yerdir Foça” sloganını yazınca, tekrar uzandığı yatağında bu defa huzurla uyudu.
Bu sloganı vakit geçirmeden sosyal medyaya taşıdım. Sosyal medyada o gün hızla yayıldı.
Başta Foça Belediyesi Karakum Plajı olmak üzere bazı işletmeler kullanmaya başladı.
Bazıları, mekanlarının girişlerine astı. Bazıları ise verdikleri reklamların içine yerleştirdi.
Yeni Komşum Ayhan Bey’in, “Bu sloganı tescillet, tescillet ki başka kentler kullanmasın” gibi güzel bir uyarısı oldu.
Ne tesadüf ki, ben de biraz önce noterden çıkmıştım. Noter tescil evrakı elimdeydi. Açıp komşuma gösterdim. O da bu duruma çok sevindi.
Foça’ya yakışan bu güzel sloganın, Noterde tescillenmesi, yerel gazete olan Foça Gündem’de yayınlanmasının ardından, ulusal gazetelerde de haber yapıldı.
Hatta Habertürk Gazetesinden Sayın Osman Gencer özel bir haber yaparak dünyanın etkili sloganlarının arasında gösterdi ve Noter tasdikli “Bir çift gözün görebileceği en güzel yerdir Foça” sloganından bahsetti. Hayırlı olur inşallah temennisinde bulundu.
Bu arada Foça esnafının sloganı benimseyip sahip çıktıkları açıkça görülürken, sosyal medya üzerinden, Foça dışından da güzel tepkiler geliyordu.
Bu gelişmeler de beni çok mutlu ediyordu.
O gece sabahın ilk ışıklarına kadar çalıştığıma değmişti.
Hal böyle devam ederken, bir gün erken saatlerde alışveriş için markete gitmiştim. Dönüşte otelin girişindeki masada otel müşterisi olmayan bir çift gördüm. Yanlarına gittim “Hoş geldiniz” dedim.
İkisi birden ayağa kalkıp sevgi ve saygıyla kendilerini Oktay Özer ve Türkan Özer olarak tanıttılar ve “Facebook’da arkadaşız, sizi daha yakından tanımak için buraya geldik” dediler.
Bu anlamlı ziyaret beni pek sevindirdi.
Bir iki hoş sohbetten sonra beni çok mutlu eden bir de plaket verdiler. Plaketin üstünde “Bir Çift Gözün Görebileceği En Güzel Yerdir Foça “yazıyor ve devamında ise “Foça’mızdaki güzellikleri birleştirdiğiniz ve kol kanat gerdiğiniz için size müteşekkiriz” diye devam ediyordu.
O anda bir yandan çok ama çok mutlu olmuş diğer yandan da çok şaşırmıştım. Benzer plaket veya şiltleri resmi kurum ve kuruluşlardan aldığım olmuştur. Her defasında sevinmişimdir. Ama bu plaketin farklı bir anlamı vardı.
İzmir’de yaşayan, yaz aylarını ise Foça’da geçiren, Sayın Oktay Özer ve eşi Türkan hanımın, bu sloganın Foça’ya katkısı olacağı düşüncesiyle plaket yaptırtıp, plaketi vermek ve tanışmak için yol dahil bunca zahmete katlanmaları sonucunda, mahcubiyetim ve mutluluğum birbirine karıştı.
Bu denli ince bir düşünce ve davranışa ne yalan söyleyeyim uzun zamandır şahit olmamıştım. Hele hele plaket yaptırmaları ve onu vermek için bunca yolu kat etmeleri benim için takdire şayan bir davranıştı.
Foça’ya kadar gelmeleri, plaket sunmaları, o gün bana hayatımın en mutlu gününü yaşattı. Bu güzel durum, gelişmenin bir yanıydı, diğer yanı ise, Foça için doğru olduğuna inandığım, her ne varsa, hepsini hiçbir şeyden çekinmeden, üşenmeden yazmaya devam etmeliydim.
Bu davranışınızla bana, bir turizmci ve yerel tarih araştırmacı olarak, Foça’ya karşı olan sorumluluğumu bir kez daha hatırlattınız. Size minnettarım.
Teşekkürler Oktay bey, Teşekkürler Türkan hanım.
Sebahattin Karaca
[email protected]
www.sebahattinkaraca.com
YORUMLAR