Bölünmez Çankırı puşu taktı, biçerdöverde hasat yaptı
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Mezopotamya’nın en eski buğdayı Sorgül’ün hasat şenliğine katıldı. Bölünmez Çankırı, AB Büyükelçisi Christian Berger ile birlikte puşu takıp biçerdöverde hasat yaptı...
Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin finanse ettiği Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından uygulanan ve Şükraan Ekonomik Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği tarafından yürütülen ‘Yaşayan Toprak Yerel Tohum’ projesi kapsamında yeniden canlandırılan ve 2017 yılından bu yana tohumluk olarak ekimi gerçekleştirilen Mezopotamya’nın en eski buğdayı Sorgül’ün hasadı Mardin’de gerçekleştirildi.
Hasada, projede çalışan bölgedeki yerel ve mülteci kadın çiftçiler ve kadın mühendislerin yanı sıra Mardin Milletvekilliği döneminde projeye destek olan ve şu anda AK Parti İzmir Milletvekili olan Ceyda Bölünmez Çankırı ve Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger de katıldı. Bölünmez Çankırı ve Berger çizme giyip, puşu takarak biçerdöver üzerinde hasat yaptı. Hasat sonrası çiftçilerle halay çeken Bölünmez Çankırı ve Berger çiftçilerin hasat sevincine ortak oldu.
KADIN ÇİFTÇİLERİMİZİN GÜCÜNÜ GÖSTERİYOR
İzmir ve Mardin’de özellikle kadın istihdamı ve tarımın geliştirilmesi konusunda projelere liderlik eden AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı hasat şenliğinde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ile Mardin'de yürüttüğümüz, Türkiye'nin en geniş kapsamlı yerel tohum projesinde Mezopotamya'nın en eski buğdayı Sorgül’ü yeniden canlandırdık. Ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyan, yerli tohumların canlandırılması hedefiyle yürütülen Ata tohumu seferberliğinin de bir parçası olabilecek bu projenin geldiği nokta hem Anadolu topraklarının bereketini hem de bu bereketi yaşatan kadın çiftçimizin gücünü gösteriyor. Yaşayan Toprak Yerel Tohum projesi, dünyanın farklı noktalarındaki uygulamalara bir model oluştururken ölçülebilir sonuçları ve elde ettiği başarılarıyla, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası örgütlerin doğru projede bir araya gelmesinin toplumun sürdürülebilir kalkınmasına sağladığı faydanın da en önemli kanıtıdır” dedi.
14 BİN PROJEYE DESTEK SAĞLANDI
Projenin destekçileri arasında yer alan Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger ise, tarımın AB'deki en önemli ekonomik sektörlerden birisi olduğuna değinerek şunları söyledi: “Çiftçiler halka kaliteli ve güvenli yiyecek sağlama ve çevreyi koruma konusunda önemli bir göreve sahiptirler. Kırsalı asıl koruyup gözetenler çiftçiler ve ormancılardır. Avrupa Birliği Türkiye'de kırsal alanları Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) aracılığıyla desteklemektedir. AB politikaları üzerine şekillendirilen bu program şu ana kadar çiftlik, gıda işleme firmaları ve kırsal çeşitlendirme ve işletmeler konusunda 14 bin projeye yatırım desteği sağlamıştır. Kırsalda yaklaşık 57 bin kişiye iş yaratan IPARD her ay giderek daha fazla iş yaratmaya devam etmektedir. IPARD projelerinin Türk tarım-gıda sektöründe, AB standartlarına tam uyumlu, yeni yatırım standartları oluşturduğundan hiç şüphem yok. Bu durum Türk tarım-gıda sektörünün Avrupa pazarında rekabet gücünü arttırabilmesi için de teknoloji transferine, ilerlemeye ve yenilikçiliğe yol açmaktadır. Zaten tam olarak da bu sebepten dolayı bu projeyi AB ile Türkiye arasındaki işbirliği kapsamında bir başarı hikâyesi olarak nitelendirilebiliriz.”
70 KADIN VE 2 TON SORGÜL İLE BAŞLADIK
Hasat şenliğinde proje hakkında bilgi veren Proje Koordinatörü Şef Ebru Baybara Demir ise yerel tohumların binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşan genetik birer hazine olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti: “Amacımız her türlü doğa koşuluna ve hastalıklara dayanıklı olan bu tohumları ekerek, kuraklık olmak üzere bizi bekleyen tehlikelere karşı önlem almak. Her şey 70 kadın ve büyük emeklerle ulaştığımız 2 ton Sorgül ile başladı. Proje kapsamında yeniden canlandırılan ve iyi tarım uygulamalarıyla ekimi 2 ton ile başlayan Sorgül Buğdayı’nın bu yılki hasadında rekolte 440 tona ulaştı. Sorgül’ün kimyasal gübreye ve sulamaya tepkisi çok düşük. Kök yapısı derin ve kuvvetli olduğu için yağışa dayalı şartlarda ve organik yetiştirilmeye uygun olan Sorgül, gelecekte kuraklık tehlikesine karşı susuz tarıma da elverişlidir.Geleneksel tarım yönetmeleriyle başladığımız ekimde bir yandan yerel tohumların korunmasını sağlarken, bir yandan da kadın istihdamını arttırmaya çalışıyoruz. Kültürel bilgi ve becerinin gücüyle başlatmış olduğumuz entegrasyon sürecinde Suriyeli mülteci kadınların bize öğretmiş olduğu geleneksel tarım tekniklerinden de faydalandık.”