Dr. İlker Çayla, Türkiye'de Mutlu Birey Sayısındaki Düşüşü Değerlendirdi
İstanbul Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İlker Çayla, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ait Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarını değerlendirdi.

18 Şubat 2025 - 14:08
“Gençler, yalnızlık ve aidiyet eksikliği gibi duygularla mücadele ediyor”
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ait Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, Türkiye'deki mutlu bireylerin oranı azaldı. 18 yaş ve üzeri bireyler arasında mutlu olduğunu belirtenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken, 2024 yılında 3,1 puan düşerek yüzde 49,6 oldu. Mutsuz olduğunu belirten bireylerin oranı ise 2023’te yüzde 13,7 iken, 2024’te 0,8 puan artarak yüzde 14,5’e yükseldi.İstanbul Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İlker Çayla, mutlu birey sayısındaki düşüşü değerlendirdi. Çayla, mutsuzluğun yalnızca bireysel bir duygu olmadığını, toplumsal koşulların bir yansıması olduğunu söyledi.
“Mutsuzluk, yalnızca bireysel bir duygu değil, aynı zamanda toplumsal koşulların bir yansıması. Ekonomik zorluklar, işsizlik ve yaşam pahalılığı gibi sorunlar, bireylerin geleceğe dair kaygılarını artırıyor ve toplumsal mutsuzluğu besliyor” diyen Çayla ekonomik eşitsizliğin Türkiye’de büyük bir sorun haline geldiğini belirtiyor: “Zenginle fakir arasındaki uçurum giderek büyürken, orta sınıf giderek küçülüyor. Ev fiyatlarının hızla artması, geçim sıkıntısını daha da derinleştiriyor. Özellikle büyük şehirlerde konut fiyatları ile gelir artışı arasındaki dengesizlik, pek çok kişiyi maddi anlamda zor durumda bırakıyor.”
“Sosyal medya üzerinden sürekli paylaşılan mükemmel yaşamlar toplumsal stresi artırıyor”
“Kentleşme, göç ve dijitalleşme, insanları birbirine bağlamaktan çok, birbirinden uzaklaştırdı” tespitinde bulunan Çayla, aidiyet eksikliğinin ve yalnızlık hissinin, özellikle genç kuşakta belirgin bir umutsuzluk dalgasına dönüştüğünü aktarıyor. “Sosyal medya üzerinden sürekli paylaşılan mükemmel yaşamlar ve başarılar, insanlar arasında karşılaştırmalar yaparak, gerçek hayattaki sıradanlıkla uyuşmayan beklentiler oluşturuyor. Bu da toplumsal stresin artmasına neden oluyor.”
“Alkol ve madde kullanımı arttı, psikolojik destek eksik kaldı”
Çayla, dijital medyanın bu mutsuzluk üzerindeki etkisini şu sözlerle ifade ediyor: “Hayatlarımızı her an sergilediğimiz dev bir sahneye dönüşen dijital platformlarda, herkes en mutlu, en başarılı, en güzel halini ortaya koyuyor. Ancak gerçek hayatta kimse sürekli lüks otellerde, restoranlarda değil, her gün kusursuz görünmüyor ya da mükemmel ilişkiler yaşamıyor. Buna rağmen, başkalarının güzel anlarını kendi sıradan günlerimizle kıyasladığımızda kendimizi eksik ve yetersiz hissediyoruz. Bu da bizi mutsuz, kaygılı ve sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı hisseden bireylere dönüştürüyor. Özellikle gençler, yalnızlık ve aidiyet eksikliği gibi duygularla mücadele ediyor. Son yıllarda Türkiye'de de alkol ve madde kullanımı artmışken, psikolojik destek ve sağlıklı başa çıkma yöntemleri konusunda ciddi bir eksiklik bulunuyor.”Kabul görme kaygısının mutsuzluğu tırmandırdığını anlatırken Çayla “Türkiye’de toplumsal değerlerde yaşanan değişim ve çatışmalar da mutsuzluğu besleyen önemli faktörlerden biri. Kimlik, inanç ve yaşam tarzı konularındaki gerilimler, bireylerin kendilerini ifade etmesini zorlaştırırken, kabul görme kaygısını artırıyor ve toplum genelinde derinleşen bir huzursuzluk yaratıyor” diyor.
YORUMLAR