Kozbeyli Kozbeyli
İlk defa 1984 yılında gördüğüm Kozbeyli, her yönüyle ilgimi çekmişti. O yıldan beri yılda birkaç kere gitmeden, buram buram tarih kokan bu güzel köy meydanında bulunan Şakir’in kahvesinde dibek kahvesi içmeden yapamıyorum.
Önemli turizm potansiyeline sahip olan Kozbeyli, Foça ve çevresi için vazgeçilmezdir. İçinde barındırdığı somut olan dinamikleriyle, sahip olduğu eşsiz doğası ve güzellikleriyle eşi benzeri zor bulunan bir köyümüzdür. Hatta mahallemizdir. Foça’nın en önemli değerlerinden biri olan Kozbeyli, camisinden kulelerine, Yolmuç kalıntılarından Kuzubeyi Kulesine, tarihinden doğasına, taş evlerinden mağaralarına, sokaklarından meydanına, deniz manzarasından ormanına, Çapkınoğlu Evi ve Meyhanesinden konaklarına kadar sahip olduğu her türden değerleri ile bir başka Şirince olabilecek potansiyeli taşır. Bu nedenle güzel köyümüze, otelimde konaklayan yerli, yabancı turist gruplarını ya götürüyor, ya da gönderiyorum.
İlk Turun Heyecanı
Birkaç yıl önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden gelen otelimde konaklayan grubu götürmüştüm. Onlarla birlikte dar ve dik sokaklarda dolaşırken, kimi görkemli, kimi yarıya kadar yıkılmış, kimi ören halde olan o güzelim taş binaları gördükçe, her defasında gönlümün bu köye biraz daha yapıştığı hissederim. Refakat ettiğim grubun mensupları Kozbeyli’de dolanırken, çok kısa sürede köye olan ilgilerinin arttığını izliyordum. Hatta kısmen de gördüklerine şaşırdıkları fark ediliyordu. Durum ortadaydı.
Bu türden geziler daima risk içerir. Yapılan her ilk turda yabancıları gezdirirken, acaba memnun kalırlar mı? diye tereddüt yaşanır. Ancak tur sırasında yüzlerin güldüğünü, ilginin arttığını gördükçe, insan biraz rahatlar. Hele birde bol bol resim çekmeye başladılarsa, şüphesiz her şey yolunda gidiyor demektir.
Aksi taktirde, tura katılanlardan bazıları “nereye getirdin bizi” diye mırıldanmaya başlar. Ardından sizinle başka bir yere gitme konusunda çekimser kalma halleri olur ki, bu da turun başarısız olduğu anlamına gelir. Neyse ki ilkinin beğeniyle dolu ve güzel geçmesinden aldığım cesaretle, bu defa Norveçli grubu götürdüm. Yolda Yeni Bağarası’nda Emine Bacı’da gözleme yediler, çok beğendiler.
Kozbeyli’ye Varınca
Yol boyu köy hakkında anlattıklarımdan olsa gerek, Kozbeyli meydanında araçtan inince, grup lideri Ritva Bakken, “mümkünse tura camiden başlayalım” dedi.
Tepede bulunan camiye ulaşmak için tırmanmaya başladık. Grup içinde yaşı 75-80 olanlar da vardı, pes etmeden tırmandılar. Cami avlusuna vardığımızda derin bir nefes aldılar, soluklandılar ve başladılar eşsiz manzarayı seyretmeye. Bol bol resim çektiler.
Kendi aralarında konuştular. Norveççe bilmiyorum. Konuştuklarını anlamadım, ama yüz ifadelerinden memnun oldukları belli oluyordu. Ardından ayakkabılar çıkarıldı. Bayanlar başörtüsü taktı. Caminin içine girildi. Aralarında ilk defa cami içine girenlerin olduğu besbelliydi.
Küçük bir köy camisi olmakla beraber başta mihrap olmak üzere içi dışı etkileyiciydi. Durumu grup lideri Ritva’ya sordum. Buraya gelmekle çok isabetli karar verdiklerini söyledi.
Mutlu oldum. “Bitmedi daha turun başındayız” dedim. Uzunca bir süre camide kaldık. Bayanlar, caminin içinde ve üst bölümünde bulunan ince perde ile ayrılmış kadınlar bölümüne çıktılar. Bazıları avuçlarını açtı, dua etti.
Son bir kez daha bahçede grup ve manzara resimleri çektiler. Aşağıya inerken sokakları, taş evleri ve daha ne varsa önümüzde incelediler. Yolunun dar ve dik olması sebebiyle otobüs giremeyince, yorgunlukta artınca, Çapkınoğlu Evi’ni ziyaret edemedik.
Köy meydanında toplandık. Buraya kadar gelinir de Şakir’in dibek kahvesi içilmez mi? Öyle yaptık. Birkaç basamak ile köy meydanına cepheli verandaya çıktık. Rahat olan sofalara oturduk. Biraz soluklandık.
Kimi asırlık dibek taşında kahve dövdü. Kimileri küçük alışverişler yaptı. Tatlı bir sohbet ile kahvelerimizi yudumladık. Pozlar verildi. Hatıra resimleri çekildi.
Şimdi artık gezinin onlar için, güzel bir anıya dönüştüğünden emindim. Foça’ya dönüş yolunda otobüsün içinde sadece mutluluk hakimdi.
Taşın Altına El Koymak, Herkesin Vazifesi Olmalıdır
O bakımdan tekrar ediyorum. Türkiye’de başlamadan biten pek çok turistik merkez var. Buraların durumu beni hep hüzünlendirir. Aynı hüzünlü sonu Kozbeyli yaşamasın.
Kozbeyli’de turizm daha henüz başlangıç aşamasında olduğu için, dikkat edilecek ve yapılacak çok şey var.
Bu itibarla Kozbeyli umursanmalı ve önemsenmelidir. Mutlak bir biçimde 2020 yaz sezonu için hazırlık yapılmalıdır.
Bu bağlamda Kozbeyli için bir şeyler değil, çok şeyler yapılması gerekmektedir. Bu doğrultuda atılacak her adım, öncelikle Kozbeyli’yi sosyal ve ekonomik yönden kalkındırır.
Hatta Foça ve Yeni Foça’ya da dolaylı olarak fayda sağlar.
Nedeni çok basit. Foça’da ya da Yeni Foça’da 3-5 günden tatil yapmak üzere gelen yerli- yabancı turistler “bugün nereye gidebiliriz, var mı çevrede gidilip görülecek yerler?” diye sorduklarında, böyle durumlarda biz “Kozbeyi’yi öneririz” diye soruyu cevaplarız.
Bu ve benzer pek çok nedenle daha mükemmel bir Kozbeyli için çok çalışmak gereklidir.
Kozbeyli kendi haline bırakılacak bir köy değildir. Başta köy sakinleri olmak üzere, atanmışlar, seçilmişler ve özel sektör temsilcileri yılda bir kere değil, sıkça bir araya gelmelidirler.
Kozbeyli’de turizmin önünü açmak üzere el ele, yürek yüreğe, omuz omuza vererek bir çalışma başlatmaları çok faydalı olur.
Vakit geçirmeden turizmin gelişmesi için başlatılacak bir eylem planının kısa sürede olumlu sonuç vereceğine inanıyorum. Belediye’nin onardığı Çapkınoğlu evi çok önemli tarihi bir mekandır.
Kozbeyli’nin gönüllü sakinlerinden toplanacak tarihi objelerle ya da buluntularla bir müze düzenlenebilir.
Bir önce ki Kaymakamımız Niyazi Ulugölge’nin gayretleriyle restore ettirilen köy meydanındaki tarihi bina, güzel bir yatırım ve kıymetli bir eserdir.
Söz konusu Kültür Evi’nin mülkiyeti şu an Foça Belediye’e aittir. Çevresiyle birlikte Kültür Evi’ne işlevlik kazandırılması çok önemlidir.
Buna benzer onarımlar, kaynak yaratılarak devam ettirilmelidir.
Bunun yanı sıra fazla para harcamadan yapılması gereken işler de var.
Mesela çevre temizliği, çevre düzeni, ağaçlandırma, boyama, otopark düzenlemesi, on yıllardır köy meydanında ulu orta yatan tarihi eserler, taklar, sütunlar, sütun ayakları, bunları “Tarihe Saygı Kapsamında” mutlaka bilgilendirme tabelaları ile herkesin görebileceği şekilde uygun bir yerde, ya da en azından Kültür Evi’nin bahçesinde sergilemek gerekir.
Çapkınoğlu Evi’nde olduğu gibi ve Kültür Evi’nin ve köyün tarihinde önemli yeri olan kuleler ile konaklarının tarihçesini iki dilden yazılarak mekanların okunabilecek uygun bir yerine asılması sağlanabilir.
Bu türden çalışmalar ziyaretçileri bilgilendirir, meraklarını giderir. Yönlendirme tabelaları da çok önemlidir.
Mesela köy meydanından ya da herhangi bir noktadan Çapkınoğlu Evi’ne gitmek köyü bilen için kolay olabilir.
Bilmeyen ise, birkaç kişiye sormadan bulmalıdır. Bu durum yabancı turist için daha zordur.
Bu türden yönlendirme ve bilgilendirme tabelaları sadece faydalı değil, aynı zamanda ihtiyaçtır. Yapılmış olması köye gelen konukların memnuniyetini arttırır.
“Unutmayalım.! Eve misafir geleceği gün, evde tatlı bir telaş başlar, hazırlık yapılır ve ardından misafir beklenir. Turist ise evin değil, köyün misafiridir.”
Sebahattin Karaca
YORUMLAR