Ege'nin zeytin ormanları tehlike altında!
Slow Food, Egeli Üreticileri ve Biyolojik Çeşitliliği Destekleyen Kadim Üretim Havzaları’nı Koruyor...
Tüm dünyada iyi, temiz ve adil gıda için çalışmalar yürüten Slow Food, Ege’nin Kadim Üretim Havzaları’nı korumak için Natürel Sızma Zeytinyağı (E.V.O.) Koruma Grupları’nı kurdu. Koruma Grupları, Slow Food Mahal ve Doga Derneği'nin dört yıl boyunca, Türkiye'de Ege bölgesindeki zeytin ormanlarını ve bu alanların biyolojik çeşitliliğini koruma çalışmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Slow Food Mahal ve Doğa Derneği, bir Kadim Üretim Havzası olan Ege’nin zeytin ormanlarının ve bu bölgedeki zeytinyağı kültürünün özelliklerini ortaya koyan kriterler belirledi. Yapılan araştırmalar ve çalışmalar sonucunda bölgedeki üreticilerin ürettiği Örfene isimli zeytinyağı “presidium” olarak tescillendi.
Presidium Nedir?
Presidium, Slow Food Biyokçeşitlilik Vakfı tarafından küçük üreticileri ve kaliteli doğa dostu üretimleri korumak için geliştirilmiş bir ürün tescil modeli. Bu modelle dünya üzerinde tek bir bölgeye özgü olan ve orada yok olmak üzere olan gıda ürünlerinin korunması hedefleniyor. Günümüzde 500’ün üzerinde presidium olarak tescillenmiş ürün sayesinde Slow Food, 13 binin üzerinde üreticinin ve binlerce canlının yaşamına dokunuyor. Presidiumlar sayesinde üreticileri buluşturan bir ağ kuruluyor, üreticiler ürünleri için yeni pazar fırsatları yakalıyor ve biyolojik çeşitliği koruyan yerel ürünler destekleniyor. Slow Food tarafından presidium olarak tescillenen ve biyolojik çeşitliliği destekleyen zeytin ormanlarında üretilen Örfene Zeytinyağı https://www.yavasdukkan.net/
Kadim Üretim Havzaları hangi alanları kapsıyor?
Doğa Derneği’nin çalışmaları sonucunda, Anadolu’nun ve dünyanın farklı bölgelerinde insanların doğayla uyumlu bir şekilde sürdürdüğü biyolojik çeşitliliği destekleyen yaşam alanları Kadim Üretim Havzaları olarak tanımlanıyor. Örfene Zeytinyağı’nın üretildiği Ege’nin zeytin ormanları, Türkiye’deki Kadim Üretim Havzaları arasında yer alıyor. Bu alanlar bir tarım alanı olmanın yanı sıra bölgedeki canlılar için bir yaşam alanı olma özelliği taşıyor. Ege’nin zeytin ormanları yabani zeytin deliceye aşılanan, bölgeye özgü yerli zeytin ırklarından oluşuyor. Bu alanlarda iklim dostu yağmura dayalı üretim pratikleri uygulanıyor. Aynı zamanda birer mera olan zeytin ormanlarında hayvanlar otluyor. Bu sayede kimyasal gübrelemenin yapılmadığı zeytin ormanlarında, tarım zehirleri kullanılmıyor. Bu özellikleriyle biyolojik çeşitliliği destekleyen yaşam alanları olan Ege’nin zeytin ormanları, bir ekosistem olma özelliğini taşıyor.
Ege’nin zeytin ormanları tehlike altında!
Ege’nin zeytin ormanları da tehlike altında olan doğal alanlar arasında yer alıyor. Sahil kesimi ve iç bölgelerindeki artan kentleşme baskısı, hala geleneksel yöntemlerle devam eden zeytinyağı kültürünü olumsuz etkiliyor. Bunun yanı sıra bölgenin iklimsel ve coğrafi yapısına uygun olmayan ve hastalıklara dirençsiz yabancı zeytin ırklarının bölgeye girmesi, zeytin ormanlarının karşı karşıya olduğu sorunlar arasında yer alıyor. Anadolu’da bereket anlayışıyla devam eden yaşam kültürünün, yerini verimi en üst düzeye çıkarmaya yönelik ürün odaklı tarımsal pratiklere bırakması, Ege’nin zeytin ormanları gibi doğal yaşam alanlarının karşı karşıya olduğu tehditler arasında yer alıyor.
Bu nedenle Slow Food, “Kadim Üretim Havzaları’nı Koru” kampanyasıyla Ege’nin zeytin ormanlarını havza ölçeğinde korumak için Doğa Derneği ve Slow Food Mahal’le birlikte bir dizi çalışmalar ve ortaklıklar başlatmış bulunuyor. Bu çalışmalar kapsamında, Ege’nin zeytin ormanlarındaki biyolojik çeşitliliği destekleyen üretim biçimleri korunurken, Örfene Zeytinyağı presidium olarak dünyaya açılıyor. Yapılan çalışmalar, Ege bölgesinde Menteşe Dağları ve etrafında Kızılgüney, Kızıldağ ve etrafında Orhanlı vadisindeki yaklaşık otuz üreticiyle hayata geçirilmiş durumda. Biyolojik çeşitliliği koruyan kaliteli zeytinyağı üretimini desteklemek, Kadim Üretim Havzaları’nı ve bu bölgedeki zeytinyağı kültürünü yaşatmak amacıyla oluşturulan E.V.O Koruma Grupları’nın, Türkiye'de ve Yunanistan'da aynı özellikleri taşıyan diğer Kadim Üretim Havzaları’nı kapsayacak şekilde genişletilmesi hedefleniyor.
Fotoğraflar: Doğa Derneği Arşivi