En Büyük Piyango 'Mutluluk'

Bedenimizi yeni yıla hazırladık, peki ya ruhumuz? Yeni yılda karamsarlıktan nasıl kurtulabiliriz, piyangoya umut bağlamak doğru mu? Neden mutlu olamıyoruz? Tüm bu soruların yanıtını Bahçeşehir Üniversite Hastanesi Medical Park Göztepe’den Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Selma Bozkurt Zincir verdi.

En Büyük Piyango 'Mutluluk'
28 Aralık 2018 - 22:48

Yeni bir yıl, herkes için yeni umutlar demek. Umut insanı hayata bağlayan en önemli etkenlerden biri. Bu anlamda bakıldığında yeni yılda çeşitli beklentilerimizin, hayallerimizin gerçekleşmesini ummak, umut etmek gayet doğal ve sağlıklı. Fakat hayatın akışı içinde, ‘yılbaşı da olsa’ tek bir gecede yaşamımızdaki her şeyin değişip dönüşmesi, hayallerimizin gerçekleşmesi, yaşamımızın tümüyle iyileşmesi ancak masallarda ve filmlerde mümkün. Ertesi gün, 1 Ocak 2019’da piyango vurmadıysa, büyük bir hayal kırıklığı yaşamamak için kişisel beklentilerimizi gerçekleştirmek adına somut hedefler belirlemeli ve küçük de olsa her gün istikrarlı adımlar atmalıyız.

PARAYLA SAADET OLMAYABİLİR

Tüm parasını piyango biletine yatıranlar, bir gecede zengin olup hayatının değişeceğine ve mutluluğu yakalayabileceğine inanan kişiler… Bu kişiler genellikle çalışıp emek harcayarak, iyi ilişkiler kurarak kendi sosyal çevrelerinde mutlu olamayacaklarını düşünen insanlar. Şöhret, zenginlik, para ile alınabilecek şeylerle mutluluğu eşdeğer görmek, en büyük yanılgı. Evet, parayla eğlencenin çeşidini artırabilirsiniz, ama mutluluğu satın alamazsınız. İnsanoğlu, etrafında her koşulda güvenebileceği dostları, yakınları olduğunda ve samimi ilişkiler kurabildiğinde, hayata dair acı-tatlı ne varsa değer verdiği diğer kişilerle paylaşabildiğinde mutlu olan bir varlık. Mutluluğu dışarıdan gelecek bir ödül gibi düşünmemek lazım. Mutlu olmayı istemek, emek harcamak ve etrafımızdaki insanlara değer vermekle başlayabiliriz.

SANAL DÜNYAYI BIRAKIP GERÇEĞE DÖNÜN

İnternetin hayatımıza girmesiyle giderek artan bilgiye ulaşım hızı ve gücü, bizleri insan doğasına aykırı şekilde bir haz-hız ve tüketim çılgınlığına sürükledi. İnsanlarda tüketim çılgınlığının oluşmasında hiç kuşkusuz sosyal medya büyük rol oynuyor. Gözler önüne serilen lüks yaşam tarzları, genel topluma haz odaklı ve emek vermeden hızla her şeye erişme, sahip olma ve tüketmeyi empoze ediyor, adeta normalleştiriyor. Bunun sonucunda insanlar küçük şeylerden mutlu olmayı unutuyor ve parayla satın alınamayan değerlere kıymet vermiyor. Günümüzde birçok insan, özellikle de genç yetişkinler, bağ kurma ihtiyacını görmezden gelerek ihmal ediyor. Sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olmasına rağmen bunun peşine düşmüyor, fakat bunun yerine mutlu olabilmek için kendini yemek yemeye, aşırı çalışmaya, internete (sosyal medyaya), yüzeysel ilişkilere veriyor. Hissizlik, cansızlık halini telafi etmeye çalışıyor. Yeni yılda herkese, sosyal medyaya ayıracakları vakti kendi çevrelerindeki arkadaşlarına ve ailelerine ayırmalarını, yüz yüze iletişimin olduğu gerçek paylaşımlarda bulunmalarını öneririm.

AŞK ACISI ÇEKENLER NE YAPSIN?

Sağlıklı bir ilişki kendiliğinden bir yolunu bulur ve gelişir, bir tarafın zorlaması veya aşırı fedakârlığıyla başlayan ilişkiler acı bir şekilde bitmeye mahkûmdur. Biten bir ilişkinin ardından bir süre yasa benzer bir dönem yaşanması doğal kabul edilebilir. Kabullenmek ve yaşamaya devam etmek yeni ilişkileri de getirecektir. Doğru insanı bulmak için öncelikle ‘kendimiz doğru insan mıyız’ diye sormalı ve bunun uğraşı içinde olmalıyız. Zamanımızı, enerjimizi ve dikkatimizi bizi dinleyen, her halimize değer veren, daha iyi bir insana dönüşmemiz için destek olan ve varlığını her daim yanımızda hissettiğimiz, güvenilir kişiler için harcamalıyız. Sözlere değil, gösterilen tutum ve davranışlara itibar etmeliyiz. İlgi göstermek adına tüm zamanımızı aşık olduğumuz kişiyle geçirip ilişkiyi kısırlaştırmamalıyız.

15 DAKİKA İÇ DÜNYANIZLA BAŞ BAŞA KALIN

Ruh ve beden sağlığı birbirine bağlıdır. Öncelikle fiziksel sağlığınıza, uykunuza ve beslenmenize özen gösterin. Düzenli egzersiz yapın (örneğin haftada 3 kez 45’er dakika orta tempoda yürüyüş gibi), her gün kendi iç dünyanızla baş başa kalacağınız 10-15 dakika sessiz kalma düşünme zamanı ayırın. Geçmiş ve gelecek yaşantınız arasında denge kurun, kendi sınırlarınızı tanıyın, hobilerinize ve sosyal ilişkilerinize vakit ayırın, engelleri kabul edin, öfke kontrolünüzü sağlamayı öğrenin, affedici olun, öğrenmeye devam edin.

YORUMLAR

  • 0 Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Av. Olgu Altuğ'dan Bergama Esnaf Çarşısı İçin Yargı Kararı Değerlendirmesi
Av. Olgu Altuğ'dan Bergama Esnaf Çarşısı İçin Yargı Kararı...
Bergama Ziraat Odası Başkanı: "2024 Tarım İçin Kara Bir Yıl Oldu"
Bergama Ziraat Odası Başkanı: "2024 Tarım İçin Kara Bir Yıl...