En tutucu kuşak, 2000 sonrası doğan Z kuşağı
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Deniz’in sosyal medya kuşaklarına yönelik hazırladıkları ‘Farklılıkları Kabul Ölçeği’ (FKÖ) ile yürüttükleri araştırma ilginç sonuçları ile dikkat çekti. 516 kişinin katıldığı araştırmada farklılıkları kabul etmekte en zorlanan kuşak 2000’li yıllardan sonra doğan Z kuşağı oldu.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Deniz tarafından sosyal medya kuşaklarına yönelik olarak hazırlanan Farklılıkları Kabul Ölçeği (FKÖ) ile yapılan yeni bir araştırma kuşaklar arasındaki farkı ortaya koydu.
Çalışmaya ilişkin bilgi veren Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Farklılıkları Kabul Ölçeği, kişinin farklı dini/etnik aidiyet sahibi, farklı dış görünüş ve düşüncelerde ve yaşam değerlerine sahip kişileri iş, aile ortamı gibi ortamlarda kabulünü ve bu gruplara ilişkin önyargılarını içermektedir. Böylece FKÖ kendi içinde üç ayrı alt ölçekten oluşmaktadır. ‘Farklı Dini/Etnik Yapıları Kabul’, ‘Farklı Dış Görünüşleri Kabul’ ve ‘Farklı Düşünceleri/Değerleri Kabul’ isimlerindeki alt ölçeklerin her biri kendine özgü maddeler ile ilgili boyuta dair farklılıklara kabul seviyesini belirlemektedir” dedi.
Toleransı en düşük Z kuşağı
Kuşaklara uyguladıkları FKÖ araştırması ile birtakım sonuçlara ulaşıldığını belirten Ünal, “Kuşakların farklılıkları kabul seviyeleri incelendiğinde, farklı dini/etnik yapıları kabul toleransı en düşük kuşak Z bulundu. Hatta Z kuşağının X ve Y kuşakları haricinde 1946-1964 yılları arasında doğan Baby Boomer kuşağından bile anlamlı düzeyde farklılıkları kabul seviyesi düşük çıktı. “Farklı dini inançtan arkadaşlarımın olması beni rahatsız eder”, “Farklı dini inançtan olan insanların yer aldığı ortak çalışma gruplarına katılabilirim” ve “Farklı etnik gruplara ait kişilerle dostluk kurmam” maddelerinin yer aldığı alt ölçeğin uygulandığı Z kuşağının farklı dini/etnik gruplara tahammülünün zayıf olduğu sonucuna varıldı” dedi.
Y kuşağı daha toleranslı
Diğer alt ölçekler incelendiğinde, farklı dış görünüşleri kabul boyutunda Y kuşağının kabul düzeyinin yüksek bulunduğunu kaydeden Aylin Tutgun Ünal, “Y kuşağının, Z ve Baby Boomer kuşaklarından anlamlı düzeyde farklılaşarak farklı dış görünüşlere yüksek tolerans gösterdiği ortaya çıktı. Alt ölçek maddeleri incelendiğinde ‘Burnuna, kaşına, diline takı (piercing) takan birini kültürel olarak kaybolmuş kabul ederim’, ‘Vücudunun çeşitli yerlerine hızma/piercing takmış birine acırım’ ve ‘İşveren olsam vücudunun her tarafında dövmeler olan birini tercih etmem’ maddelerinin yer aldığı görülüyor. Buna göre, farklılıkları kabul seviyesinin yüksek bulunduğu Y kuşağının özellikle diğer kuşakların toleranssızlığına karşın farklı dış görüntüdeki kişilere daha sahiplenici tavır geliştirdiği ortaya çıktı. Alt ölçekten alınan puanlar incelendiğinde farklı dış görünüşleri kabul seviyesi en düşük olan kuşak Z bulundu. İkinci sırada kabul seviyesinin düşük bulunduğu kuşak ise Baby Boomer kuşağı oldu” dedi.
Aylin Tutgun Ünal, farklılıkları kabul ölçeğinin tamamında, Z kuşağının X ve Y’ye göre anlamlı derecede farklılıkları kabul seviyesi düşük bulunurken; Baby Boomer kuşağı ile daha yakın görüşte olduklarının ortaya çıktığını söyledi. Ünal, “Böylece X ve Y kuşağının daha hoşgörülü ve anlayışlı olduğu, Z kuşağının ise farklılıklara karşı daha tutucu olduğu sonucuna varıldı” dedi.
Kadınlarda kabul seviyesi yüksek
Cinsiyete yönelik yapılan incelemede farklılıkları kabul seviyesinin kadınlarda yüksek bulunduğunu kaydeden Ünal, “Alt ölçek ve ölçeğin tamamında yapılan incelemeler sonucunda, kadınların erkeklere göre farklılıklar konusunda daha anlayışlı olduğu ortaya çıktı. Erkekler, farklılıklar konusunda daha tutucu bulundu. Söz konusu farklılıklar farklı dini/etnik yapılar, farklı dış görünüşler ve farklı görüşler olarak sıralandığında tablo pek çok konuya gönderme yapıyor. Örneğin farklı görüş ve düşüncelere toleransının düşük olması durumu erkeklerin aile içi şiddet eğilimini arttırabilir mi? Veya farklı dini/etnik yapıları kabul seviyesi düşük olan bir kişinin çevresinde söz konusu farklılıkta birileri olduğunda toplumsal şiddeti etkiler mi? Sorularının cevabı için FKÖ ile daha geniş çapta ve derinlemesine araştırmalar yapılabilir” dedi.
Farklılıkları kabul konusunda sosyal medyanın rolü
Araştırmada kuşakların sosyal medya kuşakları olarak adlandırılması zaten sosyal medyanın bu konudaki önemini ortaya koyuyor. Araştırmada da günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça kuşakların farklılıkları kabul seviyesinin arttığı sonucuna ulaşıldı. Özellikle günde 4 saat ve üzeri sosyal medya kullananların farklı dış görünüşleri kabul seviyesi yüksek bulundu. Ayrıca sosyal medya kullanım zamanı da farklılıkları kabul seviyesinde belirleyici bulundu. Daha uzun yıldır sosyal medya kullananların farklı dini/etnik yapıları kabul, farklı dış görünüşleri kabul ve farklı düşünceleri/değerleri kabul seviyelerinin daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Prof. Dr. Levent Deniz ise kuşaklara yönelik olarak başladıkları çalışmalarda ulaşabilecekleri tüm kuşaklara ait değer ve davranışları bir potada eritebilecekleri, bir araya toplayabilecekleri bir ölçek oluşturmak amacıyla yola çıktıklarını belirterek şunları söyledi:
“Ancak hem sosyal medya kullanımına yönelik davranışların hem iş hayatı, aile hayatı, arkadaşlık ilişkileri ile ilişkili değerlerin yaptığımız geliştirme çalışmaları sonucunda tek bir ölçek olarak ortaya çıkması mümkün olmadı. Ancak çalışmalarımızı sürdürdükçe elimizdeki madde havuzundan farklı yapılardaki maddeleri sınıflayarak yaptığımız ölçek geliştirme çalışmaları sonucunda, üç bağımsız ölçeği ortaya çıkarmayı başardık. Bu ölçekleri Sosyal Medya Kullanımı Ölçeği, Çalışma Hayatı Ölçeği ve Farklılıkları Kabul Ölçeği olarak adlandırdık. Her bir ölçeğin alt ölçeklerinin olması da ortaya çıkan bu yapıları daha farklı bileşenlerle ele almamızı sağladı. Örneğin, Sosyal Medya Kullanımı Ölçeğinde, Süreklilik ve Yetkinlik; Çalışma Hayatı Ölçeğinde, İşe Önem Verme ve Kurallara Uyma; Farklılıkları Kabul Ölçeğinde ise Farklı Dini/Etnik Yapıları Kabul, Farklı Dış Görünüşleri Kabul ve Farklı Düşünceleri/Değerleri Kabul benzeri bileşenler ölçeklere zengin ve çok boyutlu bir yapı sağlamıştır. Ortaya çıkan bu bağımsız üç ölçek aslında içinde yaşadığımız sosyal medya çağında özellikle genç kuşakları (Y, Z kuşakları gibi), daha önceki kuşaklara (baby boomers, X kuşakları gibi) göre sahip oldukları iddia edilen yeni ve farklı davranış ve değerler kapsamında değerlendirebilmek açısından yararlı olacaktır.”
Farklılıkları Kabul Ölçeği
Ölçekte 1.,2.,3. Maddeler farklı dini/etnik yapıları kabul; 4.,5.,6. maddeler farklı dış görünüşleri kabul; 7.,8.,9. Maddeler de farklı düşünceleri/değerleri kabul boyutunu ölçüyor. Her bir maddeye 1’den 5’e kadar değer verilmesi isteniyor. Ölçeğin toplamından en az 9, en fazla da 45 puan alınabiliyor. Yüksek puan, farklılıkları kabul seviyesinin yüksek olduğunu gösteriyor.
(1: Bana hiç uygun değil, 2: Bana az uygun, 3: Bana orta seviyede uygun, 4: Bana çok uygun, 5: Bana tamamen uygun)
NOT: Ölçekte 2. madde dışındaki tüm maddeler tersten puanlanıyor.
1.Farklı dini inançtan arkadaşlarımın olması beni rahatsız eder.
2.Farklı dini inançtan olan insanların yer aldığı ortak çalışma gruplarına katılabilirim.
3.Farklı etnik gruplara ait kişilerle dostluk kurmam.
4.Burnuna, kaşına, diline takı (piercing) takan birini kültürel olarak kaybolmuş kabul ederim.
5.Vücudunun çeşitli yerlerine hızma/piercing takmış birine acırım.
6.İşveren olsam vücudunun her tarafında dövmeler olan birini tercih etmem.
7.Sosyal medyada aykırı görüşe sahip olanlarla bağlantımı keserim.
8.Aykırı değer tercihleri olan kişileri aile çevremde görmek istemem.
9.Aykırı yaşam tarzı olan biriyle arkadaşlık etmek beni rahatsız eder.