Evde olmak sürekli sosyal medyada olmak anlamına gelmemeli

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, endişenin yayılım alanının geniş olduğu kadar, huzurun da yayılım alanının geniş olduğunu vurgulayarak Koronavirüs salgınıyla ilgili kaygı duyanların bu duygularını nasıl yöneteceklerine dikkat çekti.

Evde olmak sürekli sosyal medyada olmak anlamına gelmemeli
19 Mart 2020 - 21:08

Evde kalmak, eksiklerimizi tamamlamak için mükemmel fırsat!

2020 yılının ilk günlerinden bu yana stresli zamanlar geçirirken, Koronavirüs salgını ile birlikte endişe ve korku duyguları daha da arttı. Şimdilerde evde geçirilen süre artarken uzmanlar bunun fırsata dönüştürülebileceğine dikkat çekiyor. Evde oturmanın, kendisiyle ve evdeki yakınlarıyla etkileşimde olmayı bilen için depresyona neden olmayacağına vurgu yapan Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, “Evde oturmak sürekli sosyal medya içinde olmak anlamına gelmemeli. Bu aile bireyleri ya da beraber oturduğu kişilerle sağlıklı iletişim kurulması için bir fırsat. Öncelikle şimdiye kadar eksik yaptığımız ne olabilir diye düşünmekte fayda var. Onları tamamlamak için mükemmel bir fırsat.” İfadelerini kullandı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, endişenin yayılım alanının geniş olduğu kadar, huzurun da yayılım alanının geniş olduğunu vurgulayarak Koronavirüs salgınıyla ilgili kaygı duyanların bu duygularını nasıl yöneteceklerine dikkat çekti.

Tecrübeler değerlendirilip önlem alınmalı

“Kaygılı insan özellikle en olumsuz olanı seçer, sanki cımbızla yakalar gibi bulur ve çoğaltır” diyen Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, “Bu nedenle doğru ve dozunda bilgi önemlidir. Bilgide doz kaçtıkça kurmalar, abartmalar kendiliğinden ortaya çıkarlar. Zihinsel kurmaların artmaması için güven duyduğumuz bilgi otoritesine gerçekten inanmalıyız. Her şey inançla başlar, güvenle yürür. Görünen tabloda, Koronavirüs’te vaka sayısı arttıkça zihinsel kurgular da aynı oranda çoğalıyor. Öncelikle farkına varmamız gereken şey; ortaya çıkan her vakanın mutlaka bir kayıp anlamına gelmediğini bilmektir. Çeşitli ülkelerin yaptıkları bizlere tecrübe olduğundan, tecrübeler değerlendirilip tedbirler anlatıldığı için aslında millet olarak daha şanslıyız. Bu bir virüsle savaş ise bizler Türk milleti olarak savaşlarda kırılmaz bir birlik olup, mucizeleri yaşayan ve yaşatan insanların torunlarıyız. Birlik; bir hareket, bir düşüncede olmak ve öyle hareket etmek demektir. Doğruda birlik huzuru ve mutluluğu getirir. Öyleyse ne yapacağımızı bilenleriz” dedi.

En mutsuz zamanlarda mutluluk elde edilebilir

Uzman Psikolog Yıldız Burkovik; “En mutsuz olunan zamanlarda bize mutluluk verene bakıp mutluluğun ne olduğu aklımızdan çıkmışsa onu hatırlamalıyız. Mutluluk her bireye göre farklıdır. Kimine göre açan bir çiçeği görmek, toprakla ilgilenmek. Kimine bir bebeğin gülümsemesi parmağınızı tutması; bazen kedi, köpek gibi evcil hayvanlarla birlikte olmak ve sevdiğimiz hayvanları beslemek; kimine göre sevdiklerimizin gözlerine bakabilmek, geçmişten hoş bir anı ve birçok başka şeyler. Ayrıca “keşke” demeyi bıraktığımız zaman, keşkelerin yerine yapmamız gerekenleri yapmış olduğumuzda mutluluk yanı başımızdadır” diye konuştu.

Evde olmak sürekli sosyal medyada olmak anlamına gelmemeli

Sürekli evde oturmanın, kendisiyle ve evdeki yakınlarıyla etkileşimde olmayı bilen için depresyona neden olmayacağını vurgulayan Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, şunları söyledi: “Evde oturmak sürekli sosyal medya içinde olmak anlamına gelmemeli. Bu aile bireyleri ya da beraber oturduğu kişilerle sağlıklı iletişim kurulması için bir fırsattır. Öncelikle şimdiye kadar eksik yaptığımız ne olabilir diye düşünmekte fayda var. Onları tamamlamak için mükemmel bir fırsat. Hayatın gailesi içinde birçok şeyle uğraşırken birbirimize zaman bulamıyoruz ve yakınken uzaklaşıyoruz. Bu zamanlar bunları düzenleyebilmek ve belki de bozulan dengeyi yeniden kurabilmek için mükemmel olabilir. Her zaman başkalarından söylemesini beklediğiniz, ama kendinizin de onlara söyleyemediğiniz olumlu duygularınızı söyleyin. Neden söylemiyorlar ben bunu hak etmiyor muyum derken aslında biz hiç söylememiş hatta söylenmesine fırsat dahi vermemiş olabiliriz. Kendimizin yapmadığını başkasından beklemek ne kadar doğru olabilir? Ama her zaman karşımızdakinden de beklemeden biz başlatabilirsek karşıdakinin kilidini açmış oluruz. Birbirimize bu açıdan fırsatlar tanıyalım.”

Çocuğun yaşına özgü bilgiler verilmeli

Çocukların esasen anne babasının dediklerini kabul ettiğini belirten Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, “Yapılması gereken endişeli anne baba olmayıp, kendinden emin anne babayı çocuğa göstermektir. İzlediğimiz yayınlara dikkat etmeliyiz. Çünkü bizim anladığımız ile çocuğun anladığı aynı değildir. O yüzden kimi zaman bir decoder (şifre çözücü) olmalıyız çocuk için. Çocuk sadece “ölüm var” cümlesini alıp büyük bir kaygıya kapılabilir oysaki söylenen ”şunlar şunlar konusunda tedbirli olunmazsa, hijyene dikkat edilmezse ölüme yaklaşılır” şeklinde uzun bir cümledir. O yüzden anne baba mutlaka karşılıklı oturup yeterli bilgi vermelidir. Gereğinden çok bilgi vermeye kalkışmak doğru değildir” dedi.

Çocuklara farklı ilgi alanı oluşturun!

Çocukların çabuk sıkıldığını bu nedenle birçok şey ile ilgilerinin devam etmesinin sağlanması gerektiğine değinen Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, “Yeri geldiğinde ailece oynanan oyunlar, birlikte izlenen filmler, eskiden büyüklerin bildiği şimdiki çocukların hiçbirinin bilmediği oyunlar var onlar çıkartılabilir. Evde hep beraber misket oynanabilir ya da halının kenarından gazoz kapağını tık tık atarak oynadığımız oyunlardan. Üç taş, beş taş birçok eskiye ait oyunlar çocukların ilgisini çekebilir. Durmadan virüs hakkında bilgi aramaktansa eski oyunlar hakkında bilgi arayıp ailece güzel unutulmayan zamanlar geçirilebilir” dedi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İzmir Milletvekili Ösen'den Ticaret Bakanlığı'nın Bütçesine Eleştiri
İzmir Milletvekili Ösen'den Ticaret Bakanlığı'nın Bütçesine...
Tarihi Kentler Birliği Toplantısı: 800 Katılımcı Marmaris'te Bir Araya Gelecek
Tarihi Kentler Birliği Toplantısı: 800 Katılımcı Marmaris'te...