FOÇA’NIN DEDELERİ
Alevilik’te Dede, Ehli Beyt soyundan gelen Şerif ve Seyyidlere, içtimai ve dinî liderlere, yani önderlere verilen addır. (Hz. Hasan neslinden gelenlere Şerif, Hz. Hüseyin soyundan gelenlere Seyyid adı verilmiştir.) Dede’ler; cemaat içi iletişimi sağlar, onları birbirinden haberdar eder, aralarındaki sorunlara çözümler de getirirler. Günümüzde de "dede" olacak kişinin, dede soyundan gelmesi gerekmektedir.Sünnî halk arasında da dede inancı vardır. Sağlığında gösterdiği kerametlerle insanlara faydalı olmuş ve bu sayede de “ermiş” ya da “eren” olarak kabul görmüş kişilere halk arasında dede denilir.
Dedelerin ölümlerinden sonra da insanlara yardımcı ve yararlı olacaklarına inanıldığından "yatır" diye bilinen kabirleri ziyaret edilerek buralarda mumlar yakılır, çaputlar bağlanır, dua edilir ve dilekte bulunulur. Adak adanır. Dilekleri yerine geldiğinde mezar tekrar ziyaret edilir. Dualar okunur adak yerine getirilir.
Dedelerin, mezarlarını bozan ya da buralarda uygunsuz işler yapanları cezalandırdıklarına da inanılır. Bu türden inançların İslam’da yeri olmamasına ve âlimlerin şiddetle karşı çıkmalarına rağmen halk arasında hala kabul gördüğü izlenmektedir.
Genel olarak Anadolu’da yaygın olduğu bilinen bu türden inançlar, Foça’da da vardır ve önemli bir yere sahiptir. Bunların bazılarını ziyaret etmek hala mümkün iken bazıları askeri yasak bölge içinde kalmış ya da imar planlaması yapılırken, önemsenmediğinden, üzerine binalar inşa edilmiştir.
Foça halkı arasında bilinen ve dilden dile dolaşan hikayelerine göre Foça’da var olduğu bilinen dedeler şunlardır:
ÇANDEDE
Kunduracı iki kardeşin yolu günün birinde Foça’ya düşer. Şehrin içinde bir müddet kunduracılık yaptıktan sonra, bilinmeyen nedenlerle Foça tepelerinden birine çıkıp orada yaşamaya başlarlar. Ekip biçmenin, hayvancılık yapmanın yanı sıra bildikleri iş olan kunduracılığa da devam ederler. Haftada bir gün yanlarında eşek ile şehre iner, sokakları dolaşır kentin sakinlerinin kunduralarını toplar, tamirden sonra sahiplerine teslim ettikleri sırada kimilerinden para, kimilerinde de yiyecek, giyecek alarak yaşamlarını sürdürürler. Bu arada da yetiştirdikleri sebzelerden meyvelerden ellerinden geldiğince kimsesizlerle paylaşmayı ihmal etmezler. Kardeşlerden biri hayata veda ettiğinde, diğeri yaşadığı tepedeki sessizliğe dayanamadığından, eşeğin boynuna çan bağlar. Şehre indiğinde boynunda çan takılı eşeğiyle sokakları dolaşarak işini devam ettirir. İşini seven aynı zamanda halk tarafından çok sevilen dedenin uzun bir süre şehre inmediğini fark eden birkaç esnaf atlarına binerek tepeye çıktıklarında dedeyi yatağında cansız bulurlar. Dualar eşliğinde evinin orta yerinde kazdıkları mezara gömerler. Boynunda çan takılı eşeği de alarak şehre indikleri sırada dönüp tepeye bakarlar ve tepeye “Çan Dede Tepesi” ismini verirler.
Çan Dede Yatırı,1990’ların ortalarına kadar halk tarafından ziyaret edilir, mum yakılır, dilekte bulunulur adaklar adanırdı. Şu sıralar yatır, Koruma Kurulu tarafından sit alanı ilan edilip etrafı tel örgü ile çevrildiği için ziyaretler azalmıştır.
SÜT DEDE
Süt Dedenin yatırı Yel değirmenleri ile Sanayi sitesinin arasındaki bölgededir. Eski bir kilis kalıntısının temel taşlarının yanı başında ve çam ağaçlarının arasındadır. Yatırın yanında ise sertlik derecesi sıfır olan içimi güzel doğal memba suyu bulunmaktaydı. Halk, eskilerde membaından akan bu suyun şifalı olduğuna inanırdı. Sütü gelmeyen yeni anneler bu memba suyundan içerler, dileklerini dilerkende göğüslerini aynı su ile yıkarlardı. Rivayete göre, bunları yapan annelerin göğüslerinden süt gelirdi. Bu nedenle buradaki yatıra Süt Dede denilmiştir.
SOĞAN DEDE
Soğan Dede ya da Soğancı Dede, Beşkapıların yanında kalenin içinde yer alır. Yeri bilinen mezar daha sonra beton çerçeve ile koruma altına alınarak muhafaza edilmiştir. Soğanla ilgili kerametler gösterdiği için Soğancı Dede lakabı verilmiştir. Halen de Soğan Dede olarak anılmaya devam edilir.
Soğan kullanarak bazı hastalıkları tedavi ettiği söylenir. Bu iş için ücret almadığından insanlar onu çok severlerdi. Dileği yerine gelen kişiler mezara kuru soğan koyarlardı. Adaklar nedeniyle mezarın üstünde ve etrafında mütemadiyen taze soğan olurdu.
Foçalılar; varlığı 1851 yılından beri bilinen Soğan Dedeye; “Kimi soğanda bulur, kimi somunda" diyerek dua ederlerdi.
NİYAZİ DEDE
Büyükdeniz’de Cumhuriyet Meydanına cepheli bir arsa içinde Niyazi Dede’ye ait olan yatır, binanın inşaatı sırasında bugün nerede olduğu bilinmeyen bir yere taşındı. Varlığı 1564 yılından beri bilinmekteydi. Yatır yerindeyken insanlar, “günahlarının affedilmesi ve dileklerinin kabulü için dua(niyaz) ederlerdi.
ÇIPLAK DEDE
Çıplak Dede, Atatürk Mahallesi Akkayalar mevkiinde olup, tarihi 1480’lere uzanmaktadır. Yaşamı boyunca fukaralık çektiği için Çıplak Dede bazen de Makarna Dede olarak anılmıştır. Mezarı çukur içinde kalmış olan dedeyi hastalığı için şifa arayan, darlık içinde yaşayan, sıkıntısı bulunan, yuva kurmak isteyenler ziyaret ederlerdi. Mezarın yanı başındaki ağaca bez bağlarlar, dileklerini söyledikleri sırada makarna adarlardı. Dileklerine kavuşanlar; makarna yapar, dedenin mezarına bir kepçe bırakır, yakınlarında ailecek ve coşku içinde gün boyu piknik yaparlardı.
HOROZ DEDE
Anadolu’da horoz uçurarak keramet de bulunan çok sayıda Horoz Dede’ye inanılır. Bunlardan bir tanesi de Foça’dadır. Varlığı 1905‘den beri bilinmektedir. O da Çıplak Dede gibi Akkayalar mevkiindedir.
Dilekte bulunanlar Dede’ye horoz adarlar, dilekleri yerine geldiğinde soluğu mezarın başında alırlar, dualar ederlerdi. Yanında getirdikleri adak horozu keser fakirlere dağıtırlardı.
ERMİŞ ALİ HAYDAR
Bazı sözlü kaynaklar; Foça‘da yeri bilinmeyen Ali Haydar adlı bir ermişin varlığından da bahseder. Somut bir veriye dayanmamakla beraber; Ali Haydar’ın, 1786-1787 yıllarında Horasan’dan geldiği, “Haydari Tarikatı” mensuplarından Şeyh Abdülhüzzam Efendi olduğu konuşulur.
Sebahattin Karaca
Foça - 22 Mart 2023
Soğan Dede Yatırı
Çandede Türbesi
Çıplak Dede
Süt Dede
Kaynaklar:
Belediye Eski Başkanı Süleyman Ege
İclal Bonneval Koçdar
Arkeolog Esin Aksoy
Foça Guide Dergisi (RK Stüdyo Ajansı)
Yakup Çetindağ
YORUMLAR