Foça'nın Dış Kalesi ve Godot'yu Beklemek
Hasan Eser yazdı: Foça'nın Dış Kalesi ve Godot'yu Beklemek (26. 04. 2016)
26 Nisan 2016 - 10:59
Geçenlerde sevgili Tuncay Kır da sosyal medya hesabında gündeme getirdi ki öncelikle analize muhtaç bir konuya temas ettiği için kendisine teşekkür ediyorum.
Lafı fazla eveleyip gevelemeden konuya girmek gerekirse; 1698 yılında yapıldığı bilinen Foça’nın ‘Dış Kalesi’nden ne yazık ki geriye pek bir şey kalmadı.
Foça’nın güney batısındaki 'Kale Burnu'nda yer alan tarihi kale, bilindiği üzere askeri bölge sınırları içinde bulunuyor.
Malumunuz halk arasında, "Askeriyenin olduğu yer korunur" diye yaygın bir kanı vardır. Özellikle de yeşili koruma noktasında bu kanıya destek vermemek haksızlık olur.
Ancak 35-40 yıl öncesine ait görsellerde net bir kale görüntüsü veren ‘Dış Kale’yi yine o eski fotoğraflardan yola çıkarak günümüzdeki durumuyla karşılaştırdığımızda; artık yok olmaya yüz tuttuğunu görüyor olmamız da düşündürücü değil midir?
Foça’ya ait tarihi değerlerin en özgün kayıplarından biri olan ve zamana tanıklık eden tarihi ‘Dış Kale’ unutuldu mu? Veyahut gözden mi çıkarıldı?
Dışta kalan Dış Kale’nin en büyük talihsizliği askeri bölge içinde kalmış olması mı?
Tel örgünün dışında hiç kimsenin gözünün yaşına bile bakmadan uygulanan SİT kanunları tel örgünün içine neden sirayet edemiyor?
Bu arada dikkatinizi çekerim ki; Foça’nın karakteristik mimari yapısına göre sivil binalar zemin + 2 kattan müteşekkilken, nasıl oluyor da askeriye 3 bin yıllık tarihi olan antik bir kente gökdelen gibi binalar dikebiliyor? diye sormuyorum!
Zira bu soruyu sorması gerekenler, ihtiyaç sahibi insanları konut sahibi yapmak amacıyla faaliyet gösteren TOKİ’ye karşı çıkanlardır. Yani, “Devlet eliyle şehirlerimiz betonlaştırılıyor” diyerek, Hükümet’in 10 yıldır başarıyla süregelen TOKİ projesini her daim acımazsızca eleştiren ve buna karşı çıkan elitist kesimdir.
Bu noktada amacım kimseyi yermek değil, sadece anlamak istiyorum.
Foça’nın tarihten günümüze ulaşan az sayıdaki değerlerini koruyamazsak ya da yok olmasına seyirci kalırsak, insanlara verdiği zararın yanı sıra antik kentleri de tahrip eden o lanet olası örgütlere mensup canilerden ne farkımız kalır ki?
Foça’nın bazı şovenist yerel siyasetçileri gibi konuyu getirip Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’a bağlayacağıma inanıyorsanız, yanılıyorsunuz!
Çünkü Gökhan Demirağ’ın, 2014 yerel seçimleri öncesinde Foça adına vaat ettiği tek bir projesi yok.
Demokrasi Meydanı’nda yaptığı son konuşmaya ben de şahidim.
Kendisinin bu konuşmada vurgu yaptığı tek bir konu var.
Şöyle demişti Başkan Demirağ: “Vatan elden gidiyor, vatanı kurtarmak istiyorsanız bana oy verin!”
Bu çağrıya kulak veren seçmenler de, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” düşüncesiyle oylarını Demirağ’a vererek güya vatanı kurtarmış oldular.
Allah muhafaza aksi halde; aziz Foça’nın belediyesi zapt edilmiş, kozmik oda niteliğinde olan şirketin içine girilmiş, yine belediyede çalışıyormuş gibi yaparak maaş alan kadrolar dağıtılmış ve kentin her bir köşesindeki masa işgallerine son verilmiş olabilirdi.
Neyse ki her dönem rol icabı belediye başkan adayı olan ve böylelikle CHP'nin ekmeğine yağ süren abi, vatanı muhafaza eden Gökhan Demirağ’ın yardımına bir kez daha yetişti.
Hay Allah ne anlatıyorduk nerelere geldik değil mi? Geyik muhabbeti bir yana, ben demokrasiye olan inancım gereği sandıktan çıkan sonuca saygı duyarım.
Yukarıda bahsettiğim ‘Dış Kale’ tespiti Foça’nın kanayan yaralarından sadece biridir. Amiyane tabirle devede kulaktır.
Fakat yinelemek isterim ki tıpkı geçmişte “Ben seçilirsem hiçbir şey yapmam” vaadiyle Foça Belediye Başkanı olan Ali İlcan gibi, hiçbir vaatte bulunmamasına rağmen iş başına getirilen Gökhan Demirağ’dan bu konularda yardım beklemek anlamsız olur.
Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile veliahttı Gökhan Demirağ’dan iş yapmalarını beklemenin GODOT’yu beklemekten farksız olduğu düşüncesiyle buradan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a sesleniyorum.
Foça’da askeri sınırları içinde kalan ‘Dış Kale’nin tek kurtuluşu Devlet’in elindedir.
Devlet istedikten sonra Genel Kurmay Başkanlığıyla iş birliği yaparak, bu kültürel mirasımızı yeniden ayağa kaldırabilir.
Bilindiği üzere askeriye bünyesine dâhil ettiği insanları vasıflarına göre değerlendiren bir yapıdır.
Mutlaka sayısız meslek grubuna ait birçok insan gibi arkeologlar, restoratörler ve tarihçiler de vatani görevlerini yapmaktadırlar.
Öte yandan olası bir restorasyon sürecinde çalıştırılacak nitelikli askerler bulmak da zor olmasa gerek orduda…
Nihayetinde restore edilecek olan yapı emsalsiz bir saray değil, Foça taşından yapılma bir savunma kalesi… Yani işin taşeron kısmında öyle olağanüstü niteliklere sahip eğil insanlara da gerek yok!
Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekli desteği verdikten sonra, ben, Genel Kurmay Başkanlığımızın ‘Foça’nın Dış Kalesi’ni yeniden ayağa kaldırma noktasında gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum.
“Hadi canım sende hiç öyle şey olur mu?” diyenlere de; Foça’nın bir başka tarihi değeri olan ‘Beşkapılar Kalesi’ni 1980’li yılların başlarında nasıl restore edildiğini araştırmalarını tavsiye ederim.
Lafı fazla eveleyip gevelemeden konuya girmek gerekirse; 1698 yılında yapıldığı bilinen Foça’nın ‘Dış Kalesi’nden ne yazık ki geriye pek bir şey kalmadı.
Foça’nın güney batısındaki 'Kale Burnu'nda yer alan tarihi kale, bilindiği üzere askeri bölge sınırları içinde bulunuyor.
Malumunuz halk arasında, "Askeriyenin olduğu yer korunur" diye yaygın bir kanı vardır. Özellikle de yeşili koruma noktasında bu kanıya destek vermemek haksızlık olur.
Ancak 35-40 yıl öncesine ait görsellerde net bir kale görüntüsü veren ‘Dış Kale’yi yine o eski fotoğraflardan yola çıkarak günümüzdeki durumuyla karşılaştırdığımızda; artık yok olmaya yüz tuttuğunu görüyor olmamız da düşündürücü değil midir?
Foça’ya ait tarihi değerlerin en özgün kayıplarından biri olan ve zamana tanıklık eden tarihi ‘Dış Kale’ unutuldu mu? Veyahut gözden mi çıkarıldı?
Dışta kalan Dış Kale’nin en büyük talihsizliği askeri bölge içinde kalmış olması mı?
Tel örgünün dışında hiç kimsenin gözünün yaşına bile bakmadan uygulanan SİT kanunları tel örgünün içine neden sirayet edemiyor?
Bu arada dikkatinizi çekerim ki; Foça’nın karakteristik mimari yapısına göre sivil binalar zemin + 2 kattan müteşekkilken, nasıl oluyor da askeriye 3 bin yıllık tarihi olan antik bir kente gökdelen gibi binalar dikebiliyor? diye sormuyorum!
Zira bu soruyu sorması gerekenler, ihtiyaç sahibi insanları konut sahibi yapmak amacıyla faaliyet gösteren TOKİ’ye karşı çıkanlardır. Yani, “Devlet eliyle şehirlerimiz betonlaştırılıyor” diyerek, Hükümet’in 10 yıldır başarıyla süregelen TOKİ projesini her daim acımazsızca eleştiren ve buna karşı çıkan elitist kesimdir.
Bu noktada amacım kimseyi yermek değil, sadece anlamak istiyorum.
Foça’nın tarihten günümüze ulaşan az sayıdaki değerlerini koruyamazsak ya da yok olmasına seyirci kalırsak, insanlara verdiği zararın yanı sıra antik kentleri de tahrip eden o lanet olası örgütlere mensup canilerden ne farkımız kalır ki?
Foça’nın bazı şovenist yerel siyasetçileri gibi konuyu getirip Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’a bağlayacağıma inanıyorsanız, yanılıyorsunuz!
Çünkü Gökhan Demirağ’ın, 2014 yerel seçimleri öncesinde Foça adına vaat ettiği tek bir projesi yok.
Demokrasi Meydanı’nda yaptığı son konuşmaya ben de şahidim.
Kendisinin bu konuşmada vurgu yaptığı tek bir konu var.
Şöyle demişti Başkan Demirağ: “Vatan elden gidiyor, vatanı kurtarmak istiyorsanız bana oy verin!”
Bu çağrıya kulak veren seçmenler de, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” düşüncesiyle oylarını Demirağ’a vererek güya vatanı kurtarmış oldular.
Allah muhafaza aksi halde; aziz Foça’nın belediyesi zapt edilmiş, kozmik oda niteliğinde olan şirketin içine girilmiş, yine belediyede çalışıyormuş gibi yaparak maaş alan kadrolar dağıtılmış ve kentin her bir köşesindeki masa işgallerine son verilmiş olabilirdi.
Neyse ki her dönem rol icabı belediye başkan adayı olan ve böylelikle CHP'nin ekmeğine yağ süren abi, vatanı muhafaza eden Gökhan Demirağ’ın yardımına bir kez daha yetişti.
Hay Allah ne anlatıyorduk nerelere geldik değil mi? Geyik muhabbeti bir yana, ben demokrasiye olan inancım gereği sandıktan çıkan sonuca saygı duyarım.
Yukarıda bahsettiğim ‘Dış Kale’ tespiti Foça’nın kanayan yaralarından sadece biridir. Amiyane tabirle devede kulaktır.
Fakat yinelemek isterim ki tıpkı geçmişte “Ben seçilirsem hiçbir şey yapmam” vaadiyle Foça Belediye Başkanı olan Ali İlcan gibi, hiçbir vaatte bulunmamasına rağmen iş başına getirilen Gökhan Demirağ’dan bu konularda yardım beklemek anlamsız olur.
Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile veliahttı Gökhan Demirağ’dan iş yapmalarını beklemenin GODOT’yu beklemekten farksız olduğu düşüncesiyle buradan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a sesleniyorum.
Foça’da askeri sınırları içinde kalan ‘Dış Kale’nin tek kurtuluşu Devlet’in elindedir.
Devlet istedikten sonra Genel Kurmay Başkanlığıyla iş birliği yaparak, bu kültürel mirasımızı yeniden ayağa kaldırabilir.
Bilindiği üzere askeriye bünyesine dâhil ettiği insanları vasıflarına göre değerlendiren bir yapıdır.
Mutlaka sayısız meslek grubuna ait birçok insan gibi arkeologlar, restoratörler ve tarihçiler de vatani görevlerini yapmaktadırlar.
Öte yandan olası bir restorasyon sürecinde çalıştırılacak nitelikli askerler bulmak da zor olmasa gerek orduda…
Nihayetinde restore edilecek olan yapı emsalsiz bir saray değil, Foça taşından yapılma bir savunma kalesi… Yani işin taşeron kısmında öyle olağanüstü niteliklere sahip eğil insanlara da gerek yok!
Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekli desteği verdikten sonra, ben, Genel Kurmay Başkanlığımızın ‘Foça’nın Dış Kalesi’ni yeniden ayağa kaldırma noktasında gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum.
“Hadi canım sende hiç öyle şey olur mu?” diyenlere de; Foça’nın bir başka tarihi değeri olan ‘Beşkapılar Kalesi’ni 1980’li yılların başlarında nasıl restore edildiğini araştırmalarını tavsiye ederim.
Hasan Eser / 26. 04. 2016