Gastronomi Turizmi, Coğrafi İşaretli Ürünlerle Atağa Kalkacak
Alternatif turizm çeşidi olarak giderek önem kazanan gastronomi turizmi ve coğrafi işaretlemenin önemi, 15-18 Ocak tarihleri arasında Antalya’da ziyarete açılan ve 'Hotel-Restoran-Cafe (HO-RE-CA) sektörünün ülkemizdeki en büyük fuarları olan 31.Hotel Equipment ve 27.Food Product fuarlarında gündeme taşındı.
Fuar kapsamında düzenlenen etkinlikte, 3,5 milyar dolarlık sektörün, coğrafi olarak işaretlenen ürünlerle turizme ve ülkemize katacağı değerlere dikkat çekilirken, şeflerin bu ürünleri mutlaka kullanması ve kullandıklarında da logo kullanarak farkındalık yaratması gerektiği belirtildi. Ülkemizde 400’ün üzerinde coğrafi işaretli ürün bulunuyor. Avrupa Birliği’nde ise Antep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı olmak üzere üç ürünümüz tescil edilmiş durumda.
TURSAB Gastronomi Turizm Raporu’na göre Türkiye’ye gelen turistler yeme-içme için kişi başına 157 dolar harcıyor. Dünyada turist sayısı 1 milyar kişiyi aşarken,bu turistlerin yüzde 88.2’si ‘Destinasyon tercih etmede yemek çok önemli’ diyor.Böyle olunca dünyada seyahatlerini lezzet duraklarına göre yapanların sayısı hızla artıyor.
ANFAŞ tarafından düzenlenen Türkiye’nın en büyük 'Hotel-Restoran-Cafe (HO-RE-CA) fuarları “27.Hotel Equipment ve 27. Food Production” fuarları çok sayıda etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda düzenlenen ‘Coğrafi İşaretli Ürünler ve Gastronomi Turizm İlişkisi’ paneline Gıda Mühendisi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş, Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkan Vekili Mustafa Erol, Geleneksel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Bölümü Başkanı Huriye Özener, Antalya Ticaret Borsası Coğrafi İşaretler Uzmanı Dr. Rana Demirer katıldı. Moderatörlüğünü ise Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk üstlendi.
Yerli ürünlerin tüketiminin yaygınlaşması gerekli
Coğrafi İşaretli Ürünler ve Gastronomi Turizm İlişkisi paneli Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkan Vekili Mustafa Erol’un konuşması ile başladı. Yerli ürünlerin tüketiminin yaygınlaşması gerektiğine vurgu yapan Erol, Türkiye Aşçılar Federasyonunun 2020 konsepti olan “Yaşasın Anadolu” sloganına değinerek, “Tüm aşçılar sektörde kendini geliştirmek için bu tarz seminerler katılmalı, teknik bilgilerle pratik bilgiyi tamamlamalıdır. Yaşasın Anadolu önemli bir projedir, kalkınmak için bu tarz projeleri desteklemeliyiz. Kendi öz sermayemizi doğru kullanıp benimsemeliyiz yoksa markalara ve başka ülkelere bağımlı oluyoruz. Özellikle gençlere çok ihtiyacımız var, bu ülkenin 30-40 yılını bizler dizayn etmek zorundayız, biz sizler için çalışıyoruz miras aldığımızı miras olarak bırakmalı bu memleketin değerlerine sahip çıkmalıyız. İthal bağımlılığını yok edip yerli sermayeye ağırlık vermeliyiz. Bizim memleketimizde çocuklar çok güzel ürünler yetiştirebiliyor. Mango, yıldız meyvesi yetişiyor, bizim bu topraklara aşık olmamız lazım. Hep beraber geleceği kurtarmamız lazım.” dedi.
Anadolu kelimesi, ana-dolu yani topraklarımız dolu anlamına geliyor
Ardından moderatörlük görevini üstlenen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk son zamanlarda hem dünyada hem de Türkiye’de gastronomi ve coğrafi işaretler ve bunun kalkınmaya katkıları konusunun önem kazandığını söyledi. Aşçılara seslenerek, “Siz aşçılar insanların kalbine giden yoldan geçen işleri yaparken nasıl bir sorumluluk yükleneceksiniz, insanları nasıl doyursam sorusunun karşılığını mı bulacağız, insanları sağlıklı bir şekilde nasıl besleyeceğiz bu sorunun mu karşılığını bulacağız? Toplumsal alanda sorumluluk olarak karşınıza bunlar çıkıyor. Ben Gaziantepliyim, Antep’teki ustalara çam fıstığı coğrafi işaret aldı bununla ilgili ne düşünüyorsunuz deseniz cevap alamazsınız, onun farkında değil. Bu konuda biraz yetersiz kalıyoruz, bu durum bazı şeylerin sunumundan ve pazarlamasından kaynaklanan bir eksiklik diye düşünüyorum. Anadolu kelimesinin anlamı nereden geliyor bakmak lazım, ana-dolu yani topraklarımız dolu anlamında ona bu ismi verdik. O kadar çok ürünümüz var ki bunu değerlendirmek bizim atalarımıza ve geçmişimize karşı bir sorumluluk.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Ülkemizde 400’ün üzerinde coğrafi işaretli ürün var
Gülçubuk’tan sonra konuşmacılar coğrafi işaret nedir, geleneksel ürünler nelerdir ve coğrafi işaretler bir ülkeye, ekonomisine ve bölgeye ne kazandırır konusunda dinleyicilere bilgi verdiler. Geleneksel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Bölümü Başkanı Huriye Özener, “Coğrafi işaretin kısa tanımı, sizin oraların nesi meşhurdur sorusunun cevabıdır ve bu coğrafi işaretlerin üç ayrı kategoride korunması sağlanabilir. Birincisi menşei, adı Malatya kayısısı dediğimizde bütün üretimin bu bölgede yapılan ürünler için söylenir. Diğeri mahveçtir, sadece o bölgede olmak suretiyle diğer işlemlerinin farklı bölgelerde yapılan üründür. Son olarak geleneksel ürün, aslında hepimizin bildiği gibi aşure ve ezogelin çorbası gibi Türkiye’nin dört bir tarafında yapılabilen ürünlerdir.” dedi.
Özener şöyle devam etti: “Kırsal kalkınmanın anahtarı, bacasız sanayinin en başta gelen özelliklerinden bir tanesi ve gastronomi turizmi içerisinde coğrafi işaretli ürünlerimizin büyük önemi var. Şeflerimizin mutfağına aldığı, bize ikram ettiği, ürünlerin içerisinde kullandığı tarım ürünleri bununla beraber yemekle ilgili olan kısımda aslında coğrafi işareti biliyoruz ama yöresel ürün kavramıyla hep birbirine karıştırıyoruz. Onun için şunu ifade etmek istiyorum, coğrafi işaretli ürünlerin ve geleneksel ürünlerin beyaz kelebeklere ihtiyacı var, ben şeflere beyaz kelebek derim ve bunu çok seviyorum, beyaz kelebeklerin de sürdürebilirliğinin sağlanması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için işaretli ürünlere ihtiyacı var. Şu an ülkemizde coğrafi işaretli ürünlerin sayısı 400’ün üzerinde, Avrupa Birliği’nde üç tane tescil edilmiş ürünümüz var bunlar, Antep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı. Aydın kestanesi için de Avrupa Birliği başvurusu yapıldı, kısa bir süre içerisinde o da ilan edilecek. Ülkemiz bu anlamda çok zengin hep diyoruz beyaz kelebeklerimizin bunlara sahip çıkması lazım, tıpkı ticari markalar gibi.”
Coğrafi işaretli ürünleri logolarını kullanarak öne çıkarmalıyız
Konuşmacılardan Antalya Ticaret Borsası Coğrafi İşaretler Uzmanı Dr. Rana Demirer ise geleneksel ürünler ve coğrafi işaretler Antalya turizmine nasıl katkıda bulunabilir, bunu artırmak için neler yapılabilir? Konusundaki fikirlerini şu şekilde dile getirdi, “Örneğin Rokfor peyniri, hepimizin mutfaklarında kullandığı, benim doktora tez konum Rokfor peyniriyle bizim yöresel Ezine peynirimizin karşılaştırmasıydı. Rokfor Bölgesine gittim ve o küçük köyde üretimin nasıl örgütlendiğini, o örgütlenmenin markanın yaratılmasında ne kadar önemli olduğuna birebir şahit oldum. Sonra Ezine peynirine geldim bir ürüne nasıl ihanet edilebildiğini de burada gördüm. Yöresel ürünleri coğrafi işaret tesciliyle korumanın amacı şudur, yöresel ürünler geçmişten günümüze tüketicilerin zihninde bir kaliteyle gelen ürünlerdir. Yöresel ürünlerin yöresine özgü özellikleri vardır. Bu özellikleri gelecek nesillere aktarabilmek, marka oluşturabilmek, o markayı bölgede kalkınma aracı haline getirebilmek için Fransa’da başlayan bir geçmişe sahip. Orada insanlar için önemli olan şey ürünlerin üzerinde yer alan coğrafi logodur, bu logo geçtiğimiz sene ülkemizde de gelişti. Geçen sene logo uygulaması başladı artık bu tescili alan ürünler gerçekten menşei işaret eden logolarıyla satılmaya başladı. Bu ürünlere nasıl sahip çıkabiliriz ya da destek olabilirsiniz? Otellerde, sunum yaptığımız yerlerde mümkünse bu coğrafi işaretli ürünleri kullanıyorsanız mutlaka logoları göz önüne çıkartın.”
Yöresel yemeklerimiz kayıt altına alınarak yeni nesillere aktarılmalı
Gıda Mühendisi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş ise, “Coğrafi işaret çok önemli, beş yıl önce bir yola çıktık ve üç sene öncesinde Mustafa Hocam ve AGEP ailesi ile tanıştık, belli organizasyonlarda bir araya gelerek birikimlerimizi paylaşıp onlardan destek alıyoruz. Alanya’da Belediye “Mutfak Mirası Alanya” diye bir sisteme sahip. Nedir bu sistem? Şehrin yerel ürünlerini, yöresel yemeklerini tanıtmaktadır. Bu sistemin 4.yılındayız ve Alanya Belediyesi sistemin lisansını almış durumda, ben de koordinatörlerinden biriyim. Lisans çatısı altında farklı çalışmalar yapıyoruz temel amacımız, yerel ürünlerin desteklenmesi, coğrafi işaretli ürünlerin alanda kullanılması, için öncülük edebilmek ve yöresel yemeklerimizin kayıt altına alınarak yeni nesillere aktarılabilmesi. Aynı zamanda da yöresel yemeklerin otel mutfaklarına da girmesini sağlayarak turizmin içinde canlı kalmasını sağlamak. Örneğin Alanya yöresine ait Gülüklü Çorba yaklaşık bir buçuk ay önce Akdeniz Bölgesinin 2. coğrafi işaretini alan yemeği oldu. Şu an şehrimizde oteller de dahil olmak üzere yaklaşık 48 noktada Alanya Gülüklü çorbasını bulabilirsiniz.”
Erdoğmuş, “Coğrafi işaretli en son ürünümüz ise avakado. Biz artık avakadoyu ekmeğin ve suflenin içinde de kullanıyoruz. Aynı şekilde sizler de avakado ile ilgili tamamen kendinize ait tarifinizi bize gönderirseniz ünlü şeflerin elinden çıkan orijinal tarifleri barındıran ve Eylül ayında yayımlanacak kitabımızda isminizle birlikte paylaşabiliriz. Sizden gelecek bütün tariflere açığız.” şeklinde devam etti ve ekledi, “Gastronomi konusunu çok önemsiyoruz ve şeflerimizle iş birliği yapmaya devam edeceğiz.”. Panel soru-cevap bölümünün ardından son buldu.