Gerçek Bir Foça Masalı
Servet Vural yazdı: Foça ve Zeytin
03 Aralık 2020 - 23:52
Foça’da ailem tarlalarını işler, tarım yapar, kış aylarında da zeytin toplama faslına geçilirdi.
O zeytin ağacı da bir sene çok olur, bir sene dinlendirirdi kendini.
Önce dip kuruları toplanır, el harçlığı-pazar parası çıkarıldı.
Daha sonra yemeklik zeytin, daha sonra da yağlık zeytin toplanırdı.
Bazı aileler zeytinden sabun da yaptırırdı.
O zeytine çok kızardım o günlerde….
Ocak ayazında parmaklar donar zeytin toplamaktan.
Yere eğilsen oturamazsın buz gibi.
Bazen hınçlanırdım, çocuk aklımla zeytinlerin üzerine basar, toprağa gömerdim.
Bu sebepten kafama baston yediğim de çok olmuştur.
Toplanan zeytinler önce kuleye konur, sonra da komşumuz rahmetli Küçük Ali’nin eşeğiyle çarşıdaki eve taşınırdı.
Küçük Ali eşeğine bizi bindirmediği için düşman kabul ederdik onu.
Allah rahmet eylesin çok kahrımızı çekmişti.
Ailece yaptığımız kahvaltılarda zeytin ve zeytin yağı önemli bir yer tutardı.
İlk aldığımız ders; kahvaltıda bir zeytin tanesini üç ayrı lokmada yemekti.
Anlayamazdım!
Ambarlar küplerle zeytin doluyken, neden bir zeytini 3 hamlede yemem gerekiyor, diye düşünürdüm.
Dedemi rahmetle anıyorum…
Hüseyin Ağa: ''Bunu bulamayanlar da var
Ne savaşlar verildi bu topraklarda bir çuval una…
Bir tepsi böreğe tarlalar satıldı.
Yarın ne olacağı bilinmez hesaplı olun!” derdi.
Dedem ileri görüşlüymüş.
Önce komşularımız merkeze göçtü, ardından da bizimkiler.
En sonunda da bu diyarlardan göçtüler.
O savaşların devam ettiğini yıllar sonra anladık.
Savaş fiilen yoktu ama ekonomik savaş vardı.
Aileler büyümüştü.
Mallar bölünmeye başladı.
Tarlalar kat karşılığında konuta dönüşmeye başladı.
Üç ev inşaatı yapana, bir ev mal sahibine…
Neyse ki bir çuval una, bir tepsi böreğe gitmemişti evler.
Ve geride kalan mallarımızı nispeten de olsa değerlendirdik.
Foça’da imar planı yapıldığını o yıllarda gördük.
O dönem yapılan planlama, günümüz Foça’sının ihtiyacına cevap veriyor mu?
İmar Planında sonradan yapılan revizyonlar, düzenlemeler, eklemeler…
Sen Foçalı olarak haklarını aramazsan, elin insanı da gelir seni planlar!
Seni yataydan dikey hale getirir, diken üstünde durursun!
Foça’da iş sahaları açılmayınca…
Gençlerimiz başka şehirlere göç etmek zorunda kaldılar.
Bir zamanlar Foça’da balıkçılık vs yapmayı tercih etmeyen gençlerimiz; Fransa veya Norveç gibi ülkelere giderdi.
Club Med kapanınca, yurtdışı kapısı da kapandı!
Turizm hüviyetimiz banliyö hüviyetine dönüştü.
Belediyede ya da Büyükşehir’de işe girenler paçayı kurtardı.
Geriye kalanlar ne olacak, canım onlar da başlarının çaresine bakacaklar artık.
Zeytini anlatıyorduk…
Foça’da bir zamanlar zeytin üretirken, artık zeytinin de ne olduğunu unuttuk!
Allah’tan birkaç girişimci arkadaşımız var da kısmen de olsa üretim devam ediyor.
Foça Karası da vatanına döndü ama sembolik olmaktan öte gidemedi.
Kent ekonomisine beklenen katkıyı sağlamadı.
Sağlık olsun!
Efkâr bastığında bir iki kadeh parlatıyoruz, üretenlerin ellerine sağlık!
Balık bile terk etti Foça’yı!
Çiftlik çipurası, levreği yer olduk.
Başka açıdan bakarsak, en azından üretiyorlar; geri kalanlar da mirasını yemekle meşgul Foça’nın.
SERVET VURAL / FOÇA / 2009
O zeytin ağacı da bir sene çok olur, bir sene dinlendirirdi kendini.
Önce dip kuruları toplanır, el harçlığı-pazar parası çıkarıldı.
Daha sonra yemeklik zeytin, daha sonra da yağlık zeytin toplanırdı.
Bazı aileler zeytinden sabun da yaptırırdı.
O zeytine çok kızardım o günlerde….
Ocak ayazında parmaklar donar zeytin toplamaktan.
Yere eğilsen oturamazsın buz gibi.
Bazen hınçlanırdım, çocuk aklımla zeytinlerin üzerine basar, toprağa gömerdim.
Bu sebepten kafama baston yediğim de çok olmuştur.
Toplanan zeytinler önce kuleye konur, sonra da komşumuz rahmetli Küçük Ali’nin eşeğiyle çarşıdaki eve taşınırdı.
Küçük Ali eşeğine bizi bindirmediği için düşman kabul ederdik onu.
Allah rahmet eylesin çok kahrımızı çekmişti.
Ailece yaptığımız kahvaltılarda zeytin ve zeytin yağı önemli bir yer tutardı.
İlk aldığımız ders; kahvaltıda bir zeytin tanesini üç ayrı lokmada yemekti.
Anlayamazdım!
Ambarlar küplerle zeytin doluyken, neden bir zeytini 3 hamlede yemem gerekiyor, diye düşünürdüm.
Dedemi rahmetle anıyorum…
Hüseyin Ağa: ''Bunu bulamayanlar da var
Ne savaşlar verildi bu topraklarda bir çuval una…
Bir tepsi böreğe tarlalar satıldı.
Yarın ne olacağı bilinmez hesaplı olun!” derdi.
Dedem ileri görüşlüymüş.
Önce komşularımız merkeze göçtü, ardından da bizimkiler.
En sonunda da bu diyarlardan göçtüler.
O savaşların devam ettiğini yıllar sonra anladık.
Savaş fiilen yoktu ama ekonomik savaş vardı.
Aileler büyümüştü.
Mallar bölünmeye başladı.
Tarlalar kat karşılığında konuta dönüşmeye başladı.
Üç ev inşaatı yapana, bir ev mal sahibine…
Neyse ki bir çuval una, bir tepsi böreğe gitmemişti evler.
Ve geride kalan mallarımızı nispeten de olsa değerlendirdik.
Foça’da imar planı yapıldığını o yıllarda gördük.
O dönem yapılan planlama, günümüz Foça’sının ihtiyacına cevap veriyor mu?
İmar Planında sonradan yapılan revizyonlar, düzenlemeler, eklemeler…
Sen Foçalı olarak haklarını aramazsan, elin insanı da gelir seni planlar!
Seni yataydan dikey hale getirir, diken üstünde durursun!
Foça’da iş sahaları açılmayınca…
Gençlerimiz başka şehirlere göç etmek zorunda kaldılar.
Bir zamanlar Foça’da balıkçılık vs yapmayı tercih etmeyen gençlerimiz; Fransa veya Norveç gibi ülkelere giderdi.
Club Med kapanınca, yurtdışı kapısı da kapandı!
Turizm hüviyetimiz banliyö hüviyetine dönüştü.
Belediyede ya da Büyükşehir’de işe girenler paçayı kurtardı.
Geriye kalanlar ne olacak, canım onlar da başlarının çaresine bakacaklar artık.
Zeytini anlatıyorduk…
Foça’da bir zamanlar zeytin üretirken, artık zeytinin de ne olduğunu unuttuk!
Allah’tan birkaç girişimci arkadaşımız var da kısmen de olsa üretim devam ediyor.
Foça Karası da vatanına döndü ama sembolik olmaktan öte gidemedi.
Kent ekonomisine beklenen katkıyı sağlamadı.
Sağlık olsun!
Efkâr bastığında bir iki kadeh parlatıyoruz, üretenlerin ellerine sağlık!
Balık bile terk etti Foça’yı!
Çiftlik çipurası, levreği yer olduk.
Başka açıdan bakarsak, en azından üretiyorlar; geri kalanlar da mirasını yemekle meşgul Foça’nın.
SERVET VURAL / FOÇA / 2009