Hayvan sevgisi, çocuğun ruh sağlığı hakkında ipucu veriyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk - Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, çocuklarda hayvan sevgisine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Çevre faktörü, çocuktaki duygunun ortaya çıkmasında büyük önem taşıyor. Ailesi ve çevresi tarafından sevilen her çocuk, diğer varlıklara karşı da sevgi gösteriyor. Hayvan sevgisinin çocuklar için çok önemli olduğunu ifade eden uzmanlar, bu durumun çocuğun ruhsal açıdan sağlıklı olduğunun işaretlerinden biri olduğunu belirterek, çocuğun ailesi ve çevresinde hayvanları sevmeyen ya da eziyet eden insanlar var olduğunda, bunun çocuk tarafından normal bir davranış olarak değerlendirilerek taklit edildiğinin altını çizdi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk - Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, çocuklarda hayvan sevgisine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Sevgi yaşamdaki en önemli duygulardan biridir. Ruhsal açıdan sağlıklı her insan çevresindekilere karşı sevgi hisseder ve her çocuk sevgi duygusunu hissetmeye programlı olarak doğar” diyen Emel Sarı Gökten, çevrenin çocuğun duygusunun ortaya çıkmasında anahtar öneme sahip olduğunu belirterek,
“Çünkü ailesi ve çevresi tarafından sevilen, ilgilenilen ve değer verilen her çocuk diğer varlıklara da sevgi hisseder. Annesinden ayrımlaşma sürecinde yumuşak oyuncaklarını bağlanma nesnesi olarak kullanan çocuk, çevresinde gördüğü yumuşak, tüylü ve şirin hayvanlara karşı da sevgi hisseder. Hatta anne-babasını sevimli bir hayvan sahiplenmek için ikna etmeye çalışır. Hayvan sevgisi çocuklar için çok önemlidir çünkü çocuğumuzun ruhsal açıdan sağlıklı olduğunu bize gösteren ipuçlarından biridir” şeklinde konuştu.
Çocuk, çevresini taklit ediyor
Yrd. Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Çocukların davranışlarında kendi biyolojik yapıları, yani doğuştan sahip oldukları özellikler çok önemli olmakla birlikte, öğrenme durumu da neredeyse aynı derecede öneme sahiptir. Yani çocuklar görerek, dinleyerek ve ilişki kurarak diğer insanların davranışlarını taklit etmeyi öğrenirler” diyerek, “Ailesinde ve çevresinde hayvanları sevmeyen ya da eziyet eden insanlar var olduğunda çocuk bunu normal bir davranış olarak değerlendirir ve taklit eder. Bunun dışında, çocuklara, hayvanların da canlı olduğu, sevgiye ve şefkate ihtiyaç duydukları öğretilmezse çocuklar onları cansız, acı duymayan ya da duysa da önemli olmayan varlıklar sanabilirler. Burada çocuklara doğru bilgilerin verilmesi ve sevgi dolu bir ortamda büyütülmesinin ne kadar önemli olduğu gerçeği ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
Hayvana eziyet eden her çocuk, psikiyatrik hastalığa sahip değil
“Herhangi bir psikiyatrik hastalığı olmayan çocuklar da eğer aile ve çevreleri tarafından onlara bu duyarlılık verilmezse hayvanlara eziyet edebilir” diyen Emel Sarı Gökten, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle bunun normal karşılandığı bir ortamda yaşayan çocuklar aynı davranışı gerçekleştirebilir. Hayvanlara eziyet etmekle birlikte çocukta; insanlara karşı saldırganlık, çevreye zarar verme, evden ve okuldan kaçma, yalan söyleme gibi davranışlar da varsa bu durumda ciddi bir psikiyatrik bozukluktan bahsetmek gerekir.
Davranış bozukluğu olan çocuk, hayvanlara da zarar veriyor
Ailesi tarafından ona her türlü canlı ve cansız sevgisi aşılandığı ve uygun bir ortamda büyütüldüğü halde şiddet eğilimi olan, insan ya da hayvanlara karşı zarar verici eylemlerde bulunan çocuklar psikiyatrik hastalık açısından mutlaka değerlendirilmelidir. Davranış problemi olan çocukların büyük bir kısmında diğer davranış problemleri ile beraber hayvanlara zarar verme davranışı da bulunur. Bu çocuklar aynı zamanda okuldan kaçan, başkalarının eşyalarına zarar veren, insanları aldatmaya meyilli çocuklardır. Davranış bozukluğu tedavi edilmesi zorunlu olan oldukça ciddi bir psikiyatrik hastalıktır.”
“Her ailenin çocuğu için sevgi dolu bir ortam oluşturma zorunluluğu vardır”
Ailelerin eğitim, çevresel ve toplumsal konulardaki duyarlılığının çok önemli olduğunu ifade eden Gökten, sözlerini şöyle tamamladı: “Her ailenin çocuğu için uygun ve huzurlu, aynı zamanda sevgi dolu bir ortam oluşturma zorunluluğu vardır. Ancak böyle bir ortamda ve sevgiyle büyüttükleri çocuklar aynı şekilde duyarlı yetişkinler olabilirler. Son günlerde ortaya çıkan hayvanlara eziyet etmekle ilgili olaylar bize, aile ve çevrenin hayvan sevgisi ve hayvanlara karşı duyarlılık konusunda çocuklara örnek olmasının ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlatmaktadır.”
YORUMLAR