İZİKAD Mentör Sohbetleri sürüyor
İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) son yıllarda adını sık duyduğumuz Mentörlük kavramı üzerinden başlattığı sohbet dizisini sürdürüyor.
27 Haziran 2021 - 13:18
İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) son yıllarda adını sık duyduğumuz Mentörlük kavramı üzerinden başlattığı sohbet dizisini sürdürüyor. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Aylin Göztaş’ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci toplantıya konuk konuşmacı olarak Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nezih Orhon katıldı. Mentörlüğün öğretmenlik olmadığını söyleyen Prof. Orhon, “Mentör hissettirerek yaptırandır” dedi.
Toplantının açılışında konuşan İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin, ayda bir kez yapacakları bu serinin ilk konuğu olarak Prof. Dr. Nezih Orhon’u ağırlamak istediklerini söyledi. Mentörlük kapsamındaki bir çok kavramı inceleyecekleri bu serinin son derece kapsamlı olduğunu vurgulayan Sezgin, “Önümüzdeki ay mentörlüğün farklı bir alanına farklı bir konukla ışık tutacağız’” diye konuştu.
Toplantıda ilk sözü alan ve mentörlük yaparken bazı durumlarda mentiliği de kabul edebilmek gerektirdiğini söyleyen Göztaş, “Her zaman öğrenciyiz aslında. Bunu görebilmek, kendine itiraf edebilmek gerekiyor. O göz açıklığında olabilmek çok önemli. Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Ben her şeyi öğrendim demek, hayatımızı sonlandırmak demek” dedi.
“Mentör öğretmez, fısıldar, hissettirir”
Prof. Nezih Orhan, mentörlerin mentilere çok zarif, özel ve mahrem bir ilişki içinde olduğunu söyledi. Mentörlerin mentileri bir yaşındaki çocuğa dönüşmesini tavsiye eden kişiler olduğunu söyleyen Orhon, “Çünkü 1 yaşındaki çocuğun ön koşulları yok. Ön koşul yetişkinlerde var. O sebeple mentörün en önemli özelliği karşısındakine 1 yaşında olabileceği rahatlığı vermek” dedi. Mentörü öğretmenden ayıran en ayırıcı özelliğin öğreterek değil hissettirerek yol aldırmak olduğunu vurgulayan Orhon, “Kısacası mentörün görevi mentileri ön koşullardan sıyırmak” diye konuştu.
Mentörün öğrenilebilecek, ders alarak edinilecek bir sıfat olmadığını ifade eden Orhon, “Kişisel yolculuğundan, deneyimlerinden ve en önemlisi acılarından damıttığı deneyimleri fark ederek karşısındakine aktarabilene, kendi acılarından ders çıkarabilenlere mentör denebilir” dedi. Kendini keşfetmiş ve içsel yolculuğunu tamamlamış insanlara mentör denebilir ancak” dedi. Kendisini 30 yaşından sonra keşfettiğini, bir anlamda küllerinden yeniden doğduğunu söyleyen Orhon, “O dönemde ben kırılgan grupların iletişimlerini dert edinmeye başladım. Şiddet görmüş kadınlar, kırsalda bizim imkanlarımıza ulaşamayanlar, aile içi şiddet ve tacize uğrayan çocuklar, mevsimlik tarım işçilerinin dertlerini dert edindim 4 yıl boyunca ‘Haydi Kızlar Okula’ projesinin iletişim koordinatörlüğünü yaptım. Orda gördüklerimle hep öğrenen oldum, bazen mentör bazen de menti olursunuz. Hayat bu şekilde sürer. Aslında kimsenin yolculuğunun yarım kalmamasını sağlayan kişidir mentör” dedi.
Toplantının açılışında konuşan İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin, ayda bir kez yapacakları bu serinin ilk konuğu olarak Prof. Dr. Nezih Orhon’u ağırlamak istediklerini söyledi. Mentörlük kapsamındaki bir çok kavramı inceleyecekleri bu serinin son derece kapsamlı olduğunu vurgulayan Sezgin, “Önümüzdeki ay mentörlüğün farklı bir alanına farklı bir konukla ışık tutacağız’” diye konuştu.
Toplantıda ilk sözü alan ve mentörlük yaparken bazı durumlarda mentiliği de kabul edebilmek gerektirdiğini söyleyen Göztaş, “Her zaman öğrenciyiz aslında. Bunu görebilmek, kendine itiraf edebilmek gerekiyor. O göz açıklığında olabilmek çok önemli. Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Ben her şeyi öğrendim demek, hayatımızı sonlandırmak demek” dedi.
“Mentör öğretmez, fısıldar, hissettirir”
Prof. Nezih Orhan, mentörlerin mentilere çok zarif, özel ve mahrem bir ilişki içinde olduğunu söyledi. Mentörlerin mentileri bir yaşındaki çocuğa dönüşmesini tavsiye eden kişiler olduğunu söyleyen Orhon, “Çünkü 1 yaşındaki çocuğun ön koşulları yok. Ön koşul yetişkinlerde var. O sebeple mentörün en önemli özelliği karşısındakine 1 yaşında olabileceği rahatlığı vermek” dedi. Mentörü öğretmenden ayıran en ayırıcı özelliğin öğreterek değil hissettirerek yol aldırmak olduğunu vurgulayan Orhon, “Kısacası mentörün görevi mentileri ön koşullardan sıyırmak” diye konuştu.
Mentörün öğrenilebilecek, ders alarak edinilecek bir sıfat olmadığını ifade eden Orhon, “Kişisel yolculuğundan, deneyimlerinden ve en önemlisi acılarından damıttığı deneyimleri fark ederek karşısındakine aktarabilene, kendi acılarından ders çıkarabilenlere mentör denebilir” dedi. Kendini keşfetmiş ve içsel yolculuğunu tamamlamış insanlara mentör denebilir ancak” dedi. Kendisini 30 yaşından sonra keşfettiğini, bir anlamda küllerinden yeniden doğduğunu söyleyen Orhon, “O dönemde ben kırılgan grupların iletişimlerini dert edinmeye başladım. Şiddet görmüş kadınlar, kırsalda bizim imkanlarımıza ulaşamayanlar, aile içi şiddet ve tacize uğrayan çocuklar, mevsimlik tarım işçilerinin dertlerini dert edindim 4 yıl boyunca ‘Haydi Kızlar Okula’ projesinin iletişim koordinatörlüğünü yaptım. Orda gördüklerimle hep öğrenen oldum, bazen mentör bazen de menti olursunuz. Hayat bu şekilde sürer. Aslında kimsenin yolculuğunun yarım kalmamasını sağlayan kişidir mentör” dedi.