KÖYLERE GERİ DÖNÜŞ BAŞLATILMALIDIR
Köyler boşalıyor…
Köy nüfusları hızla aşağı düşüyor.
Bu durum hem bölgemizde hem ülkemizde böyle,
Bergama bir tarım kenti, daha doğrusu tarım kenti idi.
70’li yıllarım çocukluk 80 ve 90’lı yılarım gençlik dönemime denk geldi.
Bergama'da köy nüfusu çok fazlaydı. Köylüye hizmet eden İstiklal Meydanı, Şadırvan Esnafı vardı.
Ne olduysa 90’lı yılların ikinci Yarısında olmaya başladı.
NEO- liberal politikacılar ve politikalar, köyleri şehirlere taşıdılar.
Güya sanayileşecektik. Sanayi devrimi! Yapacaktık.
Demirel döneminde baş tacı olan köylü ve üretici Özal ve onu takip eden Çiller vb. liderler döneminde “tu kaka” oldu.
Ağızları çorba kokan sınıf grubuna düşüverdi!
Bu NEO- liberal politikalar hem Çiller’in hem de ülkemizde merkez sağın! ANAP ve DYP’nin başını yedi.
Köylüler şehirleri çeviren gettolar yani gecekondu bölgelerinde yaşamaya başladılar.
Yarı aç yarı tok, yarı işsizdiler.
Umutlarını sosyal yardımlar konusunda iyi örgütlenen bu vatandaşları çeper ve çevre olarak görmeyen siyasetin merkezine taşıyan önce Refah Sonra AK Parti'nin oy depoları haline geldiler.
Önce Erbakan Büyükşehir Belediyelerini aldı sonra Tayyip Erdoğan bu kitleyi iktidara taşıdı. Daha doğrusu bu kitle onları yerel ve genelde 20 yıl iktidar yaptı.
Şimdi durum daha da kötü!
İktidar akıllıca ve sağlıklı aynı zamanda istikrarlı bir tarım politikası izleyemedi.
Konjonktüre ve dünya fiyatlarına bağlı tarımsal ürün fiyatlarında iyileşmeler oldu.
Ödenene teşvik ve parasal yardımlar hem genişletildi hem de nispeten artırıldı.
Ama bu durumda çiftçiyi memnun etmedi. Edemedi!
İzmir’e bakın 4 milyon nüfusta 150 bin kişi doğrudan tarımla uğraşıyor
İzmir ülke tarımında en önemli 4 kentten biri.
Ama köyler boşalmış köylerde üretim yapan ortalama yaşa 55’ e çıkmış durumda.
Gençler Büyük şehir ve ilçelerde genelde işsiz, ya da asgari ücrete mahkûm işlerde çalışıyorlar.
Türkiye’nin toplam tarım hasılası dolar bazında 4 milyar dolar artıp 44'den 48 milyar dolara çıkmış.
Peki, bu mudur?
Koskoca Türkiye ve bir ara kendine yeten dünyada 7 ülkeden biri olan Türkiye bu kadarcık mı tarımsal üretim yapmalı mıdır?
Bu rakam 10 kat olmalıdır.
Bunun içinde Büyükşehrin varoşlarında aç bitap yaşayan bu insanları köylerine, tarlalarına geri çekmek şart.
Elbette bu kolay bir iş değil!
Devletin tarla kiralama konusunda ve ekipman desteği konusunda somut adımlar atması şart.
Madem 30 yıllık NEO- LİBERAL Politikalar ile kandırıldığımız sanayileşme yalanı bizi bu noktaya bu işsizlik seviyesine getirdi.
Öyleyse tarıma el atalım da hem işsizlik, hem de yoksulluk bir nebze önlenebilsin.
Tüm Dünyada Pandemi nedeniyle tarımsal ve hayvansal üretimin önemi bir kez daha iyice anlaşılmışken...
Köyler boşalıyor…
Köy nüfusları hızla aşağı düşüyor.
Bu durum hem bölgemizde hem ülkemizde böyle,
Bergama bir tarım kenti, daha doğrusu tarım kenti idi.
70’li yıllarım çocukluk 80 ve 90’lı yılarım gençlik dönemime denk geldi.
Bergama'da köy nüfusu çok fazlaydı. Köylüye hizmet eden İstiklal Meydanı, Şadırvan Esnafı vardı.
Ne olduysa 90’lı yılların ikinci Yarısında olmaya başladı.
NEO- liberal politikacılar ve politikalar, köyleri şehirlere taşıdılar.
Güya sanayileşecektik. Sanayi devrimi! Yapacaktık.
Demirel döneminde baş tacı olan köylü ve üretici Özal ve onu takip eden Çiller vb. liderler döneminde “tu kaka” oldu.
Ağızları çorba kokan sınıf grubuna düşüverdi!
Bu NEO- liberal politikalar hem Çiller’in hem de ülkemizde merkez sağın! ANAP ve DYP’nin başını yedi.
Köylüler şehirleri çeviren gettolar yani gecekondu bölgelerinde yaşamaya başladılar.
Yarı aç yarı tok, yarı işsizdiler.
Umutlarını sosyal yardımlar konusunda iyi örgütlenen bu vatandaşları çeper ve çevre olarak görmeyen siyasetin merkezine taşıyan önce Refah Sonra AK Parti'nin oy depoları haline geldiler.
Önce Erbakan Büyükşehir Belediyelerini aldı sonra Tayyip Erdoğan bu kitleyi iktidara taşıdı. Daha doğrusu bu kitle onları yerel ve genelde 20 yıl iktidar yaptı.
Şimdi durum daha da kötü!
İktidar akıllıca ve sağlıklı aynı zamanda istikrarlı bir tarım politikası izleyemedi.
Konjonktüre ve dünya fiyatlarına bağlı tarımsal ürün fiyatlarında iyileşmeler oldu.
Ödenene teşvik ve parasal yardımlar hem genişletildi hem de nispeten artırıldı.
Ama bu durumda çiftçiyi memnun etmedi. Edemedi!
İzmir’e bakın 4 milyon nüfusta 150 bin kişi doğrudan tarımla uğraşıyor
İzmir ülke tarımında en önemli 4 kentten biri.
Ama köyler boşalmış köylerde üretim yapan ortalama yaşa 55’ e çıkmış durumda.
Gençler Büyük şehir ve ilçelerde genelde işsiz, ya da asgari ücrete mahkûm işlerde çalışıyorlar.
Türkiye’nin toplam tarım hasılası dolar bazında 4 milyar dolar artıp 44'den 48 milyar dolara çıkmış.
Peki, bu mudur?
Koskoca Türkiye ve bir ara kendine yeten dünyada 7 ülkeden biri olan Türkiye bu kadarcık mı tarımsal üretim yapmalı mıdır?
Bu rakam 10 kat olmalıdır.
Bunun içinde Büyükşehrin varoşlarında aç bitap yaşayan bu insanları köylerine, tarlalarına geri çekmek şart.
Elbette bu kolay bir iş değil!
Devletin tarla kiralama konusunda ve ekipman desteği konusunda somut adımlar atması şart.
Madem 30 yıllık NEO- LİBERAL Politikalar ile kandırıldığımız sanayileşme yalanı bizi bu noktaya bu işsizlik seviyesine getirdi.
Öyleyse tarıma el atalım da hem işsizlik, hem de yoksulluk bir nebze önlenebilsin.
Tüm Dünyada Pandemi nedeniyle tarımsal ve hayvansal üretimin önemi bir kez daha iyice anlaşılmışken...
Rıdvan Karapehlivan / Bölge Gazetesi Bakırçay Genel Yayın Yönetmeni
YORUMLAR