Kasalı: "İzmir yüksek teknolojinin merkezi olmalı"
Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) düzenlediği çevrimiçi toplantıda Yüksek Teknolojiyi tartıştı.
24 Temmuz 2021 - 15:41
BASİFED’de gündem Yüksek Teknoloji
Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) düzenlediği çevrimiçi toplantıda Yüksek Teknolojiyi tartıştı. Yüksek Teknoloji Temelli Üretim Ekosistemi adıyla düzenlenen toplantıda İYTE Rektörü Yusuf Baran ve 12. Dönem ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri konuk olurken, İzmir’in yüksek teknoloji üssü olma yolunda atması gereken adımlar konuşuldu.Toplantının açılışında konuşan BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, ‘Yüksek Teknoloji Temelli Üretim Ekosistemi’ başlığı ile çevrimiçi olarak bir araya gelerek hem İzmir’in potansiyelini, hem kentin gelecek vizyonunu ve hedeflerini konuşmak istediklerini ifade etti.
Küreselleşme ile sınırların uzun zamandır muğlaklaşması, bunun yanında Endüstri 4.0 ve dijitalleşmeyi konuşurken ortaya çıkan pandemi ile dijitalleşmeye hızlı bir giriş yaptıklarını söyleyen Kasalı, “Üretimde pandemiyle birlikte özellikle tedarik zincirindeki kopmalara karşı alınan yeni önlemler, küresel ticaret savaşları, iki kutuplu dünyayı deneyimlemiş uluslararası toplumun bu sefer çok kutuplu dünyaya doğru yol alması gibi yakıcı konu ve sorunlar, İzmir için hangi rolün uygun olacağını belirlemede zamanımızın çok kalmadığını gösteriyor” dedi.
Kasalı: “İzmir yüksek teknolojinin başkenti olabilir”
İzmir’in birçok alanda ön plana çıktığına dikkat çeken Kasalı, İzmir’in yüksek teknoloji temelli üretim ekosistemi yaratabilmenin imkanlarını da barındırdığını söyledi. Kasalı, “İzmir bu anlamda yapısı, potansiyeli, organize sanayi imkanları ve bölge havzası ile yüksek teknolojinin başkenti olabilecek bir kenttir. Bu konuda özellikle akademilerin, üniversitelerin sunacağı katkı, bu yolda yürüme kararlılığını gösteren kente büyük bir güç verecek aynı zamanda rehberlik de edecektir. Artık akademi sanayi iş birliğini sözden öteye, ete kemiğe büründürme zamanı geldi. İzmir, Türkiye’nin bilişim, inovasyon ve yazılım odaklı yüksek teknoloji üssü olma, katma değeri çok yüksek üretimin merkezi olma mecburiyetinde. Bunu başardığımızda bu yüksek teknolojik ekosistemin içinde olan tarım da, turizm de, sosyal hayat da, özgürlükler de olumlu etkilenecek, diğer potansiyel alanlarında da İzmir atılım gösterecektir. İş insanları olarak bizlerin hayalleri var. Bu hayalleri gerçekleşecek maddi imkanlara da sahibiz. Ancak bu hayalleri gerçekleştirecek, ete kemiğe büründürecek olan ise akademisyenler, bilim insanlarıdır”Baran: “İYTE’de 46 ayrı ülkeden öğrenci ve akademisyen var”
Toplantıda bir sunum gerçekleştiren İYTE Rektörü Yusuf Baran, insanoğlunun gelişimini anlatarak günümüze bir projeksiyon tuttu.
İzmir’in rakibinin New York, Münih, Tokyo gibi kentler olduğunu hatırlatan Baran, “İzmir’de sanayi ile bilgiyi harmanlamak durumundayız” dedi. İYTE Kampüsünü, Eğitim, Bilim, Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik olmak üzere bir ekosistem olarak kurguladıklarını ifade eden Baran, “2019 yılında Türkiye’nin en iyi 3 araştırma üniversitesinden biri oldu. Kalitede ise Türkiye birincisiyiz” dedi.
İYTE’nin sanayi ile işbirliğine büyük önem verdiklerini söyleyen Baran, “Pandemi öncesinde de sonrasında da sanayicilerle buluşmalara devam ettik. İki buçuk yılda üniversite sanayi işbirliği proje sayımız yüzde 286 arttı” dedi.
Sanayinin öz kaynakları ile yapılan proje sayımız yüzde 400 arttığını ifade eden Baran, Uluslararası patent sayımız yüzde 1300, ulusal patent sayımız yüzde 225 arttı. Teknoparkı 906 milyon TL ciro ile devraldık ve şuan ciromuz 1 milyar 770 milyon TL oldu. 80 milyon dolar ihracat rakamımız 126 milyon dolara geldi, 800 tam zamanlı Ar-ge Personel sayımız 1300’e yükseldi. Teknoloji üssü projesi ilerliyor, yakın bir tarihte temelini atıp İzmir’de hayata geçireceğiz. İzmir sanayisi ile her tür işbirliğine hazırız” dedi.
Uluslararası bir üniversite olma yolunda yürüdüklerini söyleyen Baran, “Unesco’nun dünyada sadece 4 ülkede bulunan Kategori-2 Temel Bilim merkezlerinden birini İYTE’ye kuruyor. Bu da beraberinde Orta ve Batı Avrupa hariç, 1500 kilometre karelik bir çemberde beyin göçü alacaktır. Şuan 46 ülkeden öğrenci ve akademisyenlerimiz mevcut, bunun da artacağına inanıyorum” dedi.
Sivri: “İzmir’in en şık elbisesi bilim ve teknolojidir”
Fadıl Sivri ise İzmir’e tek bir elbise biçilemeyeceğini söyleyerek, “İzmir’e en şık 3 elbise biçilecekse bunlardan ilki bilim teknoloji kenti olmalı, tarım evet, sanayi evet ama yüksek teknoloji mutlaka olmak zorunda” dedi.
Tüketim kalıpları, özellikle işlerdeki dağılım çok değişiklikler gösterdiğini söyleyen, “Geleceğin meslekleri raporunda, bugünkü haliyle kurumsal yöneticilerin 2025’e kadar 85 milyon işin makinelere kayacağından bahsediliyor. 95 milyon yeni iş tanımının geleceğinden bahsediliyor. Bugün tanımlanan beyaz yada mavi yakaların yetki ve görevlerinin değişeceğinden bahsediliyor. Tutar tutmaz, şurası doğru yapay zeka, robotlar, vasıfsız işleri evrimleştirecektir” dedi. Bilimi önceleyen yeni bir ekonomik programa ihtiyacımız olduğunu ifade eden Sivri, “Eğitim sistemini de buna göre kurgulamamız gerekiyor” dedi.
Üniversite sanayi iş birliğinin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sivri, “Yüksek katma değerli teknoloji ve eko sistemi ile ilgili bugün çok popüler olan kümelenme yapıları var. Savunma sanayi konusunda da bir kümelenme var, özellikle İHA’ların yapılması konusunda bu uygulanıyor. 430 firma bu kümelenme içinde bulunuyor. Bunların arttırılması gerekiyor” dedi.
Ulusal araştırma enstitülerinin önemine dikkat çeken Sivri, “Evet ülkemizde farklı kentlerde var ama ulusal araştırma merkezlerine ayrılan bütçe, kaynaklar ve aynı zamanda bağımsız yönetimlere ihtiyacı var. Bağımsız yapıların kaynaklarla beslenmesi gerekiyor” diye konuştu.