Kıl dönmesi (Pilonidal Sinüs) nedir? Kıl dönmesi belirtileri ve ameliyatı...
Halk arasında KIL DÖNMESİ olarak bilinen kronik Pilonidal Sinüs Hastalığı, kıl köklerinin cilt altında birikip kistik kese oluşturmasıdır. Konuyla ilgili merak edilenleri İzmir Özel Sağlık Hastanesi uzman hekimlerinden Genel Cerrah Op. Dr. Özgür Çavdaroğlu yanıtladı.
03 Mayıs 2021 - 18:26
Halk arasında KIL DÖNMESİ olarak bilinen kronik Pilonidal Sinüs Hastalığı, kıl köklerinin cilt altında birikip kistik kese oluşturmasıdır. Konuyla ilgili merak edilenleri İzmir Özel Sağlık Hastanesi uzman hekimlerinden Genel Cerrah Op. Dr. Özgür Çavdaroğlu yanıtladı.
Kıl dönmesi çok önemli bir hastalık gibi görünmemesine rağmen oldukça sık rastlanan nahoş bir durum. Kadınlarda da görülebilirken en çok erkeklerde ve kuyruk sokumunda oluşuyor. Peki bu durum önlenebilir mi?
Op. Dr. Çavdaroğlu hastalığın önlenemeyeceği fakat alanı tüyden, epilasyon gibi çeşitli yöntemlerle arındırarak tekrarının önlenebileceğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: "Kıl dönmesi sinsi seyreden bir hastalıktır başta hastalar tarafından önemsenmezken akabinde kuyruk sokumunda batma, ağrı, akıntı ve şişlik olabilir. Hareket kabiliyeti sınırlanır ve çileli bir hal alır. Bu esnada vakit kaybetmeden yani kuyruk sokumundaki kıl dönmelerinde apse oluşmadan müdahale edilirse, son dönemde geliştirilen yöntemlerle tedavi süresi kısalır, milimetrik kesiler ile daha estetik ve daha hızlı iyileşerek tedavi edilebilir."
İlerlemiş vakalarda ise hastaya göre tedavi tercihlerinin değiştiğini hatırlatan Op. Dr. Özgür Çavdaroğlu: "Lokal anestezi ile üç şekilde hastalığa çözüm geliştirebildiklerini belirterek, açıp temizlediğimiz yara yerini kristalize fenol ya da fibrin glue dediğimiz dolgu maddesi ile dolduruyoruz, bu işlem yaklaşık 15 dakika gibi kısa bir sürede lokal anestezi ile yapılıyor, bu sayede hastalarımız hem yatış yapmıyorlar hem de hemen işlerine dönebiliyorlar üstelik estetik milimetrik iz ile operasyon anlaşılmıyor bile. Bir diğer teknik ise lazer ile yaptığımız işlemdir hem lokal hem genel anestezi ile uygulanabilir ve hızlı iyileşme ile hastaya konfor yaratır. Çok kısa sürede tamamlanır ve ertesi gün işinizin başına geçebilirsiniz. Son teknik ise mikroinvaziv endoskopik yöntemlerle genel anestezi ile uyguladığımız işlemdir. Aynı gün ya da ertesi gün taburcu olabilir, ağrı duymadan işinize dönebilirsiniz."
Op. Dr. Çavdaroğlu sözlerine kendi bulup geliştirdiği özel bir teknikle ilgili de şunları söyledi: "Uzmanlığım sırasında kendi geliştirdiğim ve hastanemde de uyguladığım yöntem sayesinde ise ilerlemiş yani iltihaplanmış, apselenmiş vakalarda bile ikinci bir işleme gerek kalmadan bu sorunu kökten çözebiliyoruz. Kronik pilonidal sinüsde yani kıl dönmesinde apse gelişirse kuyruk sokumunda şişlik, kızarıklık, üzerine oturamama ve ateş görülmesi bu hastalığınızın tedavi şeklini değiştirir. Bu durumda iyileşme süresi 6 aya kadar uzayabilir, geliştirdiğim bu teknik sayesinde bu süre üç haftada yarada estetik tam iyileşme sağlıyor. Genel anestezi altında on beş dakika gibi kısa bir sürede gerçekleşen ameliyat sayesinde yara yerini kapatmaya yönelik hastaya ikinci bir müdahale olmuyor."
İzmir Özel Sağlık Hastanesi bünyesinde kendi tekniği ile pek çok hastasının yara izi olmadan, kısa sürede günlük rutinine döndüğünü söyleyen Op. Dr. Çavdaroğlu, benzer durum yaşayan hastaların ivedilikle uzman bir hekime başvurarak tedavilerini başlatmaları gerektiğini hatırlattı.
Kıl dönmesi çok önemli bir hastalık gibi görünmemesine rağmen oldukça sık rastlanan nahoş bir durum. Kadınlarda da görülebilirken en çok erkeklerde ve kuyruk sokumunda oluşuyor. Peki bu durum önlenebilir mi?
Op. Dr. Çavdaroğlu hastalığın önlenemeyeceği fakat alanı tüyden, epilasyon gibi çeşitli yöntemlerle arındırarak tekrarının önlenebileceğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: "Kıl dönmesi sinsi seyreden bir hastalıktır başta hastalar tarafından önemsenmezken akabinde kuyruk sokumunda batma, ağrı, akıntı ve şişlik olabilir. Hareket kabiliyeti sınırlanır ve çileli bir hal alır. Bu esnada vakit kaybetmeden yani kuyruk sokumundaki kıl dönmelerinde apse oluşmadan müdahale edilirse, son dönemde geliştirilen yöntemlerle tedavi süresi kısalır, milimetrik kesiler ile daha estetik ve daha hızlı iyileşerek tedavi edilebilir."
İlerlemiş vakalarda ise hastaya göre tedavi tercihlerinin değiştiğini hatırlatan Op. Dr. Özgür Çavdaroğlu: "Lokal anestezi ile üç şekilde hastalığa çözüm geliştirebildiklerini belirterek, açıp temizlediğimiz yara yerini kristalize fenol ya da fibrin glue dediğimiz dolgu maddesi ile dolduruyoruz, bu işlem yaklaşık 15 dakika gibi kısa bir sürede lokal anestezi ile yapılıyor, bu sayede hastalarımız hem yatış yapmıyorlar hem de hemen işlerine dönebiliyorlar üstelik estetik milimetrik iz ile operasyon anlaşılmıyor bile. Bir diğer teknik ise lazer ile yaptığımız işlemdir hem lokal hem genel anestezi ile uygulanabilir ve hızlı iyileşme ile hastaya konfor yaratır. Çok kısa sürede tamamlanır ve ertesi gün işinizin başına geçebilirsiniz. Son teknik ise mikroinvaziv endoskopik yöntemlerle genel anestezi ile uyguladığımız işlemdir. Aynı gün ya da ertesi gün taburcu olabilir, ağrı duymadan işinize dönebilirsiniz."
Op. Dr. Çavdaroğlu sözlerine kendi bulup geliştirdiği özel bir teknikle ilgili de şunları söyledi: "Uzmanlığım sırasında kendi geliştirdiğim ve hastanemde de uyguladığım yöntem sayesinde ise ilerlemiş yani iltihaplanmış, apselenmiş vakalarda bile ikinci bir işleme gerek kalmadan bu sorunu kökten çözebiliyoruz. Kronik pilonidal sinüsde yani kıl dönmesinde apse gelişirse kuyruk sokumunda şişlik, kızarıklık, üzerine oturamama ve ateş görülmesi bu hastalığınızın tedavi şeklini değiştirir. Bu durumda iyileşme süresi 6 aya kadar uzayabilir, geliştirdiğim bu teknik sayesinde bu süre üç haftada yarada estetik tam iyileşme sağlıyor. Genel anestezi altında on beş dakika gibi kısa bir sürede gerçekleşen ameliyat sayesinde yara yerini kapatmaya yönelik hastaya ikinci bir müdahale olmuyor."
İzmir Özel Sağlık Hastanesi bünyesinde kendi tekniği ile pek çok hastasının yara izi olmadan, kısa sürede günlük rutinine döndüğünü söyleyen Op. Dr. Çavdaroğlu, benzer durum yaşayan hastaların ivedilikle uzman bir hekime başvurarak tedavilerini başlatmaları gerektiğini hatırlattı.
