Konya Ovası'nda sürdürülebilir tarım ve sulama için Boğaziçi'nden bilimsel destek
Türkiye ile Birleşik Krallık arasında bilimsel iş birliğinin geliştirilmesini desteklemek amacıyla yürütülen Newton- Kâtip Çelebi Fonu çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, Türkiye’nin ‘’tahıl ambarı’’ olarak bilinen ve en önemli tarım alanlarının başında gelen Konya Ovası’ndaki tuzlu ve sodyumlu toprakların tarımsal verimliliğinin artırılması ve bölgede sürdürülebilir sulama sistemleri geliştirilmesi için araştırma başlattı.
Newton- Kâtip Çelebi Fonu, Türkiye ve İngiltere'deki bilimsel araştırma ve inovasyon sektörlerini bir araya getirerek Türkiye'deki ekonomik kalkınma ve toplumsal refah alanlarında karşılaşılan sorunlara ortak çözümler geliştirmeyi amaçlıyor. Türkiye’de TÜBİTAK ve British Council iş birliğiyle yürütülen; Newton- Kâtip Çelebi Fonu tarafından desteklenen projenin Türkiye ayağındaki araştırma ekibinin liderliğini Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Nadim Copty üstleniyor.
Türkiye’den Boğaziçi ve Ankara Üniversitesi’nden araştırmacıların yer aldığı; 2021 yılı yaz aylarında tamamlanması beklenen ekibin İngiltere ayağında ise Manchester, Sheffield ve Leeds üniversitelerinden araştırmacılar yer alıyor.
SAMIMI (Salinity, Sodicity Management Interdisciplinary Multi Institutional Network) adıyla, çok disiplinli ve uluslararası nitelikte iş birliğiyle yürütülmeye başlanan projede Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Nadim Copty’nin yanı sıra, Prof. Dr. Ali Kerem Saysel ve Prof. Dr. Burak Demirel de yer alırken, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Sabri Öztürk, Prof. Dr. Günay Erpul, araştırmacı Dr. Selen Deviren Saygın, ManchesterÜniversitesi’nden Dr. Masoud Babaei ve Dr. Majid Sedighi, Sheffield Üniversitesi’nden Dr. Manoj Menon,Leeds Üniversitesi’nden Dr. Xiaodong Jia da bulunuyor.
Türkiye'nin en büyük ovası olan ve ülkenin tarım alanlarının yaklaşık yüzde 17'sine karşılık gelen Konya Ovası’nın tuzlu toprak yapısında su kalitesi, su miktarı ve sulama yöntemleri üzerine bir dizi saha araştırması, deney ve modellemeyi kapsayacak proje, toprağın kalitesine, ürünlerin ve tarımsal işletmelerin verimliliğine olumsuz etkileri olan yüksek miktarlardaki tuz ve sodyum oranının araştırılması ve bölgede sürdürülebilir sulama sistemlerinin geliştirilmesini hedefliyor.
Proje hakkında bilgi aldığımız Prof. Dr. Nadim Copty, Prof. Dr. Ali Kerem Saysel ve Prof. Dr. Burak Demirel, tarım topraklarında artan tuzluluk miktarının toprağın verimini düşüren ve nihayetinde tarım işletmelerinin sürdürülebilirliğine olumsuz etkileri olan ciddi bir çevresel problem olduğunun altını çizdi.
Yanlış sulama pratikleri ve yeraltı su kaynaklarının aşırı kullanımı neticesinde topraktaki tuz oranının yükseldiğine ve verimli tarım alanlarının azaldığına dikkat çeken araştırmacılar, söz konusu projede sulama yöntemlerinin topraktaki tuzluluk ve toprak yapısına olan etkisini sahadan alınacak örneklerle analiz edecekler.Araştırma kapsamındaki kolon deneylerinde ise yağmur suyu ve yeraltı suyu gibi farklı su örnekleri kullanılacak, mikro tomografi yöntemi ile alınacak toprak örnekleri mikro düzeyde analiz edilecek ve topraktaki tuz miktarı ölçülecek. Projede ayrıca bu bulgulardan hareketle, sulamanın sürdürülebilir yönetimi için bölgesel bir benzetim modeli geliştirilecek.
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Nadim Copty, Türkiye’de sulanan arazilerin yaklaşık yüzde 30’una karşılık gelen 1,5 milyon hektar sulanan arazide yüksek miktarda tuz ve sodyum bulunduğunu ifade etti. 2013 tarihli UNFCCC Raporu’nda da uygun olmayan sulama yöntemlerinin ve yer altı sularının yanlış yöntemlerle çekilmesinin topraktaki tuz ve sodyum artışına neden olduğunun vurgulandığını belirten Prof. Dr. Copty şunları söyledi: Geniş tarımsal arazilerde sulamanın bu şekilde yapılmasının topraktan giderek daha az ürün alınması anlamına geleceği için bu problemin yakın gelecekte gıda güvenliği ve gıda fiyatlarındaki artış başta olmak üzere pek çok alanda çeşitli sorunları beraberinde getirecek”.
İklim değişikliğinin sonuçlarından biri de su kaynaklarımızın azalması
Söz konusu sorunların iklim değişikliğinin yaratacağı etkilerle birlikte düşünüldüğünde, daha da artacağını vurgulayan Prof. Dr. Ali Kerem Saysel ise iklim değişikliğinin sonuçlarından birinin tarımsal su açığının artması olduğunu, sulamaya dayalı tarımsal üretim ihtiyacının artmasıyla birlikte sulamaların sürdürülebilir yönetimin daha önemli bir ihtiyaç haline geleceğini belirtti.
Proje kapsamında Konya Ovası’nda yapılacak saha çalışmaları neticesinde varılacak bulgular doğrultusunda sürdürülebilir bir sulama modeli önerisi inşa edilmesinin amaçlandığını aktaran Saysel, ayrıca sadece Konya Ovası’nda değil Menderes Havzası ve GAP bölgesinde de kontrolsüz sulama kanalıyla topraktaki tuzluluğun arttığına ve verimliliğin düştüğüne dikkat çekti.
Prof. Dr. Saysel, ‘’Bu proje kapsamında sistem dinamiği yaklaşımıyla Konya tarım havzasında teknoloji kullanımı, ürün seçimi, tarımsal arazi kullanımı gibi çeşitli sosyo-ekonomik unsurları da kapsayan bir benzetim modeli geliştireceğiz. Hali hazırda ülke olarak bir sulama politikasına sahip olmakla beraber tarım topraklarındaki tuz oranının kontrolü için belirlenmiş bir politikaya sahip değiliz. Bu araştırma kapsamında Konya Ovası için geliştireceğimiz modelin Türkiye’de benzer sorunların yaşandığı başka bölgelere de uygulanabilir olmasını amaçlıyoruz’’ bilgisini verdi.
Projenin ilerleyen safhalarında proje çıktılarını çeşitli paydaşlarla ve STK’larla değerlendirme imkânı olacağını belirten Prof. Dr. Burak Demirel ise ‘’Projemiz hali hazırda Türkiye’nin belli bir bölgesinde tarım arazilerindeki tuzlanma sorununu ele alan bir çerçeveye sahip olsa da aslında bu problem, su kaynaklarımızın azalmasından gıda güvenliğine uzanan önemli bir dizi sorunu da kapsıyor’’ diye konuştu.
2021 yılında tamamlanması hedeflenen proje kapsamında ilk etapta araştırma grubu saha ziyaretleri gerçekleştirerek bölgedeki paydaşlarla ve yerel çiftçilerle bir araya gelecek. Laboratuvar çalışmalarından elde edilecek bulgular bölgesel dinamik sistem modeline uyarlanarak bölgedeki mevcut sulama pratikleri değerlendirilecek ve böylelikle tarım arazilerindeki aşırı tuzluluğu oluşturan nedenler saptanacak. Aynı zamanda başarılı tarım pratikleri tanımlanarak Konya Ovası için bölgesel bir sulama modeli oluşturulacak.