2018 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde Muharrem İnce’ye oy vermeyeceğimi söylediğim için ne küfürler, ne hakaretler yemiştim.
Hatta ve hatta CHP'li bazı dostlarım beni cahillikle bile itham etmişti.
İlginç değil mi?
Ülkeye ileri demokrasiyi getireceğini vaat edenler; bir vatandaşın demokratik tercihini açıklamasından rahatsız olabiliyor.
Bu da yetmiyor!
Tercihini açıklayan kişi her türlü hakarete maruz kalabiliyor.
Neymiş efendim, İzmir'de, üstelik Foça gibi aydınlık(!) bir ilçede yaşayan bir insan nasıl olurmuş da tercihini 'kuantum fiziği' diyen Muharrem İnce'den yana değil de 'çay-kek' diyen Recep Tayyip Erdoğan'dan yana kullanırmış.
Aslında aradıkları cevap sorunun içinde gizli!
Bunun içindir ki; iktidara gelebilme noktasında CHP'nin önündeki en büyük engelin İzmir olduğunu ve İzmir'in CHP'yi sürekli paçasından aşağıya çektiğini savunuyorum yıllardır.
Neyse, Arif olan anlar ne demek istediğimi.
Sandık başına giden her vatandaş gibi ben de bir tercih yapıyorum. Hem de hangi partiye oy vereceğimi önceden açıklamak suretiyle kullanıyorum oyumu.
Fakat her seferinde de başımı derde sokuyorum.
2019 Mahalli İdareler Seçimleri öncesinde Cumhur İttifakı, 1989'dan beri her seçimde aday olan ama aday olduğu her seçimi de kaybeden, 'dünya seçim kaybetme şampiyonu' Serdar Mersin'i (temcit pilavı misali) bir kez daha aday gösterince...
Biraz öfke, biraz kırgınlık, biraz da inadımdan sebep; Millet İttifakı adayını desteklemiştim Foça'da.
Vay sen misin onları destekleyen! Yine hakaretin bini bir para!
Evet, desteklediğim aday kazandı ve kendisi şu an Foça'nın Belediye Başkanı.
Fakat o da ne!
O günlerde destek olduğum için bana hakaret edenler, bu günlerde destek olmadığım için yine hakaret ediyorlar.
Seçim öncesinde bana; "Senin gibi her şeyi sorgulayan bir insan, nasıl olur da böylesine liyakatsiz bir adayı destekler? Yazıklar olsun sana Hasan Eser..." diyorlardı.
Şimdilerde ise şöyle diyorlar: "Pırlanta gibi bir çocuk, memleketimizin insanı, yardımcı olmak lazım! Yanlışın büyüğünü yapıyorsun Hasan Eser..."
Farkında mısınız?
Sonuç değişmiyor ve her seferinde yanlışı yapan da hakarete uğrayan da ben oluyorum!
Tamam kabul ediyorum. Destekledim!
Çünkü, Cumhur İttifakı geleneğinde olan partilerin 35 yıl boyunca memleketime aynı kişiyi aday olarak dayatmasını zekama hakaret olarak kabul etmiştim.
Bu arada, o kişi sağda solda yine aday olacağını söylüyormuş. Cumhur İttifakı, 2024'te kendisini bir kez daha aday gösterirse hiç şaşırmam! Ve o kişi aday olduğu sürece, bu dönem karşı tarafı desteklemek gibi bir hata yapmam; ama en azından tarafsız kalır ve sandığa da gitmem!
Şu an Foça Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan kişiyi, seçim döneminde desteklemekle hata yaptığımı da kabul ediyorum.
Nitekim artık desteklemiyorum ve desteklemeyeceğim de!
Çünkü; Belediye Başkanlığı gömleğinin o arkadaşımıza 3 numara büyük geldiğini ve Foça tarihinin gelmiş geçmiş en verimsiz yöneticisi olduğuna kaniyim. Nokta!
Gelelim Muharrem İnce konusuna...
Yineliyorum!
Muharrem İnce'ye oy vermeyeceğimi söylediğimde, sosyal medyada, özellikle de Twitter aleminde adeta lince uğramıştım.
Analize muhtaç olsa gerektir.
Muharrem İnce, CHP'den istifa edeceğine ve yeni bir parti kuracağına yönelik ilk sinyali verince...
13. 08. 2020 tahinde, 'Muharrem İnce Yalova'da tavuk mu beslesin?' başlığı altında bir yazı kaleme aldım ve kendisinin yakın vadede olmasa da başarılı olacağına inandığımı yazdım.
WhatsApp, messenger, e-posta; her yerden mesaj yağdı.
Tahmin ettiğiniz gibi...
2018'de Muharrem İnce'ye destek olmadığım için bana kızanlar, "Kuantum fiziği diyen bir adaya oy vermeyen, ancak ve ancak cahildir" diyenler, gelinen noktada bana yine kızdılar.
Bu defa de şöyle dediler: "Muharrem İnce gibi bencil bir adamı desteklemek cahillikten başka bir şey değildir!"
İyi de aynı Muharrem İnce'yi 2018'de destekleyen siz değil miydiniz?
2018 Genel seçimleri öncesinde de bu konuda birçok yazı kaleme almış; "Muharrem İnce'nin adaylığı bir paradokstur!" demiş ve tonla küfür yemiştim.
Gelinen noktada ise; 'Muharrem İnce, yapılması gereken en doğru hamleyi yapmıştır. Medeni cesareti takdire şayandır. Belki de Bülent Ecevit ile aynı kaderi yaşıyor,' diyorum.
Ve ben yine kötü kişi oluyorum.
"Dedemin partisi, babamın geleneği..." diyerek, futbol takımı tutar gibi parti tutanlar olduğu sürece...
"Bizim en kötümüz, karşı mahallenin en iyisinden evladır" düşüncesi yaşamaya devam ettiği sürece...
"Bizden ise kraldır; bizden değil ise yansın, bitsin, yok olsun..." anlayışı değişmediği sürece...
Ne siyasi partilerimiz ne de destekçileri; hiçbir zaman lider sultasından kurtulamaz.
Üyeler bırakın lideri değiştirmeyi, değiştirilmesini teklif dahi edemez.
Daha çok tepeden inme ithal milletvekillerini seçmek zorunda kalınır.
Dahası, liderin iki dudağının arasından çıkan isimler, toplumda tasvip edilmese bile belediye başkanlığına taşınmak zorunda kalınır. Hem de tıpış tıpış...
Bana hep soruyorlar; "Hayat arkadaşın koyu bir solcu, sen de tam tersi bir görüşe sahipsin; nasıl anlaşıyorsunuz?"
El cevap: Çok sesliliği ve farklı düşünce özgürlüğünü henüz evinde bile uygulayamayan bir insan, yaşadığı şehrin ve/veya ülkesinin demokrasisine katkı koyabilir mi?
Yolun açık olsun Sayın Muharrem İnce!
Hayırlı uğurlu olsun.
Allah utandırmasın!
Muvaffakiyetler diliyorum.
Foça'ya yolunuz düşerse, bekleriz efendim!
Hasan Eser / Mahalli Gündem.com
YORUMLAR