Mutlulukta 3A Formülü!
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 6 Mayıs Radyo Günü’nün önemine işaret ederek Türk radyo yayıncılığının 6 Mayıs 1927’de başladığını hatırlattı.
07 Mayıs 2022 - 09:32
21’inci yüzyılın cevabını aradığı soruların belki de en başında mutluluk geliyor. Bununla ilgili her geçen gün yeni araştırmalar kamuoyuyla paylaşılırken psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın mutluluğu elde etmeyle ilgili önerdiği 3A formülü dikkat çekiyor. Mutlulukta ‘Anlam, Amaç, Arkadaş’ın önemini vurgulayan Tarhan, mantıksal, duygusal ve sosyal zekânın mutlulukta dengeli kullanılması gerektiğinin altını çiziyor. “Mutluluk, beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır” diyen Tarhan, her yaşın mutluluğu yakalayacak boyutu olduğunu, kişinin her mevsim bir bahçesi olması gerektiğine dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 6 Mayıs Radyo Günü’nün önemine işaret ederek Türk radyo yayıncılığının 6 Mayıs 1927’de başladığını hatırlattı. Bu sene Türkiye’de radyo yayıncılığının 95’inci yıldönümünü kutladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin modernleşmesinin önemli teknik başarılarından biri gerçekleştirilmiş oldu. Yeni kuşaklar radyo dendiği zaman basite alıyor. Ama o zamanlar için radyo yayınını bulmak, onu çeşitli vericilerle, yansıtıcılarla yapabilmek, şu an da uzaya ülke kurmak gibi önemi bir olaydı.” dedi.
Gelecek kuşaklar daha ileriye götürmeli
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, her yeni gelişmenin üzerine yeni bir şeyin eklenmesi gerektiğini de belirterek özellikle gelecek kuşaklara önemli görevler düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yeni kuşakların bunu daha ileriye götürmesi gerektiğini ve daha iyi geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim hedefimiz olmalı. Bizim hedefimiz olmuşla yetinmek değil, yeni bir şeyler katmak olmalı.” dedi.
Mutluluğun da reçetesi olmalı
TRT Radyo1’de yayınlanan Ailece programına katılan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalıkların tedavisindeki gibi mutluluğun da bir reçetesi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanlarda mutluluk arayışı ve mutsuzluk derdi var. Baktığımız zaman Sokrates’e, Aristo’ya, Platon’a kadar gidiyor. Tartıştıkları konular mutluluk konuları. Asıl fikir babası Sokrates. Aristoteles ise bunu yazı haline getirmiş.” dedi.
Anlam peşinde koşmak asıl mutluluk
Aristoteles’in mutluluğu ikiye ayırdığını, birincisinin hedonist mutluluk yani haz peşinde koşmak, hazları eylem halinde yaşayabilmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aristoteles, bu mutluluğu geçici mutluluk olarak görüyor. Asıl insanı mutlu eden mutluluğun Eudaimonia mutluluk olduğunu söylüyor. Eudaimonia mutluluğun bir anlam peşinde, ideal peşinde koşmak olduğunu söylüyor. Eudaimonia mutluluk, anlamlı ideallere bağlı eylemlerin toplamı olarak geçiyor. Bu insanda kalıcı mutluluk yapıyor, diğeri geçici mutluluk sağlıyor.” diye konuştu.
Mutluluk bir süreçtir…
Geçici mutluluklarda kişinin bir süre sonra onu mutlu eden şeyin bitmesiyle hüzne kapıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güzel günler geçince, onun bitişi bile insana hüzün verir. Hüznün bitmesi ise insana haz verir. Mutluluk durumsal değil, mutluluk bir süreçtir. Bu süreci yönetmek gerekiyor. Mutlulukta süreç yönetimini doğru yapabilmek önemlidir.” diye konuştu.
Popüler kültür, aldatıcı mutluluğu teşvik ediyor
Mutlulukta süreç yönetiminin doğru yapılması için mutlulukla ilgili bir yaşam felsefesine sahip olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluk, amansız yaşamak, canının her istediğini yapmak, duvarları yıkmak, zincirleri kırmak, kafana göre yaşamak değildir. Bu aldatıcı mutluluktur. Kapitalist sistem ve popüler kültür, tüketimi artırmak için bu mutluluğu teşvik ediyor. Kazan tüket çarkı içerisinde yaşamaya zorluyor. ‘Kazan, harca, eğlen, 5 gün çalış 2 gün eğlen’ diyor. Şu an ABD’de ortalama insanın hayatındaki yaşam felsefesi bu. Hafta sonu eğlenemezse, çocuğu hasta olursa ya da olumsuz bir şey olursa çok kötü hissediyor kendini.” dedi.
Kaliforniya Sendromu mutsuz ediyor
Hedonist mutluluğun insanı mutlu etmediğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hatta bu mutluluğu amaçlayıp da edinemeyenler için bir sendromdan bahsediliyor. Adı Kaliforniya sendromu. Kaliforniya Sendromu Kaliforniya’da çok yaygın olduğu için orada mutluluk araştırmaları da çok yapılıyor. Bizim için Antalya neyse, ABD için de Kaliforniya öyle, eğlence açısından. Oradaki insanlar birçok şeye sahipler, eğleniyorlar, çok hızlı yaşıyorlar. Bütün bunlar var ama insanlar yine mutlu değiller.” dedi.
Bencilliğin krallığında mutlu olamazsınız
Mutlu olmayan insanlarda ikinci bir özellik olduğunu, bunun da egosantrizm olarak isimlendirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bencilliğin krallığındaki mutluluk sahte oluyor. Bencilce bir mutluluk arayışı, sahte bir mutluluk arayışı oluyor. Bencilliğin krallığında yaşıyorsanız mutlu olamazsınız. O an mutlu olursunuz ama sürdüremediğiniz ve kontrol edemediğiniz için elinizden kayıp gittiği zaman daha kötü olursunuz. Ünlü bir Amerikalı aktör var, açıklama yaptı, ‘Bu yaşlılık çok berbat bir şey, ötenazi istiyorum.’ dedi. Ötenazi Kanada’da serbest. Ötenazi için doktora başvuruyorsun. Bir çeşit intihar. Kişi hızlı yaşamış ama yaş ilerledikten sonra aynı şeyi devam ettiremiyor. Halbuki onun mutluluk felsefesi doğru olsa…” dedi.
Her mevsim bir bahçen olacak…
Her yaşın mutluluğu yakalayacak boyutu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “18-20 yaşında gibi yaşamak istiyorsanız bu gerçekçi değil, mümkün değil. O halde ne yapılacak? Her mevsim bir bahçen olacak, o bahçede her mevsim çiçek açan bir ağaç olacak. Hayatı böyle görürseniz, çocuklukta da ergenlikte de orta yaşta da ileri yaşta da mutlu olmayı başarırsınız, mutlu olacak bir şey bulursunuz. 92 yaşında bir hanımefendiye soruyorlar: ‘Nasıl mutlu olabiliyorsunuz, birçok hastalığınız var?’ Hanımefendi diyor ki ‘Çalışmayan uzuvlarımı değil, çalışan uzuvlarımı düşünüyorum.’ Bu da bir bakış açısı. Hayatın bu insanlara kattığı anlam oluyor. Bu da anlam mutluluğu dediğimiz mutluluk. Anlam mutluluğunda kişinin, öyle idealleri olacak ki içinde anlam olan idealler olacak. O anlama katkı sağladıkça mutlu olacak.” dedi.
Para, mutluluğu satın alamıyor
Yaşam felsefesinin mutlu olmada çok önemli olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşam felsefesi doğru şekilde yapılandırılırsa, bir insanın mutlu olmaması mümkün değil. ABD’de yapılan en son mutluluk araştırmasında, kişi başı gayrisafi milli hasıla, 1950 ile 2000 yılları arasında 20 bin dolardan 35 bin dolara çıkmış. Ama aynı tarihlerde yapılan mutluluk araştırmalarında çok mutluyum diyenlerin oranı %30’larda kalıyor. Hiç artmıyor. Onun üzerine ‘Para, mutluluğu satın almaz’ sözünü söylüyorlar. Maddi gücün olması, mutluluğu satın almıyor. Mutluluğu satın almak için muhakkak başka sermayeye ihtiyacın var. Bu da sosyal sermaye, duygusal sermayedir.” dedi.
Mutluluğun formülü: Mantıksal, duygusal ve sosyal zeka geliştirilmeli
Mantıksal zekanın, kişiyi zengin edebildiğini ancak sosyal ve duygusal zeka geliştirilmezse mutlu olunamayacağını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluğun formülü, üç zeka alanını da güçlendirmek gerekiyor. Mantıksal zeka, duygusal zeka ve sosyal zeka. Kaliforniya sendromunun üçüncü belirtisine de dikkat çekmek gerekiyor o da yalnızlık. En sonunda mutsuzluk ortaya çıkıyor. Büyük depresyon, intihar olayları artıyor. Özellikle stres altında ve kriz durumlarında daha çok ortaya çıkıyor.” dedi.
Sahip olduklarının kıymetini bilen mutlu oluyor
“Mutluluk beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her insanın hayatında beklentileri vardır: Şuyum olsun, buyum olsun, şöyle bir hayata sahip olayım gibi. Onun dışında elde ettikleri ve edemedikleri var. Bunlar arasındaki dengeli ilişkiyi kurabilen mutlu olabiliyor. Elde edemediğine takılırsa mutsuz oluyor. Elde ettiklerinin, sahip olduklarının kıymetini bilse mutlu olabiliyor. Kişinin bu dengeyi sağlaması gerekiyor. Mutluluk, hareket halinde mutluluktur. Mutluluk, kovalandıkça, yakalanacak bir şey değildir. Mutluluk gölge gibidir. İnsan gölgesini yakalamaya çalıştıkça kaçar, yakalayamaz. Siz hedefinize giderseniz, renkli gölge arkanızdan gelir. Onu yakalamak istemeyeceğiz, hedefimize odaklanacağız, doğru yola doğru adımlarla gideceğiz.” dedi.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek gerekiyor
Sıradan şeylerden mutlu olmayı başarabilmenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarınla bir arada oturabilmek, bir çay içebilmek, sahip olduğun şeylerden mutlu olabilmek gibi şeylerin kıymetini bilmek mutlulukta çok önemli. Mutlu olabilmek için şükran duygusunun olması gerekiyor. Küçük şeylerden mutlu olabilmek gerekiyor.” dedi.
Mutluluğu arayan 3 A’ya sahip olmalı
İnsanı mutluluktan uzaklaştıran üç kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bunları açgözlülük, duygusuzluk ve hırs olarak sıraladı.
“Doyumsuz, açgözlü ve bencil olan bir kimsenin mutlu olması mümkün değil” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişiler yetinemiyorlar. Daha fazla diledikleri için zalimleşiyorlar. Başkalarının haklarını da yemeye başlıyorlar. Zalim bir zengin oluyorlar ama yalnızlaşıyor ve mutsuz oluyorlar. Bu kimseler mutlu olamaz. Bunun için insanın yaşam felsefesini doğru oluşturması önemli. Kişi mutluluğu arıyorsa 3 A dediğimiz, anlam, amaç ve arkadaşının olması gerekir. Hayatın anlamı, amacı ve arkadaşının olması gerekir. İnsan ilişkisel bir varlık, tek başına yaşamaya göre programlanmamış. Sosyal bir varlık. Sosyal zekasını da geliştirmesi gerek dediğimiz, sosyal yapının bir parçası olmayı hedeflemesi gerekiyor. Benmerkezci bir insan oldukları için mutlu olamıyorlar. Başarılı, zengin oluyorlar ama mutlu olamıyorlar ve hayatlarının sonuna kadar yalnız kalıyorlar.” diye konuştu.
Anlam peşinde koşmak stresi genini azaltıyor
Mutluluk üzerine Kuzey Karolina Üniversitesinin yaptığı hedonik ve eudaimonic eylemlerin hücresel düzeydeki etkilerini inceleyen ilginç bir çalışma olduğunu belirten Tarhan, insan mutluluğu üzerine işlevsel bir genomik bakış başlığı ile yayınlanan ve genomik tabanlı analizler içeren bu çalışmada CTRA Stres genlerine dikkat çekildiğini kaydetti ve ekledi: “Kişide haz veren eylemler değil de bir anlam peşinde koştuğu zaman kişinin stres genleri anlamlı bir şekilde azalıyor. Bu da bağışıklık siteminin güçlenmesine sebep oluyor. Stres yönetiminde de çok önemli. Haz peşinde koşan, mutluluğu hazları tatmin etmeye indirgeyen kişilerdeki stresi yöneten CTRA stres genlerimiz, anlamlı bir şekilde haz peşinde koşanlarda daha hızlı çalışıyor. Ama anlam peşinde koşanlarda, bugün hayat yolunda ‘bir anlama gitmek için bir basamak geçtim’ dediği zaman stresi tetikleyen CTRA stres genlerimiz anlamlı bir biçimde daha dengeli çalışıyor. Vücudun savunma sistemi demektir bu. Onun için anlık tatminler tavsiye edilmiyor ama orta ve uzun vadeli tatminler hedeflenmesi gerekiyor. Bunun için de kişinin hedefi olması, gelecekle ilgili idealinin olması gerekir. O ideale giderken bir basamak atlamış olmak, kişinin kalıcı mutluluğuna sebep oluyor. Bu da mantıksal zekânın, duygusal zekanın ve sosyal zekanın dengeli kullanılması anlamına geliyor. Arkadaş, aile, yakın çevre, iş ilişkilerini dengeli tutabilmenin de mutlulukta payı var. Doğru bir yaşam felsefesi, doğru bir niyet ve gaye çok işe yarayabilir.”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 6 Mayıs Radyo Günü’nün önemine işaret ederek Türk radyo yayıncılığının 6 Mayıs 1927’de başladığını hatırlattı. Bu sene Türkiye’de radyo yayıncılığının 95’inci yıldönümünü kutladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin modernleşmesinin önemli teknik başarılarından biri gerçekleştirilmiş oldu. Yeni kuşaklar radyo dendiği zaman basite alıyor. Ama o zamanlar için radyo yayınını bulmak, onu çeşitli vericilerle, yansıtıcılarla yapabilmek, şu an da uzaya ülke kurmak gibi önemi bir olaydı.” dedi.
Gelecek kuşaklar daha ileriye götürmeli
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, her yeni gelişmenin üzerine yeni bir şeyin eklenmesi gerektiğini de belirterek özellikle gelecek kuşaklara önemli görevler düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yeni kuşakların bunu daha ileriye götürmesi gerektiğini ve daha iyi geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim hedefimiz olmalı. Bizim hedefimiz olmuşla yetinmek değil, yeni bir şeyler katmak olmalı.” dedi.
Mutluluğun da reçetesi olmalı
TRT Radyo1’de yayınlanan Ailece programına katılan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalıkların tedavisindeki gibi mutluluğun da bir reçetesi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanlarda mutluluk arayışı ve mutsuzluk derdi var. Baktığımız zaman Sokrates’e, Aristo’ya, Platon’a kadar gidiyor. Tartıştıkları konular mutluluk konuları. Asıl fikir babası Sokrates. Aristoteles ise bunu yazı haline getirmiş.” dedi.
Anlam peşinde koşmak asıl mutluluk
Aristoteles’in mutluluğu ikiye ayırdığını, birincisinin hedonist mutluluk yani haz peşinde koşmak, hazları eylem halinde yaşayabilmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aristoteles, bu mutluluğu geçici mutluluk olarak görüyor. Asıl insanı mutlu eden mutluluğun Eudaimonia mutluluk olduğunu söylüyor. Eudaimonia mutluluğun bir anlam peşinde, ideal peşinde koşmak olduğunu söylüyor. Eudaimonia mutluluk, anlamlı ideallere bağlı eylemlerin toplamı olarak geçiyor. Bu insanda kalıcı mutluluk yapıyor, diğeri geçici mutluluk sağlıyor.” diye konuştu.
Mutluluk bir süreçtir…
Geçici mutluluklarda kişinin bir süre sonra onu mutlu eden şeyin bitmesiyle hüzne kapıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güzel günler geçince, onun bitişi bile insana hüzün verir. Hüznün bitmesi ise insana haz verir. Mutluluk durumsal değil, mutluluk bir süreçtir. Bu süreci yönetmek gerekiyor. Mutlulukta süreç yönetimini doğru yapabilmek önemlidir.” diye konuştu.
Popüler kültür, aldatıcı mutluluğu teşvik ediyor
Mutlulukta süreç yönetiminin doğru yapılması için mutlulukla ilgili bir yaşam felsefesine sahip olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluk, amansız yaşamak, canının her istediğini yapmak, duvarları yıkmak, zincirleri kırmak, kafana göre yaşamak değildir. Bu aldatıcı mutluluktur. Kapitalist sistem ve popüler kültür, tüketimi artırmak için bu mutluluğu teşvik ediyor. Kazan tüket çarkı içerisinde yaşamaya zorluyor. ‘Kazan, harca, eğlen, 5 gün çalış 2 gün eğlen’ diyor. Şu an ABD’de ortalama insanın hayatındaki yaşam felsefesi bu. Hafta sonu eğlenemezse, çocuğu hasta olursa ya da olumsuz bir şey olursa çok kötü hissediyor kendini.” dedi.
Kaliforniya Sendromu mutsuz ediyor
Hedonist mutluluğun insanı mutlu etmediğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hatta bu mutluluğu amaçlayıp da edinemeyenler için bir sendromdan bahsediliyor. Adı Kaliforniya sendromu. Kaliforniya Sendromu Kaliforniya’da çok yaygın olduğu için orada mutluluk araştırmaları da çok yapılıyor. Bizim için Antalya neyse, ABD için de Kaliforniya öyle, eğlence açısından. Oradaki insanlar birçok şeye sahipler, eğleniyorlar, çok hızlı yaşıyorlar. Bütün bunlar var ama insanlar yine mutlu değiller.” dedi.
Bencilliğin krallığında mutlu olamazsınız
Mutlu olmayan insanlarda ikinci bir özellik olduğunu, bunun da egosantrizm olarak isimlendirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bencilliğin krallığındaki mutluluk sahte oluyor. Bencilce bir mutluluk arayışı, sahte bir mutluluk arayışı oluyor. Bencilliğin krallığında yaşıyorsanız mutlu olamazsınız. O an mutlu olursunuz ama sürdüremediğiniz ve kontrol edemediğiniz için elinizden kayıp gittiği zaman daha kötü olursunuz. Ünlü bir Amerikalı aktör var, açıklama yaptı, ‘Bu yaşlılık çok berbat bir şey, ötenazi istiyorum.’ dedi. Ötenazi Kanada’da serbest. Ötenazi için doktora başvuruyorsun. Bir çeşit intihar. Kişi hızlı yaşamış ama yaş ilerledikten sonra aynı şeyi devam ettiremiyor. Halbuki onun mutluluk felsefesi doğru olsa…” dedi.
Her mevsim bir bahçen olacak…
Her yaşın mutluluğu yakalayacak boyutu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “18-20 yaşında gibi yaşamak istiyorsanız bu gerçekçi değil, mümkün değil. O halde ne yapılacak? Her mevsim bir bahçen olacak, o bahçede her mevsim çiçek açan bir ağaç olacak. Hayatı böyle görürseniz, çocuklukta da ergenlikte de orta yaşta da ileri yaşta da mutlu olmayı başarırsınız, mutlu olacak bir şey bulursunuz. 92 yaşında bir hanımefendiye soruyorlar: ‘Nasıl mutlu olabiliyorsunuz, birçok hastalığınız var?’ Hanımefendi diyor ki ‘Çalışmayan uzuvlarımı değil, çalışan uzuvlarımı düşünüyorum.’ Bu da bir bakış açısı. Hayatın bu insanlara kattığı anlam oluyor. Bu da anlam mutluluğu dediğimiz mutluluk. Anlam mutluluğunda kişinin, öyle idealleri olacak ki içinde anlam olan idealler olacak. O anlama katkı sağladıkça mutlu olacak.” dedi.
Para, mutluluğu satın alamıyor
Yaşam felsefesinin mutlu olmada çok önemli olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşam felsefesi doğru şekilde yapılandırılırsa, bir insanın mutlu olmaması mümkün değil. ABD’de yapılan en son mutluluk araştırmasında, kişi başı gayrisafi milli hasıla, 1950 ile 2000 yılları arasında 20 bin dolardan 35 bin dolara çıkmış. Ama aynı tarihlerde yapılan mutluluk araştırmalarında çok mutluyum diyenlerin oranı %30’larda kalıyor. Hiç artmıyor. Onun üzerine ‘Para, mutluluğu satın almaz’ sözünü söylüyorlar. Maddi gücün olması, mutluluğu satın almıyor. Mutluluğu satın almak için muhakkak başka sermayeye ihtiyacın var. Bu da sosyal sermaye, duygusal sermayedir.” dedi.
Mutluluğun formülü: Mantıksal, duygusal ve sosyal zeka geliştirilmeli
Mantıksal zekanın, kişiyi zengin edebildiğini ancak sosyal ve duygusal zeka geliştirilmezse mutlu olunamayacağını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluğun formülü, üç zeka alanını da güçlendirmek gerekiyor. Mantıksal zeka, duygusal zeka ve sosyal zeka. Kaliforniya sendromunun üçüncü belirtisine de dikkat çekmek gerekiyor o da yalnızlık. En sonunda mutsuzluk ortaya çıkıyor. Büyük depresyon, intihar olayları artıyor. Özellikle stres altında ve kriz durumlarında daha çok ortaya çıkıyor.” dedi.
Sahip olduklarının kıymetini bilen mutlu oluyor
“Mutluluk beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her insanın hayatında beklentileri vardır: Şuyum olsun, buyum olsun, şöyle bir hayata sahip olayım gibi. Onun dışında elde ettikleri ve edemedikleri var. Bunlar arasındaki dengeli ilişkiyi kurabilen mutlu olabiliyor. Elde edemediğine takılırsa mutsuz oluyor. Elde ettiklerinin, sahip olduklarının kıymetini bilse mutlu olabiliyor. Kişinin bu dengeyi sağlaması gerekiyor. Mutluluk, hareket halinde mutluluktur. Mutluluk, kovalandıkça, yakalanacak bir şey değildir. Mutluluk gölge gibidir. İnsan gölgesini yakalamaya çalıştıkça kaçar, yakalayamaz. Siz hedefinize giderseniz, renkli gölge arkanızdan gelir. Onu yakalamak istemeyeceğiz, hedefimize odaklanacağız, doğru yola doğru adımlarla gideceğiz.” dedi.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek gerekiyor
Sıradan şeylerden mutlu olmayı başarabilmenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarınla bir arada oturabilmek, bir çay içebilmek, sahip olduğun şeylerden mutlu olabilmek gibi şeylerin kıymetini bilmek mutlulukta çok önemli. Mutlu olabilmek için şükran duygusunun olması gerekiyor. Küçük şeylerden mutlu olabilmek gerekiyor.” dedi.
Mutluluğu arayan 3 A’ya sahip olmalı
İnsanı mutluluktan uzaklaştıran üç kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bunları açgözlülük, duygusuzluk ve hırs olarak sıraladı.
“Doyumsuz, açgözlü ve bencil olan bir kimsenin mutlu olması mümkün değil” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişiler yetinemiyorlar. Daha fazla diledikleri için zalimleşiyorlar. Başkalarının haklarını da yemeye başlıyorlar. Zalim bir zengin oluyorlar ama yalnızlaşıyor ve mutsuz oluyorlar. Bu kimseler mutlu olamaz. Bunun için insanın yaşam felsefesini doğru oluşturması önemli. Kişi mutluluğu arıyorsa 3 A dediğimiz, anlam, amaç ve arkadaşının olması gerekir. Hayatın anlamı, amacı ve arkadaşının olması gerekir. İnsan ilişkisel bir varlık, tek başına yaşamaya göre programlanmamış. Sosyal bir varlık. Sosyal zekasını da geliştirmesi gerek dediğimiz, sosyal yapının bir parçası olmayı hedeflemesi gerekiyor. Benmerkezci bir insan oldukları için mutlu olamıyorlar. Başarılı, zengin oluyorlar ama mutlu olamıyorlar ve hayatlarının sonuna kadar yalnız kalıyorlar.” diye konuştu.
Anlam peşinde koşmak stresi genini azaltıyor
Mutluluk üzerine Kuzey Karolina Üniversitesinin yaptığı hedonik ve eudaimonic eylemlerin hücresel düzeydeki etkilerini inceleyen ilginç bir çalışma olduğunu belirten Tarhan, insan mutluluğu üzerine işlevsel bir genomik bakış başlığı ile yayınlanan ve genomik tabanlı analizler içeren bu çalışmada CTRA Stres genlerine dikkat çekildiğini kaydetti ve ekledi: “Kişide haz veren eylemler değil de bir anlam peşinde koştuğu zaman kişinin stres genleri anlamlı bir şekilde azalıyor. Bu da bağışıklık siteminin güçlenmesine sebep oluyor. Stres yönetiminde de çok önemli. Haz peşinde koşan, mutluluğu hazları tatmin etmeye indirgeyen kişilerdeki stresi yöneten CTRA stres genlerimiz, anlamlı bir şekilde haz peşinde koşanlarda daha hızlı çalışıyor. Ama anlam peşinde koşanlarda, bugün hayat yolunda ‘bir anlama gitmek için bir basamak geçtim’ dediği zaman stresi tetikleyen CTRA stres genlerimiz anlamlı bir biçimde daha dengeli çalışıyor. Vücudun savunma sistemi demektir bu. Onun için anlık tatminler tavsiye edilmiyor ama orta ve uzun vadeli tatminler hedeflenmesi gerekiyor. Bunun için de kişinin hedefi olması, gelecekle ilgili idealinin olması gerekir. O ideale giderken bir basamak atlamış olmak, kişinin kalıcı mutluluğuna sebep oluyor. Bu da mantıksal zekânın, duygusal zekanın ve sosyal zekanın dengeli kullanılması anlamına geliyor. Arkadaş, aile, yakın çevre, iş ilişkilerini dengeli tutabilmenin de mutlulukta payı var. Doğru bir yaşam felsefesi, doğru bir niyet ve gaye çok işe yarayabilir.”
14:04