Sağlık çalışanlarının tükenmişliğe girmesi engellenmeli!
Dünya Sağlık Örgütü’nün önderliğinde yayınlanan Ottawa Bildirgesi’ndeki sağlık için olmazsa olmaz 8 koşulun ilk sırasında ‘barış’ın olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, “Barış olmadan bir toplumda bireylerin sağlığından söz edilemez çünkü savaş ortamında kimin, ne zaman, nerede, nasıl öleceği belirsizleşir. Halk sağlığının korunması ve sağlıklı koşulların sürdürülüp, geliştirilmesi için barış olmazsa olmaz önceliğe sahiptir” dedi. Sur, “Sağlık, insanların tartışmasız en büyük cevheri. Savaşlar da her durumda sağlığın amansız düşmanıdır. Bir toplumda başlayan savaş; toplumsal kırılmalara, ayrışmalara, iç çekişmelere ve düşmanlıklara da zemin hazırlıyor.” ifadelerini kullandı. Savaş bölgelerinde sağlıkçıların hizmet verme koşulları da iyice zorlaştığına dikkat çeken Sur, sağlık profesyonellerine yönelik psikolojik destek ile onları tükenmişlik sendromuna girmesinin de önlenmesi gerektiğini kaydetti.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, toplum sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde barışın önemine vurgu yaptı ve savaşların toplumlara verdiği zararlara değindi.
İnsanın sahip olduğu en büyük cevher sağlıktır Sağlığın insanların tartışmasız en büyük cevheri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, “
Sağlık olmadan elde edilen hiçbir varlık insan için bir anlam taşıyamaz. 21’nci yüzyıla gelindiğinde sağlığı korumanın ve geliştirmenin hastalık ve yaralanma başa geldiğinde onu tedavi etmekten kesinlikle daha kolay, etkili ve az maliyetli olduğu sağlık felsefecilerinin ve araştırmacılarının üzerinde tam bir uzlaşmaya vardığı nadir konulardan biridir.” dedi.
Savaş sağlığın amansız düşmanı
Prof. Dr. Haydar Sur, Dünya Sağlık Örgütü’nün önderliğinde 1986’da yayınlanan Ottawa Bildirgesi’nde sağlık için olmazsa olmaz 8 koşulun sayıldığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu koşulların ilki barıştır. Barış olmadan bir toplumda bireylerin sağlığından söz edilemez çünkü savaş ortamında kimin, ne zaman, nerede, nasıl öleceği belirsizleşir. Savaş her durumda sağlığın amansız düşmanıdır. Gıda bulmakta sorunlar yaşanır, evler barklar yıkılır, okullar eğitimi sürdüremez olur, sağlık hizmeti veya kuruluşlar yıkılıp, yağmalanır ve hizmetler felce uğrar. Savaşan askerlerin yanında birçok sivil de hayatını kaybeder veya ağır yaralanır. Bu siviller arasında sağlık görevlileri de yer alır. Böylece çok hızlı bir şekilde ve çok büyük bir boyutta artan sağlık hizmeti ihtiyacının karşılığında gittikçe azalan ve yok olan sağlık hizmet kapasitesi felaketi yaşanır. Toplumların savaş hallerinde sağlıklarını olumsuzluklardan koruyabildiği bugüne kadar hiç görülmemiştir.”
Savaşlar toplumsal kırılmalara yol açıyor
Toplum içinde özellikle yaşlıların, engellilerin, bebeklerin, çocukların, gebelerin ve annelerin olumsuzlukları daha da ağır halde yaşadıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, “Barışı kaybetmiş toplumlar, bugünkü toplumsal refah ve yaşama yeteneğini kaybetmekle kalmayıp yarınlarda kendisini toparlayabilme ve pozitif yönde refleks oluşturma yeteneklerini de kaybediyor. Bir toplumda başlayan savaşın toplumsal kırılmalara, ayrışmalara, iç çekişmelere ve düşmanlıklara da zemin hazırladığı unutulmamalı. Barış ortamında birbirini destekleyen, dara düşenlere el uzatmaya hazır birey ve aileler savaş geldiğinde kendi derdine düşüyor, yardımlaşma isteği yok oluyor. Hatta herkes birbirinden yiyecek, ilaç, barınma ortamı ve yakıt kapabilmeye yöneliyor. Bu olumsuzlukların onarılması tekrar barış ve huzur ortamına kavuşabilmesi ise onlarca yıl alabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Halk sağlığı ‘umudu yitirmeme’ felsefesine sahip
Prof. Dr. Haydar Sur, halk sağlığının sağlığın korunması ve sağlıklı koşulların sürdürülüp, geliştirilmesi için barışı olmazsa olmaz öncelik saydığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Rusya-Ukrayna savaşında da ailelerin evlerini ve yurtlarını bırakıp güvenli bir yerlere sığınmaya çalışırken önceliği çocukların ve kadınların savaş alanının dışına çıkarılmasına verdiğini gördük. Halk sağlığının bütün olumsuz koşullarda yine de umudunu yitirmeme yönünde bir felsefesi olduğu için savaş ortamında bile yapacak işleri vardır. Özellikle gıda ve su yardımı, soğuk havada ısınma problemlerinin çözülmesi, bulaşıcı hastalıklarının atağa kalkmaması için çevre sağlığı önlemlerinin alınması, kronik hastalığı olanlara mutlak suretle verilmesi gereken ilaçların ilgililere ulaştırılması, çöken sağlık hizmeti sistemlerinin canlandırılması için finans, insan kaynağı ve malzeme desteği verilmesi, toplumun ruh sağlığının desteklenmesi, yaralılara ve organ kaybına uğrayanlara bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi gibi işler uluslararası yardım eli içinde ilk sırada yapılması gerekenlerdir.”
Sağlık profesyonellerine psikolojik destek sağlanmalı
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, “Bozulan barış ortamının en kısa sürede tekrar kazanılması için gerekirse politik ve diplomatik karar vericilere savaşın toplum sağlığına verdiği zararların somut çıktıları iyice gösterilmelidir.” dedi ve “Sağlıkçıların hizmet verme koşulları da iyice zorlaştığından sağlık profesyonellerine yönelik psikolojik destek ile onları tükenmişlik sendromuna girmesi önlenmelidir.” ifadelerini kullandı.