Prof. Dr. Tunç Fışgın: En iyiyi aramak, hekimliğin doğasında var
Hekimlik Tarihinin Coğrafyasında, COVID Salgınında, 14 Mart Tıp Bayramı ...
14 Mart 2022 - 10:09
İnsanlık tarihi ile gelişen hekimlik mesleği, ilk olarak Mısır yazılı tarihinde İmhotep ve Ebers papirüsleri ile başlamış, her kültür ve toplumda karşılık bulmuştur. 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle çeşitli açıklamalarda bulunan Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, Tıp Bayramı olarak kutlanan 14 Mart’ın tarihine ve önemine ışık tuttu. Aynı zamanda Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı olan Prof. Tunç Fışgın, Tıp tarihinin Antik Çağ’a kadar gittiğine değinerek, “Anadolu’da, Antik Yunan’da, Asklepios’un çocukları olan kızı Hygia temizlik, oğlu Telesphoros ise nekahet (iyileşme) tanrısı idi. Anadolu ve çevresinde yaşamış, tıbbın temel bilgeleri, İstanköy’lü Hipokrat, Bergama’lı Galen, İbn-i Sina ve Amasya’lı Şerefeddin Sabuncuoğlu, bu topraklarda yetişen tüm hekimlere ışık tutarlar.” dedi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, II. Mahmut’un, 14 Mart 1827 tarihinde "Tıbhane-i Âmire"yi ve savaşlar nedeniyle artan cerrah ihtiyacını karşılamak üzere Cerrahhane-i Âmire (Cerrahane-i Mamure)'yi kurdurduğunu hatırlattı.
“Tüm Hekimlerin Tıp Bayramını Kutluyorum”
Cumhuriyet tarihinin yetiştirdiği en önemli hekimlerden Toplum Hekimi Prof. Dr. Nusret Fişek’in (1914-1990) "14 Mart’ı bir okulun kuruluş günü olarak değil, çağdaşlaşma tutkumuzun gerçekleşmesi için atılan bir adım olarak kutluyoruz" diye belirtiğine atıfta bulunarak, “İlk 14 Mart kutlaması 1919’da yapılsa da kutlamaların gelenekleşmesi 1935 yılından itibaren başlar.” şeklinde konuştu. Bu vesile ile sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramını kutladığını dile getirdi.
“Covid salgınında 400’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti”
Prof. Tunç Fışgın, kökenini “İyilik Felsefesinden” alan hekimliği öncelikle toplumun sağlığını korumayı, hastalık durumunda ise tanı, tedavi süreçlerini yürütmeyi amaçladığını dile getirdi. Bu süreçlerin sağlık organizasyonu içinde, sağlık çalışanları ile omuz omuza, tam bir dayanışma içinde, yüksek bir iletişim becerisi ve ekip çalışması ile gerçekleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fışgın, “Halen etkisini sürdüren COVID pandemisinde ülkemizdeki hekimler ve tüm sağlık çalışanları son 3 yılda, kahramanca en ön saflarda görevlerini sürdürmeye devam etmişler ve yüzbinlerce insanın yaşamda kalmasına çaba göstermişlerdir. Üstelik bu süreci yönetirken hiçbir maddi/manevi beklenti oluşturmaksızın ki bu olması gerekendir. Salgında 400’den fazla sağlık çalışanı yaşamını kaybetmiştir. Sağlık çalışanlarının %14’ü hekim grubunda iken ölen sağlık çalışanlarının % 36’sını hekimler oluşturmuştur. Hekimler salgın döneminde ülkemizde üzerlerine düşen tüm görevleri yüksek bir özveri ile gerçekleştirmişlerdir.” açıklamalarında bulundu.
“En iyiyi aramak, hekimliğin doğasında var”
Prof. Dr. Tunç Fışgın, Türkiye’de bebek ölüm hızları, gebe ölüm ve anne ölüm oranları her yıl azaldığını ve bugün doğan bir kız bebeğin beklenen yaşam ömrü 80 yıl civarına ulaştığına dikkat çekti. Ancak hekimliğin tüm süreçlere eleştirisel bakarak sağlık organizasyonu ve eğitiminin daha iyi nasıl olacağına odaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Tunç Fışgın, “En iyiyi aramak hekimlik kavramının içindedir. Sağlık eğitiminin geliştirilmesi ve sağlık organizasyonunda koruyucu ve tedavi edici hizmetlere yönelik eleştirisel bakış devam edecektir. Ancak bu durumda sağlık hizmetlerinde daha iyiye ulaşabiliriz.” diye ifade etti.
“Son yıllarda artan saldırılar, hekimleri yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır”
Son zamanlarda artan şiddet olaylarına da değinen Prof. Dr. Tun. Fışgın, “Tüm bu çabalara rağmen son yıllarda hekimlere yönelik saldırılar, adli süreçlerdeki yavaşlık ve sağırlık, çalışma koşullarının zorlaşması, uzun tıp eğitimi ve mecburi hizmet süreçleri, hatalı uygulamalar sonucu karşılaşılan orantısız ve abartılı tazminat talepleri, gerileyen özlük hakları, hekimlere yönelik özensiz ve hedef gösteren açıklamalar, yeni yetişmekte olan ve sağlık hizmeti üretmekte olan hekimleri yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır.” diye konuştu.
Prof. Dr. Fışgın, son olarak olumsuzluklara ve zorluklara rağmen, ulusal seçme ve yerleştirme sınavlarını en üst dilimde geçerek bu mesleğe adım atmış öğrenci ve hekim gruplarının, tüm güçleri ile bu ülke için çalışmaya, üretmeye, daha iyi ve güzeli aramaya devam edeceklerini dile getirdi. “Umut yaşamın kaynağıdır.” diyen Prof. Tunç Fışgın, “Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz” diyen önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha hasret ve minnet ile anarken tüm tıp dünyamızın 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.” şeklinde sözlerine son verdi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, II. Mahmut’un, 14 Mart 1827 tarihinde "Tıbhane-i Âmire"yi ve savaşlar nedeniyle artan cerrah ihtiyacını karşılamak üzere Cerrahhane-i Âmire (Cerrahane-i Mamure)'yi kurdurduğunu hatırlattı.
“Tüm Hekimlerin Tıp Bayramını Kutluyorum”
Cumhuriyet tarihinin yetiştirdiği en önemli hekimlerden Toplum Hekimi Prof. Dr. Nusret Fişek’in (1914-1990) "14 Mart’ı bir okulun kuruluş günü olarak değil, çağdaşlaşma tutkumuzun gerçekleşmesi için atılan bir adım olarak kutluyoruz" diye belirtiğine atıfta bulunarak, “İlk 14 Mart kutlaması 1919’da yapılsa da kutlamaların gelenekleşmesi 1935 yılından itibaren başlar.” şeklinde konuştu. Bu vesile ile sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramını kutladığını dile getirdi.
“Covid salgınında 400’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti”
Prof. Tunç Fışgın, kökenini “İyilik Felsefesinden” alan hekimliği öncelikle toplumun sağlığını korumayı, hastalık durumunda ise tanı, tedavi süreçlerini yürütmeyi amaçladığını dile getirdi. Bu süreçlerin sağlık organizasyonu içinde, sağlık çalışanları ile omuz omuza, tam bir dayanışma içinde, yüksek bir iletişim becerisi ve ekip çalışması ile gerçekleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fışgın, “Halen etkisini sürdüren COVID pandemisinde ülkemizdeki hekimler ve tüm sağlık çalışanları son 3 yılda, kahramanca en ön saflarda görevlerini sürdürmeye devam etmişler ve yüzbinlerce insanın yaşamda kalmasına çaba göstermişlerdir. Üstelik bu süreci yönetirken hiçbir maddi/manevi beklenti oluşturmaksızın ki bu olması gerekendir. Salgında 400’den fazla sağlık çalışanı yaşamını kaybetmiştir. Sağlık çalışanlarının %14’ü hekim grubunda iken ölen sağlık çalışanlarının % 36’sını hekimler oluşturmuştur. Hekimler salgın döneminde ülkemizde üzerlerine düşen tüm görevleri yüksek bir özveri ile gerçekleştirmişlerdir.” açıklamalarında bulundu.
“En iyiyi aramak, hekimliğin doğasında var”
Prof. Dr. Tunç Fışgın, Türkiye’de bebek ölüm hızları, gebe ölüm ve anne ölüm oranları her yıl azaldığını ve bugün doğan bir kız bebeğin beklenen yaşam ömrü 80 yıl civarına ulaştığına dikkat çekti. Ancak hekimliğin tüm süreçlere eleştirisel bakarak sağlık organizasyonu ve eğitiminin daha iyi nasıl olacağına odaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Tunç Fışgın, “En iyiyi aramak hekimlik kavramının içindedir. Sağlık eğitiminin geliştirilmesi ve sağlık organizasyonunda koruyucu ve tedavi edici hizmetlere yönelik eleştirisel bakış devam edecektir. Ancak bu durumda sağlık hizmetlerinde daha iyiye ulaşabiliriz.” diye ifade etti.
“Son yıllarda artan saldırılar, hekimleri yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır”
Son zamanlarda artan şiddet olaylarına da değinen Prof. Dr. Tun. Fışgın, “Tüm bu çabalara rağmen son yıllarda hekimlere yönelik saldırılar, adli süreçlerdeki yavaşlık ve sağırlık, çalışma koşullarının zorlaşması, uzun tıp eğitimi ve mecburi hizmet süreçleri, hatalı uygulamalar sonucu karşılaşılan orantısız ve abartılı tazminat talepleri, gerileyen özlük hakları, hekimlere yönelik özensiz ve hedef gösteren açıklamalar, yeni yetişmekte olan ve sağlık hizmeti üretmekte olan hekimleri yaralamakta ve meslekten soğutmaktadır.” diye konuştu.
Prof. Dr. Fışgın, son olarak olumsuzluklara ve zorluklara rağmen, ulusal seçme ve yerleştirme sınavlarını en üst dilimde geçerek bu mesleğe adım atmış öğrenci ve hekim gruplarının, tüm güçleri ile bu ülke için çalışmaya, üretmeye, daha iyi ve güzeli aramaya devam edeceklerini dile getirdi. “Umut yaşamın kaynağıdır.” diyen Prof. Tunç Fışgın, “Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz” diyen önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha hasret ve minnet ile anarken tüm tıp dünyamızın 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.” şeklinde sözlerine son verdi.