Safra kesesi taşının belirtileri…

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A. Murat Koca; safra kesesinin vücuttaki görevi, safra kesesinde taş ya da iltihap oluşması durumunda görülen rahatsızlıklar ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı: "Kapalı ameliyatla normal hayata hızlı dönüş sağlanabiliyor!"

Safra kesesi taşının belirtileri…
23 Şubat 2022 - 19:09

Yağlı ve dengesiz beslenme safra kesesi taşı oluşmasına yol açıyor…

Gıdaların sindirimine yardımcı olan safra kesesinin çalışması bozulduğunda safra kesesi taşı ve iltihabının sık görülüp önemli bir sağlık sorunu ortaya çıkardığını belirten uzmanlar, laparoskopik yani kapalı gerçekleştirilen ameliyat sonrasında hastaların normal hayata hızlıca dönebildiğini ifade ediyor. Çoğunlukla belirti vermeden oluşan safra kesesi taşının özellikle aşırı kilolu kişilerde, yeterli su tüketmeyenlerde, yağlı ve dengesiz beslenenlerde daha sık görüldüğüne dikkat çeken uzmanlara göre hamilelik de safra kesesi taşı oluşumunu artırabiliyor.


Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A. Murat Koca; safra kesesinin vücuttaki görevi, safra kesesinde taş ya da iltihap oluşması durumunda görülen rahatsızlıklar ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. 

Yağlı ve hayvansal gıdalar olumsuz etkiliyor
Safra kesesinin karnın içinde karaciğerin alt kısmında yer aldığını ve içinin safra sıvısıyla dolu olduğunu belirten Op. Dr. A. Murat Koca, “Safra kanallarından gelen bir miktar safra kesenin içinde birikir, ihtiyaç halinde kese kasılarak on iki parmak bağırsağına boşaltılır ve gıda sindiriminde yardımcı olur. Özellikle yağlı ve hayvansal gıdalarla beslenmede safra kesesi salgısında artış olur. Sağlıklı bir kişide bu dolma ve boşalma sistemi denge içinde çalışır. Eğer safra kesesi çalışmasında bozulma olursa birtakım hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu durumlardan en sık görüleni ise safra kesesi taşları ve iltihaplarıdır.” dedi.
 

Çalışması bozulan kesede taşlar oluşuyor

Safra kesesinin içindeki sıvıda bulunan kolesterol, pigment / boya maddelerinin zamanla çalışması bozulan kese içinde kalsiyumla da birleşip yapışınca önce safra çamuru ve sonra da taşların oluşmasına yol açtığını ifade eden Op. Dr. A. Murat Koca, “Taşlar farklı büyüklük ve yapıda olmakla birlikte bazen ana safra kanalı içinde de oluşabiliyor. Bazen de kese duvarı içinde kireçlenme ve taşlaşma gerçekleşebiliyor. Bu durum porselen kese olarak tanımlanıyor ve kanserleşme ihtimali barındırıyor.” dedi. 
 

Kimler risk altında?

Op. Dr. A. Murat Koca, safra kesesi taşı görülme riski yüksek olan kişileri şöyle tanımladı: “Özellikle aşırı kilolu ve obez / şişmanlarda, ailesinde safra taşı hastalığı geçirenlerde, yağlı ve dengesiz beslenenlerde, orta yaştan sonra özellikle 40 yaş sonrasında, kadınlarda, hızlı kilo verenlerde, hareketsiz bir hayat tarzı olan ve yeterli su içmeyenlerde, doğum kontrol hapı kullananlarda, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol hastalığı olanlarda safra kesesi taşı oluşma riski daha yüksektir. Safra kesesi taşı oluştuktan sonra çok kişide belirti vermeyebiliyor, o yüzden tesadüfen tetkikler yapılırken tanı konulabiliyor.”

Safra kesesi taşının belirtileri…
Safra kesesi taşı hastalığı olduğunda şişkinlik, hazımsızlık, bulantı, karında hassasiyet, mide ekşimesi, mide yanması,  ağza safra gelmesi ve ağrıların görülebileceğini vurgulayan Op. Dr. A. Murat Koca, “Ağrı genelde karnın sağ üst tarafında, sırt ve sırtın üst bölgesine yayılabiliyor. Eğer safra taşları nedeniyle kesede şişme ve koledok denilen ana safra kanalına bası yaparsa ciltte ve göz beyazında sararma, sarılık görülebilir. Belirtilen şikayetlerle başvuran hastanın muayenesi sonrasında tam tanı koyabilmek için tetkikler yapılmalı.  Tanı için üst karın ultrasonu ve kan tetkikleri yapılır. Eğer daha detaylı tanı veya ayırıcı tanı için üst karnın bilgisayarlı tomografisi istenebilir” dedi. 
Kapalı ameliyatta normal hayata dönüş daha hızlı oluyor
Op. Dr. A. Murat Koca, safra kesesi taşlarının ve oluşan sorunların tedavisi için ameliyat olunması gerektiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak her safra kesesi taşı ameliyatlık değildir. Belirti vermesi, belli ebatta ve riskleri olduğu takdirde cerrahi gerekir. İlaçların safra taşları üzerine etkisi sınırlı oluyor. Bazen kolesterol taşlarına etkili olsa da daha fazla sorunu tetikleyebiliyor. Cerrahi tedavi, laparoskop dediğimiz karın içine karın duvarı geçilerek girilen bir kamera görüntüsü altında yapılıyor. Laparoskopik kolesistektomi denilen ameliyatla safra kesesi ve taşlar karın açılmadan küçük deliklerden yerinden tamamen ayırdıktan sonra karın dışına çıkarılıyor. Sadece safra kesesi taş alınmaz çünkü safra kesesi yapısı bozulmuş olduğundan yeniden taş oluşup ve problemler ortaya çıkabilir. Bazı çok komplikasyonlu durumlarda veya kapalı ameliyat olamayabilecek hastalarda  düşük oranda da olsa açık ameliyat tercih edilebiliyor. Laparoskopik ( kapalı) ameliyat sonrası hasta normal hayatına daha hızlı dönüyor. Tedavisi yapılmayan safra kesesi taşı hastalığında iltihaplanma, kese delinmesi / perforasyon, peritonit, taşların ana kanalı tıkaması ve sarılık, pankreas iltihabı, nadirde olsa kanser ortaya çıkabiliyor. Ameliyat sonrası hasta birkaç haftalık besinlere adapte olma süresi sonrası normal hayatına dönüp sağlıklı bir hayat sürdürebilir.’’
 
Şeker hastalığında safra kesesi taşlarına çok dikkat
 
Şeker hastalarında safra kesesi taşları ve iltihaplarına çok daha fazla dikkat edilmesi gerekitiğini söyleyen Op. Dr. A. Murat Koca, “Şeker hastalığında zaman içinde sinir hasarları nedeniyle ağrı hissi azalmış olabileceğinden safra kesesi delinse bile hastalar rahat görünüp hissetmeyebiliyorlar ve tehlikeli durumlar ortaya çıkabiliyor.’’dedi.
 
Hamilelik safra taşı oluşumunu artırabiliyor
 
Kadınlarda özellikle hamilelik döneminde safra kesesi taşları ve hastalıklarına çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A. Murat Koca, “Hamilelikte yaşanan vücut sistemimizdeki değişimler safra taşları oluşumunu arttırabiliyor. Safra kesesi taşları tespit edilen ya da belirti veren kadında gebelik yoksa ve bebek planlanıyorsa laparoskopik ameliyat öneriyoruz. Hamilelik varsa hasta iyi takip edilmeli, ancak zorunlu hallerde ameliyat yapılmalıdır. Cerrahi tedavi için hamileliğin ilk 3 ay ve son 3 aylık döneminde riskler daha yüksektir. Cerrahi operasyon için daha güvenli dönemin 3-6 ay arası olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İzmir Milletvekili Ösen'den Ticaret Bakanlığı'nın Bütçesine Eleştiri
İzmir Milletvekili Ösen'den Ticaret Bakanlığı'nın Bütçesine...
Tarihi Kentler Birliği Toplantısı: 800 Katılımcı Marmaris'te Bir Araya Gelecek
Tarihi Kentler Birliği Toplantısı: 800 Katılımcı Marmaris'te...