EROL MARAŞLI

EROL MARAŞLI

Gazeteci -Yazar

Yeni partiler kurulurken (1)

20 Ağustos 2019 - 14:19

Siyasi partiler sosyal hayatımızın vazgeçilmez ve cazibesi gittikçe artan kuruluşlardır. İşte o yüzdendir ki; kurulurlar, iktidar erkini ele geçirirler, zaman zaman inişe-çıkışa geçerler ve birçoğu siyasi mevtalar mezarlığındaki yerlerini alırlar ama siyasi tarihimize damgalarını da vurmuş olurlar…

Buna mukabil uzun yıllar unutulmazlar ve akademik çalışmalarla tarihteki yerlerini alırlar ve sürekli telaffuz edilirler… bazıları da Süleyman Demirel’in deyimi ile “küsurat partileri” olarak; sadece “seçim sınavında” görünürler ama hiçbir zaman klas atlamadıkları için, uzun zaman seçimlere katılma hakkı elde ettiklerinden olacak, varlıklarını sürdürseler de bekledikleri ilgiyi görmediklerinden, ya başka bir parti ile birleşirler, ya da “münfesih” hale gelerek, Anayasa Mahkemesi tarafından “Selası” verilerek  “Siyasi mevtalar mezarlığına”  gönderilirler.  İktidar olduklarında; aralarından çıkan muhaliflerin kurduğu partiler de var: tıpkı, şimdiki kurulacak partiler gibi…

      Siyasi hayatımızda bunun örneklerini çok gördük: Cumhuriyet tarihimizin iktidarın içinden çıkardığı ilk parti, muhalefet partisi olarak kurulan ikinci parti; halkımızın “Selbestçiler” olarak adlandırdığı, Atatürk’ün Selanik yıllarından beri “kardeşim” dediği, Ali Fethi Okyar’a; adeta, zoraki olarak kurdurduğu ‘Serbest Cumhuriyet Fırkasıdır”. Atatürk bu partiyi kurdururken, Fethi beyin yanına kız kardeşi Makbule Hanım ve en yakın arkadaşları Nuri Conker, Ağaoğlu Ahmet, Mehmet Emin Yurdakul’u da kurucular arasına katmıştır. Cumhuriyet Halk Fırkası/Partisi’nden bazı milletvekilleri istifa ettirilerek, Serbest Fırka’ya katılmaları sağlandı. Bu bir “güdümlü demokrasi” denemesidir. 12 Ağustos 1930 tarihinde kurulmuş 98 günlük faaliyetinden sonra 17 Kasım 1930 tarihinde feshettirilmiştir. İşte o yüzdendir ki; büyük romancımız Kemal Tahir bu particilik oyununa “Serbest Fırka madrabazlığı” demiştir.

        Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet Paşa’/İnönü’nün, CHP’ye ve politikalarına karşı çıkarak, CHP içindeki başı çeken muhalif milletvekilleri; Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan önce ünlü “dörtlü takriri” verip daha sonrada CHP’den istifa ederek Demokrat Partiyi/DP kurdular ve 1950 seçimlerinde iktidar oldular. 

     Demokrat Parti içindeki anlaşmazlıklar üzerine, parti içi muhalefetin DP’den ayrılmasıyla milletvekillerinden F. Lütfi Karaosmanoğlu, Turan Güneş, İbrahim Öktem, Cihat Baban, Fethi Çelikbaş, Ekrem Alican, Raif Aybar, Enver Güreli, Kasım Küfrevi, E. Hayri Üstündağ, Ziyat Ebüzziya. 20 Aralık 1955'te Hürriyet Partisini kurdular ve partinin başına, Ekrem Hayri Üstündağ’ı, daha sonra Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu parti başkanı oldu. Bu parti; ilk başta halk üzerin de heyecan yarattıysa da ömrü uzun olmadı ve 24 Kasım 1958 yılında olağanüstü toplantıda fesih kararı alınarak parti kapatıldı.

      1960 ihtilali ile DP iktidardan indirildi: başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başvekil Adnan Menderes olmak üzere tüm bakan ve milletvekilleri tutuklandılar. İhtilal; Demokratların üzerinden silindir gibi geçti. 24 kişilik Milli Birlik Komitesinin/13 Kasım Darbe İçindeki Darbeden sonra/ ve ihtilal lideri org. Cemal Gürsel Paşanın lütfu ile ülkemiz güdümlü demokrasiye geçtiği dönemde; Demokratların oylarına talip olarak kurulan partilerden birisi olan Adalet Partisi/AP emekli Org. Ragıp Gümüşpala Paşa’nın liderliğinde 11 Şubat 1961 tarihinde kuruldu. 1964 yılında Ragıp Paşanın vefatı üzerine, Isparta milletvekili Süleyman Demirel genel başkan oldu. 1970 yılı bütçe görüşmeleri sırasında bütçeye muhalefet eden TBMM başkanı Ferruh Bozbeyli ve Sadettin Bilgiç ikilisinin başını çektiği 41 milletvekili partiden istifa ederek Demokratik Parti’yi kurdular. Parti; zaman içinde halk desteğini kaybederek 4.Mayıs 1980 de yaptığı büyük kongre ile tarihin tozlu sayfalarına karıştı.

       CHP’de ise 1972 de Bülent Ecevit, İsmet İnönü’yü 1972 yılında yapılan Kurultay’da yenerek CHP’ye 3 ncü genel başkan olarak seçilip ve “Ortanın solu” ilkesini partiye kabul ettirmesiyle, parti içindeki Ecevit karşıtları ortanın solunu aşırı sola kayma olarak kabul ettiklerinden, muhalefete geçtiler ve Ecevit’i “Atatürkçülüğü CHP’den silmeye çalıştığı” iddiasıyla suçladılar. 12 Mart askeri muhtırası sonrası; Ecevit 12 Mart ara rejim hükümetinden çekilme kararı aldı. Bu karardan sonra, ilk önce Kemal Satır ve arkadaşları partiden ayrılarak. Cumhuriyetçi Parti’yi kurdular. Daha sonra da Turhan Feyzioğlu ekibiyle birlikte CHP’den ayrılıp, Güven Partisi’ni kurdu. Daha sonra bu iki parti birleşerek, Cumhuriyetçi Güven Partisi’ni oluşturdular. Bu parti;12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra feshedildi, O da siyasi mevtalar mezarlığında yerini aldı.

      12 Eylül 1980 tarihinde, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yaptıkları askeri darbeden sonra, tüm partiler kapatıldı; parti liderlerinden Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş gözaltına alındılar. Sadece Alpaslan Türkeş darbecilerin vesayetindeki sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak hapse atıldı ve demokrasi yine kesintiye uğradı. Daha sonra paşaların lütfu ile yine vesâyetli ve güdümlü demokrasiye geçildi ama, kapatılan partilerin liderleri ve yöneticilerine yasak getirildiğinden; askeri konseyin izin verdiği kişilerle yeni partiler kuruldu: Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi/ANAP, İsmet Paşa/İnönü’nün özel kalem müdürlerinden Necdet Calp’ın kurduğu Halkçı Parti, darbeci generallerin emekli Org. Turgut Sunalp’e kurdurdukları Milliyetçi Demokrasi Partisi/MDP seçimlere katıldı. Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi iktidar oldu.

       Daha sonra yapılan referandum ile halkımız; eski partilerin açılmasına vize verdiğinden, Demirel Yeni Türkiye Partisini kurarken, Türkeş 12 Eylül’den sonra kurulan Milliyetçi Çalışma Partisinin genel başkanlığına getirildi. Bülent Ecevit ise Demokratik Sol Partiyi eşi Rahşan Ecevit’e kurdurdu, daha sonra bu partinin başına geçti. Necmettin Erbakan ise genel başkanı olduğu MSP’nin devamı olarak kurulan Refah Partisinin genel başkanlığı koltuğuna oturdu. Refah Partisi; 28 Şubat 1997 postmodern darbe sonucunda, Anayasa Mahkemesince 16 Ocak 1988 de kapatıldı. Kapatılmanın ardından, yine Milli Görüş çizgisinde Fazilet Partisi kuruldu. Fazilet Partisi de 1999 yılında hakkında açılan kapatma davası; partide yenilikçiler grubunun doğma sürecini başlattı.

      Bu ekibin başını, daha sonra on birinci cumhurbaşkanı olacak olan Abdullah Gül ile İstanbul’un eski belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları çekiyordu. Yine milli görüş geleneğinin devamı olarak, bu kez de 2001 yılında Erbakan’ın eski arkadaşları tarafından, Saadet Partisi kuruldu. Yenilikçiler adı verilen grup; milli görüşü temsil eden ve Necmettin Erbakan ile yollarını kesin olarak ayırarak 14 Ağustos 2001 yılında kurucuları arasında Recep Tayyip Erdoğan’ında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu. Parti kısa sürede partilerinden istifa eden 51 milletvekili ile grup kurdu ve iktidar oldu.

     Yukarıda anlattığım partiler serüveninde, kitle partisinden koparak yeni parti kuranlardan yalnızca üçü başarılı oldu: Celal Bayar ve Adnan Menderes ikilisinin kurduğu Demokrat Parti/DP. İkincisi, Bülent Ecevit’in kurduğu Demokratik Sol Parti/DSP ve şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi/AK Parti.

       Diğerleri ise umutla girdikleri serüvenden sonra “Siyasi Partiler Mezarlığında” ki yerlerini aldılar.

     Gelecek yazımda; kurulacağı söylenen yeni partiler ile ilgili analizlerim olacak.

     Erol Maraşlı

YORUMLAR

  • 0 Yorum