Sol görünümlü Foça -2-
Hasan Eser yazdı: Sol Görünümlü Foça -2-
25 Kasım 2020 - 21:38
‘Sol Görünümlü Foça’ başlığı altında bir yazı kaleme aldım.
Yayına verdim ve üzerine oturup bir kahve içeyim dedim, içemedim!
WhatsApp’tan, Messenger'dan, SMS’ten, e-posta’dan, mahalligundem.com’un mesaj bölümünden, Facebook’tan, özetle bütün iletişim kanallarından yorum yağmaya başladı.
‘Yahu ne çabuk okudunuz, bilgi dağarcığınız bu kadar doluydu da ben bir şeyler yazınca mı aklınıza geldi fikir beyan etmek?’ demekten alamadım kendimi!
Foça’da son 30 yıldır olup biten her şeye sadece ve sadece seyirci kalanlar, nihayet sessizliklerini bozdular.
Foça’nın hemen her alanda iddiasını yitirmesinin yegâne sebebidir sessizlik ve kabullenme!
‘Padişahım çok yaşa!’ misali, her gelen belediye başkanına ağam-paşam diye diye Foça bu duruma düştü.
- Belediye başkanımız ne eylerse güzel eyler; biz ona güveniyoruz…
- Aman partimiz zarar görmesin; Foça’yı başka partiye kaptırmayalım…
- Belediyeyi karşımıza almayalım; kurulu düzenimiz devam etsin!
- Kendi partimin belediyesini mi eleştireceğim; başka partilerin ekmeğine niçin yağ süreyim!
Derken…
Kaderciliğe teslim olundu.
Foça’yı ilgilendiren hiçbir konu yeterince tartışılmadı!
Foça’daki tartışma ortamı, sürekli birbirine zıt iki kutup üzerinde şekillendirildi.
Bir kesim Foça’ya dair düşüncelerini beyan ederken, belediye ile duygusal bağı olan diğer bir kesim de o düşüncelerin beyanını belediye başkanına saldırı olarak kabul etti.
Foça’da fikri olana değil, aksine olmayana itibar edildi.
Öncelik hiçbir zaman Foça’nın olmadı.
“Foça’yı olması gerektiği noktaya nasıl taşıyabiliriz?” sorusuna yanıt aramak yerine…
Her seferinde, “Ne yaparız da Foça’da CHP’yi iktidarda tutarız?” sorusuna yanıt arandı.
Zararın neresinden dönülürse kardır!
Ve nihayet birileri Foça hakkında ciddi ciddi konuşmaya başladı.
Fakat…
Aslolan Foça’ya karşı hissedilen sorumluluk duygusuyla konuşabilmektir.
Aksi halde sadece kuyruğunuza basıldığında konuşmak, aidiyet duygusuyla değil, intikam duygusuyla ilintilidir.
Foça’ya dair yazılarımla birilerini düşünmeye, konuşmaya ve yazmaya teşvik edebiliyorsam, ne mutlu bana!
Yazılarıma yöneltilen yorumların müspet ya da menfi olmasının benim için hiçbir önemi yok! Tabii ki hakaret olmadıktan sonra…
“Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” demiş eskiler…
Ayrıca…
İrlandalı ünlü yazar Oscar Wilde'ın “Herkes benim düşünceme katılırsa yanılmış olmaktan korkarım” şeklindeki sözü de kendime sık sık hatırlattığım sözlerden biridir.
Evet, bu girizgahtan sonra gelelim sadede…
İlginçtir!
Ne zaman Foça ile turizmi yan yana yazıyorum, birileri açıyor ağzını, yumuyor gözünü!
Yıllardır aynı terane…
Kalıplaşmış ifade ve önyargılar…
Ezber bozan tek bir yorum arayın ki bulasınız!
Ezber bozan yorum yok, ama ezberden yorum yapan çok!
Bana telefonla ulaşan bir okurum, ağzını şaplata şaplata “Hasancığım yazını okudum, ama atladığın detaylar var” diyor ve ekliyor: “Senin de bildiğin gibi, Foça askeri bölgede ve SİT alanları da herkesin malumu. Belediye Başkanı kim olursa olsun, Foça’da turizmi geliştirmek imkânsız. Bu devran böyle gelmiş böyle gider Hasancığım…”
Yanıt veriyorum: Cart kaba kâğıt
Yahu gerçekten nerenizle okuyorsunuz yazılanları?
Bir yazıyı bağlamından koparmak için nasıl yorum yapılması gerektiği konusunda özel bir eğitim mi aldınız acaba?
Maşallah, Sübhanallah!
Foça’da olumsuz kabul edilen her şey için bir bahaneleri/ezberleri var!
Neymiş efendim, Foça’da turizm için yapacak bir şey yokmuş!
Sormak istiyorum böyle düşünenlere…
Foça’nın bir Alaçatı niteliğinde olamamasının nedeni, askeriye midir?
Bir kentte ‘SİT’ alanlarının olması, o kente turizm noktasında artı mıdır, değil midir?
Biz ne zaman turizmden bahsetsek, birileri zihninde farklı varyasyonlar canlandırıyor.
‘Foça turizmde gelişmeli’ ifadesi ya yanlış anlaşılıyor ya da bilinçli olarak çarpıtılıyor.
Ben de dahil olmak üzere hiç kimse Foça’nın beton binalara teslim olmasını istemiyor.
Kaldı ki Yeni Foça’mız yeterince betona boğulmuş durumda!
Amma velakin…
Zamanında Foça’nın turizm alanlarını 2’nci konut alanı çevirip üzerine güzel güzel villalar inşa ettirenler, şimdilerde sosyal medya üzerinden ahkam kesmekten geri kalmıyor.
Aslında Foça’daki muhalefet partilerinin de anlatmakta başarısız olduğu bir konudur bu ‘turizm’ konusu.
Her kim ki “Foça turizmde hak ettiği yerde” demiş olsun, o kişi aynı gün linç ediliyor.
Foça’da birçok insan turizmdeki nicelik ile nitelik arasındaki farkın en olduğunu bilmiyor!
Mimar Metin Öngünşen, “Foça, turizmde nitelikten yana olmalı” diyor. Belediye yanlıları cevap veriyor: Foça’yı peşkeş çektirmeyiz!
Metin Öngünşen’in bundan yaklaşık 12 yıl önce (belgeli) “Foça da yavaş şehir olabilir” önerisinde bulunuyor, o gün o öneriye karşı çıkanlar, bugün aynı fikri yeni bir şeymiş gibi sunuyor.
Metin Öngünşen’in söyledikleri dikkate alınmıyor.
Hasan Eser’in yazdıkları tepkilere neden oluyor.
Osman Mert’in önergeleri kabul görmüyor.
Sebahattin Karaca, Mehmet İşler gibi turizm alanında duayen olmuş isimlerden yeterince istifade edilmiyor!
Foça için sürekli kafa patlatan Gökalp Müstecaplıoğlu ve arkadaşları da bence boş yere zaman harcıyor.
Bunların hepsini boş verin!
Bundan tam 3 yıl önce…
Reha -Necla Midilli Vakfı ve Dokuz Eylül Üniversitesi ortaklığında ‘Foça’da nasıl bir turizm istiyoruz?’ konulu, ödüllü bir Proje Yarışması düzenlendi.
Foça’da tarih ve kültür mirasının korunmasına, turizmin gelişmesine, etkili ve doğru tanıtımına katkıda bulunacak sürdürülebilirlik ilkesi ile hazırlanan projeleri teşvik etmek amacıyla düzenlenen o yarışmaya, çok sayıda katılım oldu.
Dereceye giren projeler de aynı yıl içinde kitaplaştırıldı.
Diyeceğim o ki, o kitap Foça’yı turizmde hak ettiği yere getirme noktasında samimi olan bir yönetim için tam bir rehber niteliğinde.
Fakat…
Foça’yı yönetmeye talip olanlardan acaba kaçı o kitabı alıp da okumuştur?
Reha -Necla Midilli Vakfı Başkanı Haydar Çelebi ve mütevelli heyetindeki yönetici arkadaşları, Foça’da turizmin gelişmesi için daha ne yapsınlar?
Bundan daha büyük bir hizmet olabilir mi?
Olur! Mesela, Hasan Eser’in yazısına “Foça askeri bölgede kalıyor. Burada SİT alanları var. Belediye başkanımız ne yapsın!” şeklinde yorum yapmak, bahaneler üretmek, kolaycılığa sığınmak, bol bol ezberden konuşmak hizmetin en güzelidir Foça’ya.
NOT: Foça’daki 1984-1989 dönemine yönelik yorumlarıma getirilen eleştirilere de bilahare yanıt vereceğim.
Yayına verdim ve üzerine oturup bir kahve içeyim dedim, içemedim!
WhatsApp’tan, Messenger'dan, SMS’ten, e-posta’dan, mahalligundem.com’un mesaj bölümünden, Facebook’tan, özetle bütün iletişim kanallarından yorum yağmaya başladı.
‘Yahu ne çabuk okudunuz, bilgi dağarcığınız bu kadar doluydu da ben bir şeyler yazınca mı aklınıza geldi fikir beyan etmek?’ demekten alamadım kendimi!
Foça’da son 30 yıldır olup biten her şeye sadece ve sadece seyirci kalanlar, nihayet sessizliklerini bozdular.
Foça’nın hemen her alanda iddiasını yitirmesinin yegâne sebebidir sessizlik ve kabullenme!
‘Padişahım çok yaşa!’ misali, her gelen belediye başkanına ağam-paşam diye diye Foça bu duruma düştü.
- Belediye başkanımız ne eylerse güzel eyler; biz ona güveniyoruz…
- Aman partimiz zarar görmesin; Foça’yı başka partiye kaptırmayalım…
- Belediyeyi karşımıza almayalım; kurulu düzenimiz devam etsin!
- Kendi partimin belediyesini mi eleştireceğim; başka partilerin ekmeğine niçin yağ süreyim!
Derken…
Kaderciliğe teslim olundu.
Foça’yı ilgilendiren hiçbir konu yeterince tartışılmadı!
Foça’daki tartışma ortamı, sürekli birbirine zıt iki kutup üzerinde şekillendirildi.
Bir kesim Foça’ya dair düşüncelerini beyan ederken, belediye ile duygusal bağı olan diğer bir kesim de o düşüncelerin beyanını belediye başkanına saldırı olarak kabul etti.
Foça’da fikri olana değil, aksine olmayana itibar edildi.
Öncelik hiçbir zaman Foça’nın olmadı.
“Foça’yı olması gerektiği noktaya nasıl taşıyabiliriz?” sorusuna yanıt aramak yerine…
Her seferinde, “Ne yaparız da Foça’da CHP’yi iktidarda tutarız?” sorusuna yanıt arandı.
Zararın neresinden dönülürse kardır!
Ve nihayet birileri Foça hakkında ciddi ciddi konuşmaya başladı.
Fakat…
Aslolan Foça’ya karşı hissedilen sorumluluk duygusuyla konuşabilmektir.
Aksi halde sadece kuyruğunuza basıldığında konuşmak, aidiyet duygusuyla değil, intikam duygusuyla ilintilidir.
Foça’ya dair yazılarımla birilerini düşünmeye, konuşmaya ve yazmaya teşvik edebiliyorsam, ne mutlu bana!
Yazılarıma yöneltilen yorumların müspet ya da menfi olmasının benim için hiçbir önemi yok! Tabii ki hakaret olmadıktan sonra…
“Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” demiş eskiler…
Ayrıca…
İrlandalı ünlü yazar Oscar Wilde'ın “Herkes benim düşünceme katılırsa yanılmış olmaktan korkarım” şeklindeki sözü de kendime sık sık hatırlattığım sözlerden biridir.
Evet, bu girizgahtan sonra gelelim sadede…
İlginçtir!
Ne zaman Foça ile turizmi yan yana yazıyorum, birileri açıyor ağzını, yumuyor gözünü!
Yıllardır aynı terane…
Kalıplaşmış ifade ve önyargılar…
Ezber bozan tek bir yorum arayın ki bulasınız!
Ezber bozan yorum yok, ama ezberden yorum yapan çok!
Bana telefonla ulaşan bir okurum, ağzını şaplata şaplata “Hasancığım yazını okudum, ama atladığın detaylar var” diyor ve ekliyor: “Senin de bildiğin gibi, Foça askeri bölgede ve SİT alanları da herkesin malumu. Belediye Başkanı kim olursa olsun, Foça’da turizmi geliştirmek imkânsız. Bu devran böyle gelmiş böyle gider Hasancığım…”
Yanıt veriyorum: Cart kaba kâğıt
Yahu gerçekten nerenizle okuyorsunuz yazılanları?
Bir yazıyı bağlamından koparmak için nasıl yorum yapılması gerektiği konusunda özel bir eğitim mi aldınız acaba?
Maşallah, Sübhanallah!
Foça’da olumsuz kabul edilen her şey için bir bahaneleri/ezberleri var!
Neymiş efendim, Foça’da turizm için yapacak bir şey yokmuş!
Sormak istiyorum böyle düşünenlere…
Foça’nın bir Alaçatı niteliğinde olamamasının nedeni, askeriye midir?
Bir kentte ‘SİT’ alanlarının olması, o kente turizm noktasında artı mıdır, değil midir?
Biz ne zaman turizmden bahsetsek, birileri zihninde farklı varyasyonlar canlandırıyor.
‘Foça turizmde gelişmeli’ ifadesi ya yanlış anlaşılıyor ya da bilinçli olarak çarpıtılıyor.
Ben de dahil olmak üzere hiç kimse Foça’nın beton binalara teslim olmasını istemiyor.
Kaldı ki Yeni Foça’mız yeterince betona boğulmuş durumda!
Amma velakin…
Zamanında Foça’nın turizm alanlarını 2’nci konut alanı çevirip üzerine güzel güzel villalar inşa ettirenler, şimdilerde sosyal medya üzerinden ahkam kesmekten geri kalmıyor.
Aslında Foça’daki muhalefet partilerinin de anlatmakta başarısız olduğu bir konudur bu ‘turizm’ konusu.
Her kim ki “Foça turizmde hak ettiği yerde” demiş olsun, o kişi aynı gün linç ediliyor.
Foça’da birçok insan turizmdeki nicelik ile nitelik arasındaki farkın en olduğunu bilmiyor!
Mimar Metin Öngünşen, “Foça, turizmde nitelikten yana olmalı” diyor. Belediye yanlıları cevap veriyor: Foça’yı peşkeş çektirmeyiz!
Metin Öngünşen’in bundan yaklaşık 12 yıl önce (belgeli) “Foça da yavaş şehir olabilir” önerisinde bulunuyor, o gün o öneriye karşı çıkanlar, bugün aynı fikri yeni bir şeymiş gibi sunuyor.
Metin Öngünşen’in söyledikleri dikkate alınmıyor.
Hasan Eser’in yazdıkları tepkilere neden oluyor.
Osman Mert’in önergeleri kabul görmüyor.
Sebahattin Karaca, Mehmet İşler gibi turizm alanında duayen olmuş isimlerden yeterince istifade edilmiyor!
Foça için sürekli kafa patlatan Gökalp Müstecaplıoğlu ve arkadaşları da bence boş yere zaman harcıyor.
Bunların hepsini boş verin!
Bundan tam 3 yıl önce…
Reha -Necla Midilli Vakfı ve Dokuz Eylül Üniversitesi ortaklığında ‘Foça’da nasıl bir turizm istiyoruz?’ konulu, ödüllü bir Proje Yarışması düzenlendi.
Foça’da tarih ve kültür mirasının korunmasına, turizmin gelişmesine, etkili ve doğru tanıtımına katkıda bulunacak sürdürülebilirlik ilkesi ile hazırlanan projeleri teşvik etmek amacıyla düzenlenen o yarışmaya, çok sayıda katılım oldu.
Dereceye giren projeler de aynı yıl içinde kitaplaştırıldı.
Diyeceğim o ki, o kitap Foça’yı turizmde hak ettiği yere getirme noktasında samimi olan bir yönetim için tam bir rehber niteliğinde.
Fakat…
Foça’yı yönetmeye talip olanlardan acaba kaçı o kitabı alıp da okumuştur?
Reha -Necla Midilli Vakfı Başkanı Haydar Çelebi ve mütevelli heyetindeki yönetici arkadaşları, Foça’da turizmin gelişmesi için daha ne yapsınlar?
Bundan daha büyük bir hizmet olabilir mi?
Olur! Mesela, Hasan Eser’in yazısına “Foça askeri bölgede kalıyor. Burada SİT alanları var. Belediye başkanımız ne yapsın!” şeklinde yorum yapmak, bahaneler üretmek, kolaycılığa sığınmak, bol bol ezberden konuşmak hizmetin en güzelidir Foça’ya.
NOT: Foça’daki 1984-1989 dönemine yönelik yorumlarıma getirilen eleştirilere de bilahare yanıt vereceğim.