2011 yılında bir Hollywood filmi gösteriye çıktı. Filmde Matt Damon, Gwen Paltrow gibi tanınmış Hollywood yıldızları rol alıyor.
Amerikalı iş kadını Çin’den bir virüs kapar. Filmin sonunda öğreniyoruz ki, virüs kadına Çin’de halk pazarında domuz kesen bir kasapla fotoğraf çektirirken elini sıktığı için bulaşır. Kasaba da virüs bir yarasanın ağzından attığı yiyecek parçasını yiyen domuzdan geçmiştir.
Kahramanımız uçağa erken binip kocasını atlatır. Kocasından bir gün önce vardığı Chicago’da, eski erkek arkadaşıyla bir gece geçirir.
Bu arada, Hong Kong’dan ayrılmadan hemen önce kumarhaneye gidip orada bir Japon’a ve barda içki içtiği sırada bir İngiliz mankene de temas yoluyla virüsü bulaştırmıştır.
Sonunda evine döner ve oğluna da virüsü bulaştırır.
Çok geçmeden virüs bulaştırdığı manken ile Japon ölür ve Amerikan Hastalık Merkezi (CDC) panik içinde aşı arayışına girer.
İşte tam da bu esnada, komplo teorileriyle haşır neşir marjinal bir gazeteci ( Judd Law ) blog sitesinden bombardımana başlar.
Sosyal Medya üzerinden bombalayan film kahramanı gazeteci, aslında ilaç firmalarının elinde aşının olduğunu ama daha aşırı kar etmek için ilacı saklandığı spekülasyonunu yapar.
Gazeteci kahraman sosyal medya üzerinden bir sürü komplo teorileri üretir ve insanları giderek paniğe sevk eder.
Panzehire ulaşmak isteyen kalabalıklar eczaneleri yağmalar; büyük toplumsal çöküş yaşanır, milyonlarca insan enfekte olur. Ve hayat durur.
Birçok Hollywood filmimde olduğu gibi, finalde gerçek ortaya çıkar, aşı bulunur ve hayat normale döner.
Bu satırları yazarken, Amerikan Borsa kanalını takip ediyorum.
Amerikan borsaları sert düşüş halinde.
Zaman zaman Hastalık Merkezi’ne (CDC) bağlanıp açıklamaları da canlı olarak yayınlıyorlar.
NYSE, Ney York Borsası ( DOW ) yüzde 1.43 düşmüş. Diğer ulusal market NASDAQ de yüzde 1.71 düşmüş.
Konuyu biraz açalım, DOW’un piyasa değeri 40 trilyon dolardır. NASDAQ piyasa değeri de 30 trilyon dolardır. Toplamda 70 trilyon dolar. Diğer küçük piyasaları da eklersek toplam 80 trilyon dolardan söz ediyoruz.
Ufak bir bakkal hesabı yapalım: Bu piyasa değeri (Market Kapitalizasyonu) 80 trilyon doların yüzde biri 800 milyar dolar eder. 800 milyar dolar da Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin bir yıllık milli gelirine eşittir.
Şimdi…
Sosyal medyada ya kasten ya da gıcıklık olsun diye kesintisiz yayın yapan sosyal medya sapıklarına soruyorum:
Hangi Amerikan firması bu kadar büyük bir zarar için komploya tevessül eder?
Hangi Amerikan kurumu böyle bir senaryoya imza atar?
Bu durum böyle devam ederse yüzde 3 büyüme hedefleyen hükümet yüzde 2 büyümeyi zor görür. Kasım’daki başkanlık seçimi de zora girer.
Gelelim Çin’e…
Virüsün Çin’den çıktığı aşikâr.
Bu oluşumda Çinlilerin yemek alışkanlıkları büyük etken!
Çinlilerin diyetleri nedeniyle hayvanlarla çok yakın temasta oldukları da malum.
Gıda zinciri güvenliğinde inanılmaz zayıf halkalar var. Genel kamu sağlığı, deyim yerindeyse mayınlı alanda seyir ediyor.
Çin ekonomisinin son haline bakıyor ve görüyoruz ki, yüzde 7 ve üzerinde seyir eden ekonomik büyüme, Trump’ın koyduğu gümrük vergileriyle şu anda yüzde 6‘ya düşmüş durumda.
Tabii Çin’de dizginleri elinde tutan Komünist Partisi ve Politbüro acil toplantılar yapıyor.
Acil kararlar alınıyor. Ki insanlık tarihinde görülmemiş büyüklükte olmakla beraber 40 milyon kişiyi karantina altına aldılar.
Ekonomik büyüme, Çin toplumunun genel Prozac ilacıdır.
Bu yüzde 3’e ve altına düşerse toplumda huzursuzluklar başlar.
1 küsur milyar insanın huzursuz olması halinde ise, Çin’in önünde hiçbir güç duramaz. Çin’i yöneten Politbüro da bu riski çok iyi biliyor.
Nitekim, Çinlilerin de en büyük travması tarihte yaşanmış köylü ayaklanmalarıdır. Son analizde de Çin halen bir köylü toplumudur.
Sonuç olarak, dünyanın ikinci büyük ekonomisi, böylesine (kasten) bir tür virüs katakullisine giremez.
Hatırlamakta fayda var. SARS virüsü ve Kuş gribi geçtiğimiz yıllarda ortaya çıktığında Çinliler konuyu ulusal gurur meselesi yapmışlar ve virüslerin DNA silsilesini Amerikalılarla paylaşmamışlardı.
Virüsün DNA dizinini çıkarmak, bulunacak koruyucu aşının olmazsa olmazı.
Bu sefer Çinliler virüsü hemen izole ettiler ve DNA yapısını Amerikalılarla paylaştılar.
Evet, ciddi bir salgın riskiyle karşı karşıyayız.
Evet, salgın tehlikesi var ama bu sosyal medyada ilgi çekmek, panik yaratmak, komplo teorileri yayarak cebini doldurmak veya sapık tatminlerde bulunmak için çanak tutulacak bir ortam değil.
Hele hele bunlara alet olmak hiç doğru değil.
İsmini açıklamayan, kaynağını belirtmeyen sosyal medya paylaşımlarından uzak durun.
Biliyorum, paylaşımların doğruluğunu araştırmak, ‘Kes- Yapıştır’ - ‘Tıkla-Paylaş’ işleminden daha fazla zaman gerektiriyor.
Ama şunu da eklemek istiyorum: Temiz Sosyal Medya = Temiz Toplum.
Engin Civan / ABD / 27 Ocak 2020
YORUMLAR