Bursa yeniden keşfediliyor
Bursa’nın turizmden hak ettiği payı alması amacıyla kentin tarihi, turistik ve doğal güzelliklerini ön plana çıkaran çalışmalara ağırlık veren Büyükşehir Belediyesi, yeni oluşturulan turizm rotalarıyla Bursa’yı adım adım keşfetme imkanı sunuyor.
Uludağ, göller ve şelaleler gibi doğal zenginlikleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki tarihi eserleri, zengin mutfak kültürü, termal kaynakları gibi değerleriyle turizmin her alanına hizmet edebilecek potansiyele sahip olmasına rağmen, turizmden hak ettiğini alamayan Bursa’da turizm odaklı projelere bir yenisi daha eklendi. Bursa’nın turizm pastasından daha fazla pay alabilmesi amacıyla kentin sahip olduğu değerleri her platformda tanıtmaya çalışan Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, ‘Tarihten Doğaya’ projesiyle Bursa’nın gizli kalmış değerlerini gün yüzüne çıkarıyor. Turizm ve Tanıtma Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında hazırlanan yeni yürüyüş rotaları ile başta Bursalılar olmak üzere yerli ve yabancı turistler, kentin değerlerini adımlayarak keşfetme imkanı buluyor.
Zeytin bahçelerinden antik kente
Proje kapsamında hazırlanan rotalardan biri olan Eşkel – Tirilye arasındaki 13 kilometrelik parkur, ‘Bir nefeste zeytin bahçelerinden antik kente’ adlı yürüyüşle kat edildi. Antik dönemde Daskyleion, Osmanlı’da Eşkel-i Kebir ve günümüzde ise Esence olarak adlandırılan Eşkel’den başlayan yürüyüşte, Büyükşehir Belediyesi Turizm Rehberi Faruk Kurt, katılımcılara bölgenin tarihi ve turistik değeri hakkında bilgiler verdi. Zeytin bahçeleri, arazi yolları ve bazen de dik yamaçların aşılmasıyla ulaşılan ilk durak Ketenderesi oldu. Ketenderesi aracılığıyla tatlı suyun Marmara Denizi ile buluştuğu nokta antik çağda denizcilerin yoğun olarak kullandığı bir bölge. Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında, dalgaların aşındırdığı sahil şeridindeki kesitte duvar kalıntıları gözlemlenirken, antik çağda liman içindeki tuzlu su seviyesini düşürerek, ahşap için son derece zararlı olan ahşap kurtçuklarının en aza indirilmesi amacıyla birçok limanın içinde tatlı su kaynağı bulunduğu biliniyor.
Ticaretin kalbi Kapanca Limanı
Yürüyüş rotasının ikinci durağı ise milattan sonra 3’üncü yüzyıldan 1967 yılına kadar Cenevizliler, Romalılar, Doğu Romalılar ve Türkler tarafından da yoğun olarak kullanılan Kapanca Limanı oldu. Tirilye ile Ketenderesi arasında alan Kapanca Antik Limanı’nın kalıntıları deniz yüzeyinde halen varlığını koruyor. Üç tarafının tepelerle çevrili olması nedeniyle hakim rüzgarlara karşı korunaklı olan liman, Osmanlı kuşatması sırasında sur içinde sıkışan Bizanslılara İstanbul’dan asker ve gıda nakli yapılması için yoğun olarak kullanıldı. 1967 yılına kadar İstanbul’a sebze ve meyve nakli için yoğun olarak kullanılan liman, eşsiz manzarasıyla görülmeye değer ender noktalardan biri.Limanı tepeden gören ve Yel değirmeni tepe olarak bilinen alan ise Kurtuluş Savaşı yıllarında Kazım Karabekir’in denetleme için geldiği askeri birliğin konuşlandığı bölge olarak biliniyor.
YORUMLAR