Sör Terry Pratchett'ın benzersiz yaratımı “Diskdünya” serisinin ilk kez Türkçeye çevrilen yeni kitabı Savaş Naraları, içinde bulunduğumuz şu tuhaf günlerden ilham alırcasına, “düşman ilan edilen” zararsız halkların feryadına kulak kabartıyor.
Dünya çapında 85 milyonun üzerinde satan külliyatın yirmi birinci halkası olan bu politik hiciv, “Bekçiler” alt serisinin de dördüncü serüveni.
Günümüzden ve yakın tarihimizden pek çok olaya dem vurmasının yanı sıra, ırkçılık, milliyetçilik, savaş çığırtkanlığı, ötekileştirilen halklar gibi konulara eğilen roman; Ankh-Morpork Bekçi Teşkilatı'nın ve elbette Sam Vimes'ın derin, felsefi ve adalet dolu macerasına, ta Klatch kıtasına uzanıyor!
“Hırsız avcısı” demişlerdi ona. Elbette bu bir hakaretti aslında ama Vimes buna takılmadı bile. Çalınan şey altın da olsa masumiyet de, toprak da olsa can da, gerçekte var olan tek suç, hırsızlıktı...
Sıradan bir “hırsız avcısı”nın ait olduğu yer şehirdir. Şehir dar sokaklarıyla, pis dimağlarıyla ve azılı suçlularıyla tam da tazılara göre bir yerdir. Fakat bazen öyle bir an gelir ki, kişi yerini yurdunu terk edip bambaşka bir diyara seyirtir...
Çölde hepimiz değişiyoruz, diye düşündü Vimes. Çöl, şehir gibi değil, düşüncelerini sınırlamıyor. Zihninin ufka kadar genişlediğini hissedebiliyorsun. Dinlerin burada başlamasına şaşmamak gerek...
Sonra sıra, Ankh-Morpork ile Klatch İmparatorluğu arasındaki savaşı engellemeye gelir. Ama durum da bir hayli zorludur: kriz doğuran bir ada, faili meçhul bir suikast, hızla yükselen ırkçı nidalar ve iki ordunun arasında kalmış bir avuç bekçi...
Son âna kadar gizemini korumayı başaran mükemmel kurgusuyla nefes nefese bir serüvene açılan Savaş Naraları, pek çok açıdan hem son derece komik hem de bir o kadar ciddi bir eser.
Niran Elçi'nin pürüzsüz Türkçesi ve Delidolu'nun özenli baskısıyla Türkiye'deki okurlarının karşısına ilk kez çıkan bu zekice ve ustalıkla yazılmış polisiye roman; savaşın eşiğindeyken atılacak her adımın, gerçekte bambaşka bir sonuca dönüşeceğinin altını çiziyor.
YORUMLAR